1786 yılında İstanbul’da doğdu. Devrinin meşhur şahsiyetlerindendir. Pek çok ilim ve fikir adamı yetiştirmiş bir aileye mensuptur. Babası Osmanlı Devletinde Divan-ı Hümayun haceganlığı vazifesinde bulunan şair Mehmed Emin Şükuhi Efendi'dir.

Büyük kardeşi Behçet Efendi gibi medrese öğrenimi yanında, hekimlik (tıp) tahsili de yaptı. Eski sarayda hekim olarak vazife aldı. Dönemin önemli bürokratı Halet Efendi, hem onu, hem de ağabeyi Behçet Efendi'yi himaye etti. Ancak aleyhinde bulundukları gerekçesiyle, 1821’de Mustafa Behçet Efendi ile birlikte İstanbul’dan Keşan’a sürüldüler. Küçük kardeşleri Hızır İlyas Efendi'nin aracılığıyla bir sene sonra affedilip İstanbul’a döndüler.

Abdülhak Efendi bundan sonra Yeni Saray hekimliğine, 1827'de Asakir-i Hassa hekimbaşılığına tayin edildi. Medresede yetişmiş olması sebebiyle ona, o devrin ilim rütbelerinden Selanik sonra da Yenişehir Mollalığı; 1829’da Mekke payesi, 1832’de İstanbul payesi verildi. 1833’te hekimbaşılığa ve Mekteb-i Tıbbiyye-i Adliyye-i Şahane nazırlığına seçildi. 1836’da Anadolu kadıaskerliği payesi verildi. Fakat aynı sene payesi alınıp, hekimbaşılıktan çıkarıldı. 1839'da yeniden vazife verilip Anadolu kadıaskeri ve ikinci defa hekimbaşı oldu. 1841’de Rumeli kadıaskerliği payesi verildi. 1845’te hekimbaşılığı vazifesinden ayrıldı. 1847’de Maarif Meclisi başkanlığına ve üçüncü defa hekimbaşılığa tayin edildi. 1852 senesinde de Reis-ül-ülema ünvanı verildi. Bu vazifeyi aldıktan bir sene sonra altmış yedi yaşındayken İstanbul’da Bebek semtinde 1853 yılında vefat etti.

Sultan İkinci Mahmud Han Türbesinin bahçesine defnedildi.

Abdülhak Molla bir takım tıbbi yeniliklerin getirilmesinde ön ayak olmuştur. Hekimbaşı iken Tıbbiyye okulunda yeni bir proje uygulandı. Salgın hastalıklara karşı karantina teşkilatını kurdurdu. Çiçek aşısı yapılmasını mecburi hale getirdi. Bebek’te kendi yalısında bir eczahane açtı ve burada bir nükte olarak, “Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı” mısraını levha halinde asmıştır.

Hekimliğinin yanında ayrıca şairliği ile de tanınmıştır. Divan edebiyatında kuvvetli şiirleri vardır. Bu şiirleri matbu değildir.

ESERLERİ:

Şiirlerinden başka eserleri şunlardır:
1.Tarih-i Liva: Elli bir yaprak olan bu vakayiname, İkinci Mahmud Hanın Rami Kışlasında bulunduğu zamana ait kayıtlardır. Matbu değildir.

2.Rüzname: Yazma olan bu eseri, Sultan İkinci Mahmud Hanın hastalığı ile ilgili olarak hekimbaşı sıfatıyla yazmıştır. O devirde yaptığı tıbbi incelemelerinden bahsetmiştir.

3.Hezar Esrar: Hekimlik ile ilgili bir eserdir. Ağabeyi Mustafa Behçet ile birlikte hazırlamıştır. Bu eser yarım kalmış, bilahare oğlu Hayrullah Efendi tarafından tamamlanıp, 1867’de yayınlanmıştır.