1875 yılında Diyarbakır’da doğdu. Diyarbakırlı Said Paşa'nın küçük oğlu ve aynı devir şairlerinden Süleyman Nazîf’in kardeşidir. İlk öğrenimini Diyarbakır’da tamamladı. İstanbul’da Mekteb-i Mülkiye'ye girdi. Okulu bitirdikten sonra birçok yerlerde kaymakamlık ve mutasarrıflık görevlerinde bulundu. Mütareke yıllarında Diyarbakır Valiliği yaptı. Ebubekir Hazım Bey'in Dahiliye Nazırlığı (İçişleri Bakanlığı) sırasında müsteşarlığa getirildi. İki ay sonra kabinenin düşmesi sonucu, bu görevden istifa etti. Mülkiye Mektebi'nde Fransızca, Saint-Bones Fransız Okulu'nda ise Türkçe öğretmenliği yaptı. 1931 yılında Dahiliye Müsteşarlığı'ndan emekliye ayrıldı. 1950 yılının Ekim ayında Ankara’da öldü. Vasiyeti üzerine İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı'na gömüldü.

ESERLERİ:
Fani Teselliler (1908)
Midhat Paşa (1908)
Temasil Kapısında (1918)
Elhan-ı Vatan (1915)
Şair-i Azam’a Mektup (1923)
Payitahtın Kapısında (manzum piyes, 1918)
Nedim ve Lale Devri (manzum piyes, 1918).




Özellikleri: Tipik Bir Servet-i Fünun Şairi

Servet-i Fünûncuların arasına henüz Mülkiye'de talebeyken 'Kehkeşana Karşı' şiiriyle katılıp kısa bir sürede tanınmasında aileden gelme edebi kültürünün tesiri büyüktür. Faik Ali; Namık Kemal, Recaizâde Ekrem ile Abdülhak Hamid’in hayranıdır. Hamid’i taklit etmesi, edebiyatımızda 'İkinci Hamid' olarak tanınmasına yol açtı. Ancak bu tesir uzun sürmedi. Tevfik Fikret’le yakın ilişkisi kendi kişiliğini bulmasına yol açtı. Faik Ali, ferdi konulara yönelme ve kendi iç dünyasını dile getirme yönünden tipik bir Servet-i Fünûn şairidir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Faik Ali, ferdiyetçilikten sıyrılarak şiirlerinde yurt sevgisini işledi. Tiyatro türünde eserler verdi ise de, bu yolda pek muvaffak olamadı.