Antakya'nin zaptindan sonra Serefü'd-Devle'nin ortadan kaldirilmasi ve Haleb'in kusatilmasi Süleymansah'i hem Suriye Selçuklulari ile hem de Büyük Selçuklularla karsi karsiya getirdi. Süleymansah kazandigi bu zafer ile Serefü'd-Devle Müslim'in Mezopotamya ve Kuzey Suriye'yi içine alan ve yavas yavas bütün Suriye ve Filistin'e yayilma plânlarini bozmus ve dolayisiyla Suriye ve Filistin'de Selçuklu hâkimiyetinin yayilmasina zemin hazirlamistir. Serefü'd-Devle'nin Halep'te biraktigi emîr Serif Ebû Ali Hasan b. Hibetullah el-Hasimî (Ibnü'l-Huteytî) bir yandan Haleb'i savunurken bir taraftan da hem Meliksah'a hem de Tutus'a mektup yazarak sehri teslim almak üzere ya bizzat gelmelerini yahut kendilerini kurtarmak üzere büyük bir ordu göndermelerini istemisti. Süleymansah 5 Rebîülahir 478'e (31 Temmuz 1085) kadar Haleb'i kusatmaya devam etmis ve müzakereler sonunda sehrin Sultan Meliksah'in onayi alindiktan sonra teslim edilmesi kararlastirilmisti. Olaylar bu sekilde gelisirken Süleymansah Seyzer, Kefertâb ve Maarratü'n-Nu'mân kalelerini de teslim almisti. Kinnesrîn'i kusatip ele geçirdikten sonra bütün kuvvetleri ile 479 yili baslarinda (Nisan-Mayis 1086) Haleb önlerinde karargâh kurmustu ki, Suriye Selçuklu hükümdari Tutus'un harekete geçtigini haber aldi. Artuk Bey bu sirada Tutus'un yaninda bulunuyordu. Diyarbekir muhasarasinda Fahrü'd-Devle ile bozusmus ve Türkmenleri yanina alarak Suriye'ye gitmisti. Serif Ebu Ali Hasan Ibnü'l-Huteytî Beni Kilab'dan Mübarek b. Sibl'i Tutus'a gönderip sehri teslim edecegini bildirdi. Tutus bu teklifi memnuniyetle kabul edip Nisan-Mayis 1086 tarihinde Dimask'dan çikarak Haleb'e hareket etti. Süleymansah tarafindan ele geçirilen Kinnesrin kalesini kusattiktan sonra Haleb'in güneydogusunda bulunan en-Nâûra'ya yürüdü ve bu sirada kendisine Kilabogullari kabilesinden (Benî Kilab) bir miktar kuvvet daha katildi. Bu kuvvetlerle takviye edilimis olan Tutus 4 Haziran 1086 tarihinde Haleb yakinlarindaki Aynü Seylem'de Süleymansah'in kuvvetleri ile savasa tutustu.


Tutus'un Haleb'i teslim almak üzere yola çiktigini ögrenen Süleymansah çok süratli hareket ettigi için askerleri düzensiz bir durumda idi ve henüz savas nizamina girmemislerdi. Savasin neticesini Artuk Bey ve Çubuk Bey'e bagli Türkmenler tayin ettiler. Bunlar bu sefer Süleymansah'tan ayrilip Tutus'un tarafina geçtiler.


Maglûb olan Süleymansah Tutus'un eline esir düsmektense intihar etmeyi tercih etti (18 Safer 479/4 Haziran 1086). Tutus savas meydaninda ölüler arasinda dolasirken maiyyetindekilere kana bulanmis bir cesedi göstererek "Bu Süleymansah'in cesedi" demistir. Yanindakiler nasil teshis ettigini sorunca "ayaklarindan tanidim, çünkü biz Selçukogullarinin ayaklari birbirine benzer" cevabini vermistir. Ayrica Arslan Yabgu-Mikail ogullari arasindaki mücadeleye temas ederek "Biz size zulmettik, sizi kendimizden uzaklastirdik" demis ve üzüntülerini ifade etmistir. Süleymansah'in cenazesi Haleb'e götürülerek Serefü'd-Devle Müslim'in yanina gömüldü. Türkiye Selçuklu Devleti'nin kurucusu ve ilk hükümdari olan Süleymansah Anadolu Türkleri arasinda gazilik ünvanini almis ve efsanevî bir hüviyet kazanmistir. Ilk Osmanli kaynaklarinda Ertugrul Gazi'nin babasi olarak gösterilen Süleymansah Osmanli hanedaninin atasi sayilmis ve Urfa taraflarinda bulundugu sirada Firat nehrini geçerken bogularak ölmüs ve cesedi Caber kalesine defnedilmistir.


