Pablo Picasso’dan Salvador Dali’ye, Anish Kapoor’dan Joan Miro’ya çok değerli sanatçıların işlerini gördük Sakıp Sabancı Müzesi’nde.

Büyük ustaların kapsamlı sergileri için zaman zaman müze bir şantiyeye bile dönüştürüldü.

Bir heykelin hayal edildiği gibi yerleştirilmesi için müzenin duvarlarının yıkıldığı bile oldu.

Sabancı Müzesi’ndeki sergilerin ayrıca yeme-içme meraklıları için de ayrı bir yeri vardı. “Sanatla yeme-içme arasında nasıl bir bağ kurulur?” derseniz, cevap veriyorum: MüzedeChanga.

Özellikle Anish Kapoor sergisi için hazırladıkları ‘Heykelsi tatlar’ ve Joan Miro sergisi için hazırladıkları çorba başlı başına bir sanat eseriydi. Üstelik de çok lezzetliydi.

15 yıllık emek Şimdi ise Sakıp Sabancı Müzesi’nde yine heyecan verici bir sergi var, Buluşma / Reunion. Diğerlerinden daha ayrı bir yeri var.

Geçen yıldan hatırlayanlar olacak, Sabancı Üniversitesi’nden mezunların profesyonel olarak ürettikleri ilk eserler bu başlık altında her yıl sergileniyor. Malum, Sabancı Üniversitesi tam 15 yıldır görsel sanatlar ve görsel iletişim tasarımı konusunda eğitim veriyor. Peki ama milliyet.com.tr’nin de desteklediği sergide kimlerin işleri yer alıyor? Aslı Narin, Baptiste Croze, Bayram Candan, Berke Soyuer, Beyza Boyacıoğlu, Burcu Yağcıoğlu, Cemre Yeşil, Deniz Gül, Deniz Üster, Ege Kanar, Egemen Demirci, Elif Süsler, Erdem Taşdelen, Hasan Salih Ay, Hayal Pozantı, İz Öztat, Julia Kul, Meriç Algün Ringborg, Onur Ceritoğlu ve Tan Mavitan.

‘Buluşma’ 27 Temmuz’a kadar görülebilir. Bir de hatırlatma yapalım, Sabancı Müzesi çarşamba günleri ücretsiz gezilebiliyor ve çarşambaları saat 20.00’ye kadar açık.








Alber Elbaz yok Hakaan var!
Bugün çok beğendiğim iki moda tasarımcısıyla buluşacaktım. Biri Lanvin markasının kreatif direktörü Alber Elbaz. Elbaz’ın bugün İstanbul’daki Lanvin butiğinde bir daveti vardı. Akşam daDemet Sabancı Çetindoğan’ın evinde kendisi şerefine bir yemek verilecekti. Ama Alber Elbaz’ınsağlık sorunları nedeniyle İstanbul ve Dubai seyahatleri ne yazık ki ertelendi. Diğeri ise Hakaan markasıyla yurtdışında da tanınan Hakan Yıldırım.
Hakan Yıldırım’ın DHL işbirliğiyle Londra Moda Haftası’nda sergilediği ilkbahar - yaz 2015 H by Hakaan Yıldırım koleksiyonunu bugün Maçka’daki showroom’unda görebileceğiz.

Al Pacino yeterli!
Son zamanlarda izlediğim ve en çok etkilendiğim film: ‘Danny Collins’. Hayır, festival filmlerinden değil, vizyonda oynuyor, ama İstinye Park’ta bile kendine yer bulamamış birçok vasat yerli film arasında.
Türk filmlerinin daha da çoğalmasını istiyoruz tabii, ama bunu yaparken sadece sayısal olarak bir artış değil içerik ve kalitede de bir artış görmek istemek de en doğal hakkımız.
Konuyu dağıtmayalım, ‘Danny Collins’ aslında basit bir hikayeyi anlatıyor, bir rockstarın içki, uyuşturucu ve çapkınlıkla dolu partilerle geçirdiği yılları ve aradan ne kadar zaman geçerse geçsin hayranlarının hala sürekli aynı şarkıyı ve coşkuyu istemesi ve beklemesinin kendisinde yarattığı hayalkırıklığı…
Ama asıl değişim hayranı olduğu John Lennon’ın kendisine yazdığı mektup yıllar sonra eline geçtiğinde başlıyor. “Kazandığın şöhrete
ve paraya rağmen değişmeme
ve müziğine sadık kalma şansın var” diyor John Lennon.
Bunun üzerine Al Pacino’nun canlandırdığı Danny Collins nerde yanlış yaptığını anlayıp yeni bir düzen kurmaya, hiç görmediği oğluyla ve ailesiyle bir bağ kurmaya karar veriyor. Filmi Al Pacino öyle bir alıp götürüyor ki olanları sahne sahne anlatsam bile yine de filme kendinizi kaptırıp izleyeceğiniz kesin.
Hâlâ görmediyseniz
bir an önce görün.
Bu arada Al Pacino hayranlarına bir not: İstanbul Film Festivali’nde bir Al Pacino filmi de var, Manglehorn.
David Gordon Green’in Venedik ve Toronto Film Festivalleri’nde prömiyerini yapan Manglehorn’da
Al Pacino hayatının
aşkını unutamayan Angelo Manglehorn rolünde.

































Yazar: Çağdaş Ertuna