İğne korkusu olduğu için gribe karşı aşı yaptırmaktan çekinenler için ''mikro grip aşıları'' geliştirildi.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, iğne korkusu olanlar için mikro grip aşıları geliştirildiğini bildirdi.
Klasik grip aşılarının onda biri uzunluğundaki, cildin içine ulaşılıp antijen bırakılabilen ''mikro grip aşısı''nın, 18-59 yaş arasındakilere yapılabildiğini kaydeden Ünal, şunları söyledi:
''Deri altı, aşıların uygulanması için en uygun yerdir. Ancak deri altına uygulama yapmak zor olduğu için aşılar kas içine yapılır. Bu nedenle 16-25 santimetre uzunluğunda iğneler kullanılır. Teknolojinin gelişmesi sayesinde 1,6 milimetre uzunluğunda üretilen bu aşılarla cildin içine ulaşılıp antijen bırakılabiliyor. Mikro aşılar, klasik aşılara göre daha az antijen içermesine karşın deri altına yapıldığı için daha etkili. 18 yaş altındakilerle 60 yaş üstündekilerde deri kalınlığı farklılıklar gösterdiği için mikro aşılar, sadece 18-59 yaş grubuna uygulanabiliyor.''
Bu aşıların, iğne korkusunu gidermesinin yanında sağlık çalışanlarını bulaşıcı hastalıklardan koruma özelliği de bulunduğunu belirten Ünal, ''Ucundaki koruma kalkanı sayesinde uygulama yapan sağlık çalışanının eline batma riski yok. Ayrıca, klasik aşı kadar antijen içermesi gerekmediği için bu teknikle daha fazla sayıda aşı üretilebilir. Bu durum aşı üretimi için çok miktarda antijenin gerektiği salgın zamanlarında büyük fayda sağlar'' diye konuştu.

-Her yıl tekrarlanmalı-

Türkiye İç Hastalıkları Uzmanları Derneği (TİHUD) Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal, grip hastalığı ve mikro grip aşılarıyla ilgili AA muhabirine bilgi verdi.
Grip hastalığına genetik yapıları birbirinden farklı A, B ve C tipindeki üç farklı influenza virüsünün neden olduğunu, insanlardaki gribin ana sorumlusu olduğu için grip aşısının içinde bunlardan sadece A ve B tiplerinin bulunduğunu belirten Ünal, tüm yaş gruplarında orta ve ciddi derecede hastalığa yol açan A tipinin insan ve hayvanlarda enfeksiyona neden olduğunu, daha hafif grip nedeni olan B tipinin ise sadece insanları, özellikle de çocukları etkilediğini söyledi.
Gribin bu hastalığı geçiren bir kişinin öksürüp hapşırması, hatta konuşmasıyla havaya yayılan virüsün, sağlam kişiler tarafından solunum yoluyla alınması sonucu bulaştığını anlatan Ünal, hasta kişilerin yaydığı damlacıklarla direkt temasın da hastalık yaptığını bildirdi.
Gribe karşı her yaştaki kronik hastalarla 65 yaş üstündekilerin aşılanmasının, bu hastalıktan ölüm riskini azalttığını vurgulayan Ünal, sadece bir yıl koruduğu için grip aşısının her yıl uygulanması gerektiğini kaydetti.

-''Aşı, grip yapmaz''-

''Aşıdan hemen sonra gribe yakalandığını'' ya da ''Aşıya rağmen grip geçirdiğini'' dile getiren kişiler bulunduğu hatırlatılan Ünal, toplumda grip aşısıyla ilgili bu tür inanışlar konusunda şu değerlendirmelerde bulundu:
''Grip virüsleri sık sık yapılarını değiştirir. Bu nedenle grip aşıları her yıl bir öncekinden farklıdır ve o yıl hastalık yapma ihtimali en yüksek 3 tip grip virüsü içerir. Bunlardan ikisi A, biri de B tipindedir. Bir kişi sağlıklıysa ve bağışıklık sistemi aşıyla yeterli antikor yapmışsa koruma yüzde yüzdür. Toplumda, o yılki aşıların içeriğinde bulunanlardan farklı virüsler de dolaşabilir. Eğer bir kişi aşının içerdiği virüslerin farklı tipleriyle karşılaşmışsa grip geçirmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla grip aşısına rağmen bu hastalığı geçiren kişiler, aşının koruduğu virüsler nedeniyle değil, diğer virüslerden dolayı hastalanabilir.''
Dünyada iki tip grip aşısı üretildiğini, yaygın olarak inaktive (ölü) grip aşısının kullanıldığını anlatan Ünal, bu aşıyla vücuda virüsün tamamının değil, virüsün hücre içine girmesini engelleyen proteinin verildiğini bildirdi.
Türkiye'de de bu aşının kullanıldığını belirten Ünal, şunlara dikkati çekti:
''Grip aşısıyla vücuda virüs verilmediği için aşının grip hastalığı yaptığı iddiası doğru olamaz. Aşı sonrası vücutta koruyucu antikorlar 4-6 hafta sonra oluşur. Dolayısıyla bir kişi bağışıklık oluşmadan grip virüsüyle karşılaşırsa hastalanması kaçınılmazdır. Zaten bu yüzden mikrop dolaşmaya başlamadan kişilerde koruyuculuk oluşsun diye aşının grip mevsiminden önce yaptırılmasını öneriyoruz.''
Grip mevsiminin ekim sonu, kasım başında başladığını kaydeden Ünal, ''Bu yılki aşının içerdiği virüsler geçen yılınki ile aynı. Ama aşı sadece bir yıl koruduğu için bu yıl mutlaka tekrarlanmalıdır'' uyarısını dile getirdi.