Ortaçag Islâm tarihi kaynaklari Süleymansah'in Tutus ile yaptigi savasta öldügünü ve Haleb kapisinda defnedildigini açikca kaydettikleri halde Osmanli kaynaklari onun Firat'ta bogulup Caber kalesinde defnedilmis oldugunu söylerler. Bu hadise muhtemelen I. Kiliç Arslan'in Büyük Selçuklularla mücadelesi sirasinda Emir Çavli'ya yenilip Habur nehrinde bogulmasi hadisesiyle karistirilmistir. Osmanli veya Selçuklu Süleymansah'in Caber'deki Türk mezari hakkinda yeterli ve saglikli bilgi yoktur. Caber'de sadece Musul Atabeglerinden Imadeddin Zengi öldürülmüs, ancak onun da cesedi Rakka'da defnedilmistir. Bundan dolayi bu rivayetin tamamen bir efsaneden ibaret oldugu söylenebilir.


Anadolu'nun fethi Islâm'in zuhurundan itibaren girisilmis fetihler içinde hiç süphesiz büyük bir yer isgal eder. Iran, Suriye, Misir, Kuzey Afrika, Endülüs ve Türkistan fetihleri kolaylikla gerçeklestirildigi halde Anadolu dört asri geçen bir müddet bütün Islâm akinlarina mukavemet etmis ve ancak Selçuklular tarafindan adim adim fethedilmistir.


Süleymansah'in tarih sahnesinden çekilmesi, henüz kurulus safhasinda bulunan Türkiye Selçuklu Devleti'ni çok zor sartlar içinde birakmis oldu. Esasen birbirine pek bagli olmayan, muhtelif Türkmen Bey ve gruplarinin çesitli bölgelerde kurmus olduklari beylikler daha basi bos kaldilar. Anadolu'da bu sekilde kurulmus olan beyliklerin sayilari bile ma'lum degildir. Varliklari bilinen beyliklerin bazilari sunlardir:


1. Süleymansah Iznik'i emîrlerinden Ebu'l-Kasim'a birakmisti. Ebu'l-Kasim ülkeyi Süleymansah'in büyük oglu I. Kiliç Arslan dönünceye kadar idare etti. Daha sonra görecegimiz gibi, Sultan Meliksah, Antakya'ya gelip bütün güneydogu bölgesini hakimiyeti altina aldiktan sonra Urfa'ya vali tayin ettigi Bozan adindaki kumandanini Iznik üzerine göndermis, Ebu'l-Kasim da buna karsi Bizanslilarla isbirligi yapmisti. Bozan Iznik'e karsi herhangi bir basari elde edememistir. Bir rivayete göre: Ebu'l-Kasim onun dönüsünden sonra Iznik'i kardesi Ebu'l-Gazi'ye emanet ederek, bagliligini arz etmek üzere, bizzat Sultan Meliksah'in yanina gitmis, fakat ondan hiçbir ilgi görmemis ve dönüsünde yolda öldürülmüstür.


2. Danismend Gazi tarafindan kurulmus olan Danismendli Beyligi, Sivas merkez olmak üzere Tokat, Niksar ve Amasya havalisinde hüküm sürmekteydi. Çorum ve Samsun da bu beylige tabi idi.


3. Süleymansah'in Antakya üzerine hareket etmeden önce Kastamonu ve Çankiri bölgesine gönderdigi tahmin olunan Kara Tegin Bey, Sinop'u fethettikten sonra burada müstakil bir beylik kurmustu.


