Her ayrılık bir kayboluştu ve kalabalıklar içerisinde bir devrimdi yalnızlık…
Aşk; onun adını taşıyan bir çocuğa denk geldiğinde ağlamadan konuşabilmekti. Onun gibi bir memlekete sevdalanıp, yurtsuz kalmayı kabullenmekti aşk.
İçindeki bir... devletin yıkılış sesinin seni rahatsız etmemesiydi… Yalnızlık; göğüs kafesinden başka bir beden yaratıp kimsenin bilmediği bir dünya kurmaktı. Kuyular içerisinde düz duvarlarda aşkın ellerini aramaktı. Aşk; bedeninin arkasına sığınmış küçük çocuğa elini uzatıp onu kuyulardan tutup çıkarmaktı... Aşk Züleyha’nın sofrasından ağlayarak kalkmaktı. Belki de Yusuf’um düşmesin diyerek önceden o kuyuya içindeki Züleyhaları dökmek, Yunusum bitap düşmesin diyerek her yola kendini savurmaktı. Aşk; gözün görmediğini görebilmekti. Rüzgâra, içindeki sese ve durduramadığın düşüncelerine dokunabilmekti. Yusuf’un yırtılan gömleğindeki
acıyı gözlerine sürebilmekti aşk...