Kayıt zamanı değil ama yüz binlerce veli okul peşinde...
Tıpkı turizm sektöründe olduğu gibi erken rezervasyon dönemi yani erken kayıt furyası başladı.
Sunulan avantajlar da hiç fena değil.









Hem öğrenim ücretleri çok daha indirimli hem de burs ve kayıt garantisi var.
Bu yüzden velilerin kafası karma karışık.
Peki, erken kayıt doğru bir seçenek mi?
Artıları, eksileri neler?..
Erken kayıt bilmecesi?
Özel okul sayısı o kadar çok arttı ki tıpkı vakıf üniversitelerinde olduğu gibi kolejler arasında kıyasıya bir rekabet başladı.
Eskiden burunlarından kıl aldırmayan okullar bile kesenin ağzını açmak zorunda kaldılar. Burs ve indirimler havalarda uçuşuyor...
Veliler hiç bu kadar ince eler, sık dokur olmamışlardı. Örneğin bir veli, çok popüler bir okula, çocuğunu göndermekten son anda vazgeçti. Gerekçesi de çok ilginçti:
“Hazırladıkları Türkçe-İngilizce broşürde o kadar fazla yazım hatası vardı ki bunlar mı benim çocuğuma Türkçe, İngilizce öğretecek?..”
Dedim ya, veli artık kral! Seçenek bol olunca, okullardan biri gidip, diğeri gelip, ille de çocuğunuzu bize yazdırın diye peşlerine düşünce, düne kadar görmezden geldikleri pek çok ayrıntıyı, daha fazla dikkate almaya başladılar.
İşte bir başkasının listeye aldığı okullardan üçünü silme gerekçesi:
“Öğrencilerini yurtdışına hazırlıyor, tek tip öğrenci var, yeterince etkinliği yok...”
Akademik başarı yani TEOG, YGS ve LYS başarıları da tek ölçü olmaktan çoktan çıktı. Çünkü hem iyi okul kavramı çok değişti hem de lise ve üniversiteye giriş artık çok daha kolaylaştı!..
Abartılı tanıtım!
MEB her ne kadar okul tanıtımına sınırlama getirse de uçan yine uçuyor.
İşte bu noktada çok dikkatli olmak gerekiyor.
Okullar ve dershaneden dönüşme temel liseler arasında müthiş bir yarış var.
Hangisine sorsanız “en iyi“ kendileri.
Ellerinde de bunu destekleyecek fazlasıyla veri bulunuyor.
Yani yalan yok. Ama ölçüm kriterleri çok farklı.
Kim hangi noktada iyi ise onu öne çıkartıp “En iyi benim“ diye ciddi ciddi tanıtım yapabiliyor.
Üstelik yasak olmasına rağmen. Üstelik doğru olmadığını bile bile.
Abartı ya da bardağın sadece dolu kısmını gösterme alışkanlığı, neredeyse tüm öğretim kurumlarında var.
Oysa artılarını, eksilerini samimi bir şekilde ortaya koysalar, daha inandırıcı olacaklar ama o noktaya gelmeleri çok zor gözüküyor...
Okulları tanıtım çılgınlığına zorlayan da maalesef velilerin ta kendisi. Her şeyin en iddialı olanını arıyorlar.
Okullar da vur deyince öldürüyorlar.
Örneğin başarılarını ballandıra ballandıra anlatıyorlar ama hiçbiri hiçbir yeri kazanamayan öğrencilerinden hiç söz etmiyor.
En iyi yabancı dil eğitimini biz veriyoruz deyip, mezunları, uluslararası geçerliliği olan dil sınavlarında döküldüğünde, hiç oralı olmuyorlar.
Bu yüzden, söylenen her söz doğru olsa da eksik ya da abartılı bir yönü mutlaka bulunuyor.
İşte bu nedenle erken kayıt döneminde çok dikkatli olmakta yarar var...
Köy okulları?
CHP’nin seçim beyannamesinde köy okullarının yeniden açılması da yer alıyor.
Çok doğru bir karar.
28 Şubat sürecinde gerçekleşen önemli bir yanlışın düzeltilmesi olur.
Umarız diğer tüm partiler de bu kararı destekler...
Niye mi?
Çünkü:
- Kentler artık bu yoğunluğu kaldırmıyor ve köylerin yeniden canlanması gerekiyor.
- Tarımsal üretim giderek düşüyor. Kendi kendine yeten ülke olmaktan çoktan çıktık.
- Öğretmenler köyler için yanan bir ışık ve yol göstericiydi, onları bundan mahrum ettik.
- Cumhuriyetimiz o yok yıllarda 80 yıl mücadele verdi, o okulları açtı ama birileri onları bir gecede kapattı ve sonrasını hiç düşünmedi.
- Yeni açılacak okullar kentlerdeki gibi papağan yetiştiren okullar değil, üreten, sorun çözen nesiller yetiştirmelidir.
- Taşımalı eğitim ve yatılı bölge okulları projesi iflas etti. Tutmadı, daha fazla direnmenin bir gereği yok.
Bu konuda daha onlarca neden sayılabilir. Bu kararı alanları ve hayata geçirecek olanları şimdiden kutluyoruz ve iktidara kim gelirse gelsin bu projeyi desteklemelerini öneriyoruz. Çünkü bu bir memleket meselesi...
Özetin özeti: Köye dönüş, geriye dönüş mü? Asla!..




Diyalog | Abbas Güçlü