4. Merkezi Erzincan olan Mengücük Beyligi. Gümüshane, Divrigi ve Tunceli'nin kuzey kisimlari bu beylige tabi idi.


5. Malazgirt Savasina istirak ettigi sanilan, Ebu'l-Kasim Saltuk adindaki bir beyin kurmus oldugu Saltuklu Beyligi. Kars, Ardahan, Bayburt ve Çoruh havzasi bu beylige tabi idi.


6. Yukari Ceyhan (Elbistan ve Maras) bölgesinde Emir Buldaci tarafindan kurulan beylik.


7. Harput, Güney Tunceli, Çemisgezek ve civarinda Çubuk Bey tarafindan kurulmus olan bir beylik.


8. Izmir bölgesinde ise Çaka Bey adli bir Türk beyi tarafindan kurulmus bir beylik hüküm sürüyordu. Bu beyligin kurulusu ve ilk devirleri oldukça karanliktir. Mükrimin Halil Yinanç Anadolu'nun fethinin tamamlandigi 1085 yilinda toplam 19 beyligin hüküm sürdügünü söylemektedir.


Süleymansah ile Tutus arasinda mücadele basladigi sirada Sultan Meliksah Selçuklu imparatorluguna bagli batidaki ülkeleri tamamiyle kendi itaati altina almak maksadiyla Isfahan'dan yola çikmis bulunuyordu. Serefü'd-Devle'nin ölümünü müteakip Serif Ebu Ali Hasan'in Haleb'i teslim almak üzere bizzat gelmesini taleb eden yazisi Sultan Meliksah'in batida, bagimsiz hareket eden hanedan azalarini itaate almak için, daha önce vermis oldugu karari uygulamaya koymakta acele etmesine sebep olmustur.


Tutus, Süleymansah'i maglub ettikten sonra derhal Halep üzerine yürüdü. Serif Ebu Ali Hasan, Sultan Meliksah'in yaklasmakta oldugunu bildiginden sehri ona teslim etmedi. Süleymansah'in naasini Halep kapisi önüne Serefü'd-Devle'nin mezari yanina defnettiren Tutus, sehri siddetle muhasaraya basladi ve 12 Temmuz 1086'da ele geçirdi. Ancak Serefü'd-Devle'nin Selim b. Malik adli bir amcazadesi tarafindan müdafaa olunan iç kale alinamadi. Iç kalenin muhasarasi devam ederken, Sultan Meliksah'in yaklasmakta oldugunu haber alan Tutus, Dimask'a çekilmeye mecbur oldu. Meliksah yaninda büyük kumandanlarindan Porsuk, Bozan ve Aksungur oldugu halde yaklasmakta idi. Önce Musul'a giden büyük Sultan, Emîr Bozan'i büyük bir birligin basinda Urfa üzerine yolladi. Urfa'da bu sirada Philaretos'un oglu Barsam'in hakim oldugu anlasilmaktadir.


Onun mukavemeti uzarken, Sultan Meliksah, Firat kenarindaki Caber kalesi ve Menbic'i zaptettikten sonra, 1086 yili Aralik ayinda Haleb'e girdi. Iç kaleyi Tutus'a karsi müdafaa etmis olan Salim b. Malik'i Caber kalesine gönderip, Emir Aksungur'u Halep valiligine tayin etti. Daha önce Süleymansah tarafindan alinmis oldugunu gördügümüz Seyzer ve Kefertâb kaleleri de Sultan Meliksah'a teslim edildi. Emir Bozan 3-4 aylik bir kusatmadan sonra 28 Subat 1087'de Urfa'yi almaya muvaffak oldu. Meliksah Bozan'in valiligini tasdik ettikten sonra Antakya'ya hareket etti. Süleymansah'in veziri Hasan b. Tahir es-Sehristanî'nin idaresinde bulunan Antakya'yi teslim alarak, Yagisiyan adli bir Türk beyini buraya vali tayin etti. Süveydiye'ye (Samandagi) kadar gelen Sultan Meliksah, burada Akdeniz'i seyretttikten ve kilicini Akdeniz sularina daldirdiktan sonra çok genis topraklara sahip oldugu için Allah'a sükrederek Haleb'e hareket etmis, buradan da hilafet merkezi Bagdat'a gitmistir (13 Mart 1087).


Kaynak: Osmanli tarihi