Adam: Yuh... Kalan süre 417 dakika... Böyle dizi mi olur?
Kadın: Yanlış yazmışlardır canım... Ya, sence de yerli diziler yersiz uzun değil mi?
Adam: Dizilerin süresi uzun değil de hayat kısa...
Kucak kucağa oturmuş televizyon izleyen genç adamla aşkı arasındaki bu diyaloğu nereden aldım biliyor musunuz?
Kanal D’de yayınlanan ‘Poyraz Karayel’ dizisinin önceki akşam ekrana gelen bölümünden...
Dizilerin sürelerinin uzunluğu için ‘Yuh’ diyen kişi başrol oyuncusu İlker Kaleli, ‘Sence de yerli diziler yersiz uzun değil mi?’ diye soran da Burçin Terzioğlu...
Senaristler Ethem Özışık ve Ertan Kurtulan böyle bir diyalog yazdığı, İlker Kaleli ve Burçin Terzioğlu’nun da içinden dizi sürelerinin kısalması geçtiği için aynen oynadılar bunu...
Kanal D’de dizilerin bölüm bantlarını izleyip, ‘Bunlar bizi seyirciye şikâyet etmiş akıllarınca’ diyecek bir Allah kulu yok mu?
Demek ki yok...
‘Poyraz Karayel’ dizisinin sektöre çekidüzen vermek gibi bir misyonu var da ben mi duymadım?
‘Yerli dizi yersiz uzun’ mu?
Evet...
Dizi sürelerini azaltmanın yolu belli:
TV yöneticileriyle dizi sektörü bir araya gelecek ve çözecek bu sorunu.
Yıllardır bu sorun giderilemediğine göre iki yol kalıyor geriye.
Birincisi, tıpkı yıllar önce telif hakları için eylem başlatıp Hollywood’u dize getiren senaristler gibi Türkiye’de de set işçisinden senaristine, yönetmeninden başrol oyuncusuna kadar sektördeki herkes emekten gelen gücünü kullanacak.
Bizde ‘Ucuz kahramanlığa’ alışık olanlar bunu da yapamadı.
O zaman ne kalıyor geriye?
Değiştiremiyorsan şartları, vereceksin en radikal kararı ve diyeceksin ki, ‘Ben yokum’...
Hem bölüm başına 50 ile 70 bin lira arasında değişen parayı al, sonra da ‘Yerli dizi, yersiz uzun’ diye şikâyet et.
İkiyüzlülükten başka bir şey değil bu!
Başınıza silah dayayıp, ‘Oynayacaksın bu dizide’ diyen mi var?
TELEFONUN MENÜSÜYLE KONUŞAN ADAM: KUTSİ
100-120 sayfalık bir dizi senaryosunu altı günde çekmek elbette ki kolay değil... Evet, çok yoğun bir tempo içinde çalışıyor dizi çekenler, ama kimse de kusura bakmasın dünyanın en zor işi değil yaptıkları...
O nedenle yaptıkları işe biraz özen göstermelerini istemek -adına ister ‘tüketici’ deyin, ister ‘seyirci’- en doğal hakkımız olsa gerek... İstediğimiz de çok değil aslında. Zekâmızla alay etmesinler yeter...
Bugün ana okuluna giden çocuk bile bilir ki akıllı cep telefonunu açık halde kulağınıza götürdüğünüzde anında söner ekran ışığı...
Hal böyleyken, ‘Beyaz Yalan’ın başrol oyuncusu Kutsi’yi dakikalarca menüyle konuşturmak niye?
‘Beyaz Yalan’ın da bir sınırı var.
Aksi takdirde, günün sonunda inanan çıkmaz size...
Hiç değilse seyirciye saygı adına yaptığınız işe biraz daha özen lütfen!
BİR ÖDÜL, BİN TEŞEKKÜR!
Bağcılar Belediyesi ve ‘Onur’un Taksisi’ programının işbirliğiyle düzenlenen ‘3. Taksiciler Ödül Töreni’ne katılamadım. Çünkü ‘Survivor All Star’dan dönüş yolundaydım. İstanbul’un taksicileriyle yapılan anket sonunda beni bir kez daha ‘Basında Emeğe Saygı Ödülü’ne layık görenlere teşekkürler.
GÜNÜN SÖZÜ
‘İnsanları yalan söylediklerinde dinlemeyi severim. Çünkü; olmak istedikleri ama olamadıkları insanları anlatırlar.’
(Leo Tolstoy)
Ali Eyüboğlu