Poyraz Karayel’de ‘Malatyalı Sabri’, ‘Sefer’, ‘Zülfikar’, ‘Taşkafa’ ve ‘Sadrettin’i tuzağa düşürmüş elinde. ‘Taşkafa’nın karnı açıkmış. “Karnımız acıktı, bir dürüm söyleseniz.” ‘Sabri’ ve adamları oralı değil dönüp gidiyorlar. ‘Taşkafa’ arkalarından bağırıyor:
“En azından bir püskevit, müskevit bir şey söyleseydiniz” Bahçeli’nin “Reklama çıkan çocuklar ellerinde çikolatalar, püskevitler (...) O çocuk aklında geçiriyor benim de bir çikolatam olsa, benim de bir püskevitim olsa” diye devam eden ve izlenme rekorları kıran konuşmasına hoş bir gönderme olmuşdizide...

‘Poyraz Karayel’, 3 saat 30 dakika
‘Poyraz’la ‘Ayşegül’ evde dizi izliyor. “Yuh kalan süre 417 dakika diyor. Böyle dizi mi olur?” cümlesi ‘Poyraz’dan. ‘Ayşegül’: “Sence de yerli diziler yersiz uzun değil mi?” Senaryo böyle söylüyor.
Peki ‘gerçek dizinin’ uzunluğu nedir? Kemiksiz (yani Reklamsız) 120 dakika. Reklamla birlikte 150 dakika. Peki ‘tekrarı’ ve aradaki reklamla birlikte toplam kapladığı süre, 3 saat 30 dakika.

‘Yetmez ama evet’ seyircisi
Çekirdek çitleyip “Ama yetmez daha çok” diyen bir izleyici kitlesi oluştu. 120 dakika bile az geliyor! Uyuşturucu gibi alıştırdılar. Reklam geliri ancak bu süreyle maliyeti dengeliyor diyerek seyirciyi psikopata bağladılar! Bu nedenle senaryosu ‘özenli’ işler olmuyor. Bu düzende ‘Güllerin Savaşı’ ya da ‘Kaderimin Yazıldığı Gün’ ya da ‘O Hayat Benim’ işleri gidiyor! Ciklet gibi uzayabilen dizilerin ömrü uzun oluyor.
Belirteyim bu dizileri eleştirmek
adına örneklemedim, düzenin ‘doğru’ dizileri olarak söylemek istedim.
‘Poyraz Karayel’ her cümlesi oya gibi işlenen bu haliyle daha ne kadar dayanır?









BELGESELDE BUZLAMA
TRT HD’de ‘Barinia Akdeniz İnsanları ve Yemekleri’ belgeseli. Venedik üzerine keyifli bir yapım. İtalyan yemeklerine meraklıyım. Venedik görüntüleri her daim keyifli. Oturup izlemeye başladık.
Patrick ve Narelle, Venedik seyahatlerini sürdürüyor. Özgün baskı resim stüdyosunu ziyaret, dostlarla akşam yemekleri, Venedik mutfağından çeşitler, şehir merkezi gezileri...
Ve şarap; İtalya’da yemeklerin vazgeçilmezi ya da mekanların. Hoop görüntü buzlu. RTÜK “Ben buzla demiyorum” diye defalarca söyledi. O buz, zarif belgeselin üzerine atılmış bir çamur gibi duruyor! Bir ‘içki buzlanır’ algısının oluşturulması hatta kanıksanır hale gelip, “Niye buzlamadılar?” diyen Pavlov’un köpeği durumuna düşmek!

TV SAYISI ARTIYOR!
A haber’de “Medya altın yılını yaşıyor” diye bir haber. 13 yılda 30’un üzerinde kanal açılmış. 2002 yılında kabloda yayın yapan 62 kanal varmış, 2013’te 134 olmuş.
Uydudan yayın yapan 67 kanal varken 2013’te 134 olmuş.
Türkiye’de çok kanal izleniyor doğru.
Bu zenginlik mi oluyor, yoksa kirlilik mi?










Sinan Koloğlu