Bazen insan acılarını anlatacak kelimeler bulamaz, cümleler türetemez... Konuşmak istersin derdini anlatmak acılarını göstermek istersin ancak sığınabileceğin bir kalem ve kağıt olur... Ağlamak istersin anılar birikir boğazında yutkunsan boğulacaksın kussan kelimeler küsecek sana... Maskelerle dolanırsın ortalıkta acılarının üzerine gülümsemeler kondurursun... Karşına biri çıkar tamam bu insan benim sonum dersin hayatının merkezine hatta yüreğinin en dip köşesinde saklarsın onu... Hayatın bir anda toz pembe olur, iki kişilik düşünmeye başlarsın... Sonra ne mi olur ? Herkes gibi oda gider... Hayat kaseti en başa sarar yine bir acı ekleyerek. O kocaman boşluğun içinde bulursun yine kendini... Çıkmaz zindanlarda kapı ardında bekleyen çaresiz bekleyen mahkumlara döner yüreğin... Hayat sana yine aynı oyunu oynar ve sen yine aynı oyunun kurbanı olursun... Anılar verilmiş sözler bir hançer gibi saplanır yüreğine... Sen çıkartmaya çalıştıkça daha çok kanar yaraların daha da büyür... Koca bir çıkmaza düşersin dört duvar arasında sıkışıp kalırsın... Bağırmak istersin hıçkırıklıklara boğularak ve nasıl tükenmişse yüreğin gözyaşı dahi gelmez gözlerinden..