CHP aday listeleri hayli renkli.
Gökkuşağı gibi...
Ermeni aday...
Roman aday...
3 büyük kentte kadın adayların liste başı olması ve Türkiye genelinde sayılarının artması...
Bunlar sosyal demokratların insancıl “açılan yelpazesi...”
Olumlu elbette.
Özellikle TBMM kapılarının ilk defa azınlıklara açılmış olması, ilk defa bir Roman vatandaşın seçilmesi önemlidir.
Bütün kesimlerin temsil edilmeleri gerekir.
.......................
ANCAK...
Bazı “ihmallere” de işaret etmekte fayda var.
Türkiye’de sayıları hayli azalsa bile “Ermeni” yurttaşlar kadar “Yahudi” yurttaşlar da var.
Neden bir “Yahudi” aday yok CHP listelerinde?
Avukat, doktor, köşe yazarı, roman yazarı ve diğer mesleklerden başarılı Museviler arasından bir aday gösterilmesi düşünülmeliydi.
Hatta düşünülmüş olabilir de.
Ama sanırım AK Parti iktidarının dış politikası nedeniyle Türkiye’de oluşturduğu psikolojinin dikkate alındığını seziyorum.
Oysa...
AK Parti ile CHP’nin “zihniyet coğrafyaları” farklı.
CHP’nin tabanı kendi yurttaşları arasında ayırım yapmaz.
Özellikle de “Alevi kesim...”
Keşke...
Kılıçdaroğlu bir şekilde bu eksiği telafi edecek bir formül oluşturup, uygulayabilse.
Örneğin...
“Danışmanlık” gibi...
Lozan’da azınlık hakları güvenceye alınırken Musevi Cemaati “Biz azınlık değiliz, bunu kabul etmeyiz” iradesini ortaya koymuştu.
Türkiye’deki Museviler 500 yılı aşkın süredir bu topraklarda yaşadıkları gerekçesiyle azınlık statüsünü reddetmişlerdi.
Türkiye’deki Museviler tarih boyunca hiçbir başkaldırıda yer almadılar.
Fesatlardan uzak durdular.
..........................
LİSELERDE olmayan, ama, bu dönem CHP’ye önemli katkılar veren isimlerden de söz etmeliyim.
Em. Büyükelçi Faruk Loğoğlu...
Em. Büyükelçi Osman Korutürk...
Sosyal demokrasi teorisini Türkiye’de en iyi bilenlerden Ercan Karakaş...
Üstelik üçü de genel başkan yardımcısıydı.
Gerçi Korutürk ve Karakaş “Biz ön seçimle gelmek istiyoruz” diye bir tercih koymuşlardır ama Kılıçdaroğlu “Siz durun, lazımsınız” tavrıyla, onları kontenjandan aday yapabilirdi.
Zaten “kontenjan adaylığının” gerekçesi de örgüt labirentlerinde kaybolması istenmeyen değerleri seçtirmektir.
“Koalisyon hükümetinde olmak” için bile olsa 7 Haziran sonrasının iktidarına oynayan CHP böyle isimleri “israf” etmemeliydi.
..........................
GENE de CHP listeleri geçen dönemlere göre daha tatmin edici.
Bu kez ilk defa “AK Parti’nin tek başına iktidar” ezberinin bozulabileceği ihtimali nedeniyle yaşanmakta olan heyecanı yansıtabiliyor.
“İktidarzede” diyebileceğimiz gazeteci arkadaşlarımızın da CHP listelerinde yer almaları olumlu mesajdır.
Medya özgürlüğü için bir “tavır” olarak yorumlanabilir.
CHP’de “gençleşmenin” de altını çizmeliyim.
Bakalım bunlar sandığa nasıl yansıyacak?
Güneri Cıvaoğlu.