Osmanlı döneminde Kürdistan ; kelimesi Kürtlerin bulunduğu bölgeleri (sınırları belirsiz biçimde) nitelendirmek için resmi düzeyde kullanılıyordu.
Kürdistan adı coğrafi bir terim olarak Kanuni Sultan Süleyman 1525 ve 1553 tarihli fermanlarında da vardı. I. Ahmet 1604 tarihli fermanında ‘Umum Kürdistan’ terimini kullanmıştı. 17. yüzyıl yazarı Evliya Çelebi ünlü seyahatnamesinde ayrıntılarıyla ‘Kürdistan’ bölgesini ve şehirlerini anlatmıştı.
Sadrazam Mustafa Reşit Paşa 1847 yılında yönetim birimi olan ‘Kürdistan Eyaleti’ni kurdu. 13 Aralık 1847 tarihli Takvim-i Vekayi’de yayınlanan düzenlemedeki eyaletin merkezi Ahlat’tı ve Diyarbakır Muş Van Hakkari Cizre Botan ve Mardin’i kapsıyordu. Merkez sonra sırasıyla Van’a Muş’a ve Diyarbakır’a taşındı. 1856’da bu eyaletin sınırları yeniden düzenlendi 1864’te ise Diyarbakır ve Van vilayetlerine bölünerek son buldu.
I. Abdülmecid (1839-1862) Bedirhan Bey’in eline geçen Harput Urfa Diyarbekir Erzurum Bağdat ve Musul bölgelerini geri alınmasının şerefine 1847’de Kürdistan madalyası yaptırmıştı. Altın gümüş ve bronz üç çeşit 29 mm. çapındaki madalyanın üzerinde Kürdistan dağlarının kabartması Kürdistan yazısı ve taarruzun Rumi takvimdeki yılı 1263 yazıyodu. Madalyanın arka yüzündeyse Abdülmecid’in tuğrası yer alıyordu.
Madalya Resmi
Aşağıdaki resimdeki harita II. Abdülhamit döneminde basılmış Osmanlı Devleti'nin Ortadoğu'daki topraklarını gösteren haritadır.1893 yılında basılmıştır.Haritanın tam ortasında arapça alfabe ile Kürdistan kelimesi bulunmaktadır.
Dahiliye Nazırı Mehmed Ali Bey’in Hariciye Nazırı Ferid Paşa’ya gönderdiği13-14 Nisan 1335/1919 tarihli tezkireye bakılırsa bu tarihte de ‘Kürdistan Ermenistan Kürt gibi terimler hiçbir komplekse kapılmadan kullanılıyordu.
Osmanlı İmparatorluğunda Kürdistan kelimesinin geçtiği bazı bölümleri bu şekilde açıklayabiliriz.