Chelsea Teknik Direktörü Jose Mourinho, Telegraph gazetesine verdiği röportajda kendisini yaşlı ve yalnız bir tilkiye benzetti.Chelsea Teknik Direktörü Jose Mourinho, Telegraph gazetesine çarpıcı açıklamalar yaptı...
Jose Mourinho her sabah saat 7:30'da Chelsea'in antrenman sahasına geliyor. Odasına giriyor ve kapıyı kilitleyip iki saat tek başına orada oturuyor: "Yalnız kalmak istiyorum. Futbolda daha çok yaşlı sayılmam. 52 yaşındayım ve önümde belki 20 sene var. Ama kendimi yaşlı bir tilki gibi hissediyorum. Hiçbir şey beni korkutmuyor, endişelendirmiyor, hayatımda yeni bir beklentim yok. Bu tür duygularımı sabit tutmakta çok iyiyimdir. Ama düşünmem gerekiyor. Gecenin bir yarısında bir oyuncunun sakatlığıyla ya da maçın taktiğiyle ilgili uykumdan bir anda fırlamak istemiyorum. Düşünüp taşınmam, sorunları öngörmem gerekiyor. Kısacası zamana ihtiyacım var."
İLK EMPATİ DOWN SENDROMUYLA
Jose Mourinho'nun antrenörlük öncesi mesleği olan öğretmenlik kariyeri down sendromlu çocuklarla başlamış. Portekizli teknik adam o günleri, "Çok büyük bir tecrübeydi. Teknik olarak o çocuklara yardım etmeye hazır değildim. Başarılı olmanın temel nedeni, o çocuklarla duygusal olarak bağ kurabilmemdi. Dokunmak, empati kurmak, şefkatle başarılı oldum. Bir çocuk merdivenlerden çıkmayı reddediyordu. Bir diğeri en basit hareketi bile koordine edemiyordu. Ama böyle bir çok konuda başarıya ulaştım. Tek bir yolla. Empati kurarak."
16'LIK TAKIMIN HOCASI
Ve Mourinho ardından sahaya indi: "Bir sonraki görevim ise 16 yaşındaki çocukların teknik direktörlüğüydü. Şu anda dünyanın en iyi oyuncularını çalıştırıyorum. Ama en önemli olan nokta teknik, taktik, değil, en önemlisi insanlarla kurduğunuz ilişki. Elbette bilgi sahibi olmanız, analiz etme kapasiteniz bulunumalı. Ama herşeyin merkezi ilişki, empati, sadece bireysel olarak değil, takım için de bu geçerli. Bu empati için de herkesin birşeylerden feragat etmesi gerekiyor. Bireysel ilişkinin anlamı yok. Grup içerisinde en iyi iletişimi sağlamanız gerekir. Çünkü başarı takımla gelir, bireylerle değil."