Cumhur- başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani ile Tahran’da görüşmelerinde ele alınan bölgesel sorunlardan bir tanesi, Yemen krizi üzerinde bir mutabakat sağlandığı anlaşılıyor.








Yapılan açıklamalara bakılırsa, iki taraf da Yemen’deki çatışmaların bir an önce durması için birlikte çalışmaya karar verdiler. Bunu sağlamak için de ortak bir mekanizma kurulacak. Ateşkesin ardından isyancı Husilerle ülkeden kaçan Cumhurbaşkanı Mansur Hadi arasında müzakerelerin başlaması için çalışılacak.

Kimin lehinde?
Aslında İran’ın böyle bir çözümü desteklemesi sürpriz değil. İran yetkilileri Yemen’de aktif olarak destekledikleri Husilerin ülkenin geniş bir kesimine hâkim olmalarından sonra, ateşkes ve müzakere çağrıları yapmaya başlamışlardı.
Biz önceki günkü yazımızda bu verilere dayanarak, Erdoğan-Ruhani görüşmelerinde, Suriye veIrak gibi meselelerde görüş ayrılıklarını gidermenin pek mümkün olamayacağını, ancak Yemen konusunda bir ortak zemin bulunabileceğini belirtmiştik.
İran’ın şimdi Türkiye ile bu konuda anlaşması kendi açısından tutarlı bir hareket. Kaldı ki Yemen’de kendi desteğindeki Şii güçler fiilen hâkim duruma geldiler. Ateşin kesilmesi, her şeyden önce Suudi Arabistan’ın hava bombardımanlarına son vermesi Hadi yönetimine bağlı güçlerin de zayıf pozisyona düşmesi demek.

İran’la ortaklık
Erdoğan’ın Ruhani ile vardığı anlaşma, aslında Türkiye’nin Yemen meselesinde politikasında bir ayar yaptığını gösteriyor.
Henüz iki hafta önce Cumhurbaşkanı İran’a karşı yaptığı sert çıkışlarda, Tahran’ın bölgeyi “domine etmeye” çalıştığını öne sürmüş, İran’ın Yemen’den (ayrıca Suriye ve Irak’tan da) çekilmesini istemişti. Bu arada Suudi Arabistan bir koalisyon kurup Yemen’e karşı askeri harekâta giriştiğinde, Türk hükümeti buna lojistik ve istihbari destek sağlayacağını açıklamıştı.
Yani Yemen krizinde Ankara, Suudi Arabistan’ın önderliğindeki, ABD destekli koalisyonun yanında yer alıyordu. Dolayısıyla, isyancı Husilere ve onun arkasında duran İran‘a karşı net bir tavır sergiliyordu. Zaten Cumhurbaşkanı’nın sert sözleri de bu pozisyonu apaçık ortaya koyuyordu.

Zor misyon
Şimdi ne oldu? Tahran görüşmelerinden sonra, Ankara Suudi koalisyonun safından (resmen ayrılmamakla beraber) şimdiye kadar “hasım” olarak görülen İran’la bir birliktelik oluşturuyor. Yani Yemen meselesinde, Türkiye İran’la “partner” durumunda. İkisi el ele verip krize son vermeye çalışacak. Ankara bir “arabulucu” misyonunu üstlenecek...
Buna Suudi Arabistan ve koalisyonun nasıl tepki göstereceğini göreceğiz. Şimdiki halde Suudi bombardımanı bütün şiddetiyle devam ediyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de dün İran’ı Husilere desteğini kesmesi için uyardı ve Washington’un Körfez ülkelerinin yanında yer almaya devam edeceğini belirtti...
Eğer Türkiye gerçekten Yemen meselesinde devreye girecekse, Suudileri -ve de ABD’yi- ateşkes ve müzakere konusunda ikna etmesi gerekecek.
Prensipte böyle bir uzlaşma sağlansa dahi, pratikte bunun ne kadar yürüyeceği büyük bir soru işaretidir.





Yorum | Sami Kohen