Savcı Selim Kiraz’ın teröristlerce öldürülmesinin öncelikli üç sorumlusu var:
1. İstihbarat organları, teröristlerin planını önceden haber alıp engel olamamıştır.
2. Adliye’deki sivil güvenlik görevlileri teröristlerin kendilerini avukat diye uyutmasını önleyememiştir.
3. Güvenlik güçleri rehin savcıyı sağ kurtarmak ihtimali varken bunu başaramamış, üç kişiyi birden öldürmüşlerdir.
Hal böyleyken Cumhurbaşkanı, Başbakan ve yandaş basın, sabah akşam onları değil, bu cinayette en ufak sorumluluğu bulunmayan avukatları ve gazetecileri hedef tahtasına oturttu.Çağlayan Adliyesi’nde bir arama krizi yaşanıyor. Teröristler bundan sonraki eylemi de Çağlayan Adliyesi’ne “Avukat kapısı”ndan girerek işleyeceklermiş gibi, bütün önlem orada alınıyor. Başka adliyelerde önlem yok. Her şey buram buram kasıt kokuyor.
Eski Roma’da sesi daha çok çıkan haklı sayılırmış... Değişen bir şey yok.
Esprinin sırası mı?
Kedi esprisi, CHP seçim reklamında da kullanılmış. Malum; Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın seçimlerde elektrik kesintisini “Trafoya kedi girdi” diye açıklaması, espri konusu oldu. Oysa ortada esprilik bir durum yok. CHP ve MHP bu konuda espri yapacak yerde seçimin ardından suç duyuruları yapmalı, yargıyı harekete geçirmeli, tespit yaptırmalı, ortalığı ayağa kaldırmalıydı. Ne var ki her iki parti seçim bitince “Nasıl olsa biz koltuğa kavuştuk” rehavetine giriyor, seçim öncesi yapılan hileleri takip etmiyor, unutuyor. O zaman AKP yandaşı kurumlar bir sonraki seçimde aynı ihlallere “Nasıl olsa biraz mızıklanır sonra susarlar” rahatlığı ile daha geniş ölçüde başvuruyor. Biraz ciddiyet lütfen!
İnönü’ye iftira!
CHP milletvekili Oktay Ekşi, Yeni Şafak gazetesinin “Atatürk’ü İnönü öldürttü” haberlerine karşıTwitter’da bir açıklama yaptı. Dedi ki:
“Yeni Şafak gazetesi, ya birilerinin tuzağına düşmüş yahut hepimizi aptal sanan aptallar tarafından yönetiliyor:
Tuttu son olarak Atatürk’ün, İsmet İnönü ve Şükrü Kaya işbirliğiyle zehirlenerek öldürüldüğünü yazdı. Oysa Şükrü Kaya, İsmet Paşa’nın dostu değil siyasi düşmanıydı... Nitekim İnönü döneminde Şükrü Kaya bir daha ne milletvekili, ne de bakan olabilmiştir.
Keza Kasım Gülek’in Cambridge Üniversitesi Rektörü tarafından Atatürk’e yapılan tavsiye üzerine ‘kontenjandan’ milletvekili yapıldığı yazıldı.
Bir defa Gülek Atatürk değil, İnönü döneminde yani 1942’de milletvekili oldu. O zaman ‘kontenjan’ yoktu. Araseçim’de Meclise girdi...”
Yeni Şafak’ın belge diye yayımladığı, üzerine çay dökülmüş mektuplar da alay konusu... Cumhuriyet, “1962 yılına ait belgede, yazım karakteri olarak 2009’da piyasaya sürülen Windows 7 Tahoma italic font kullanılması”na dakkat çekiyor.
BABUŞ
AKP İstanbul İl Başkanlığı’nı 8 yıldır yürüten Aziz Babuşçu, m.v. adayı oldu.
Babuşçu siyasetteki anılarını “Seçilmiş Siyaset” diye bir kitapta topladı. Üzülerek söyleyelim, ayağı yere basmayan, yanlışlarla dolu bir kitap olmuş. Örneğin şu paragraf:
“Bu ülkenin en modern ve en güzel tiyatro salonları ve kültür merkezleri inşa edilerek sanatın hizmetine sunuldu. Son dönemde 5 bin tarihi eser restore edildi. Heykel tartışmalarına konu edilen Kars’taki Ermeni kilisesi de yine bu dönemde onarılıp hizmete açıldı.” (S.153)
En modern tiyatro salonları açılmış! Nerede? Kars’ta heykel tartışmalarına Ermeni kilisesi konu edilmiş!
Ne alaka? O kilise Kars’ta değil Van’da olmasın... Bu kadar hata fazla değil mi?
Kadına yönelik son taciz nedir?
Onları seçilemeyecek sıralara koyup
“Biz kadın düşmanı değiliz” diye oy istemek!
Akif Kökçe
KIRGIN
CHP’de iki kırgın isim... Atilla Kart ve Umut Oran’la konuştuk...
Kırgınlıklarını gizlemiyorlar...
Ancak Genel Başkan’ın takdirine de saygı duyuyorlar.
Umut Oran ön seçime katılacakken kendisi ve partisinin saldırıya uğraması üzerine vaktini savunmaya ayırmış. Genel Başkan’dan da kontenjan izlenimi almış... O yüzden biraz da şaşkın...
Her iki isim seçimde var güçleriyle çalışacaklarını söyledi.
Atilla Kart yeni dönemde bir üniversitede parlamento hukuku konusunda ders verme imkanı bulabilirse mutlu olacağını söylüyor.
Umut Oran, siyaset üreten platform oluşturmayı planlıyor.
“Ekibimle birlikte çalışmalarımız devam edecek. Rütbeleriniz sökülebilir silahlarınız alınabilir, biz silahlarımızı yeniden üretebilmeliyiz” diyor.
Açık Pencere/Melih Aşık