Önümüzde bir ikilem var.
Çözümü mü seçime feda edeceğiz ya da seçimi mi çözüme feda edeceğiz?
Bize kalırsa kimi kime feda edeceğiz?









İki gözünüzden birini tercih eder misiniz?
Çözümde bir yola girdiği belli olan günlerde şöyle demiştik:
“Bari bu sefer çözümü yüzümüze bulaştırmasak!”
Son Ağrı olayında endişemiz, korkumuz çıktı.
Ne zaman bir çözüme girilse mutlaka bir şeyler olur.
Habur kapısını hatırladınız mı?
Mahkemeyi sanığın ayağına götürmüştük.
Seçim ne oluyor, ne durumda?
Bize göre CHP seçim sürecinin en parlağını yaşıyor.
Ön seçim can suyu gibi geldi CHP’ye.
Seçilenler, seçilemeyenler, niçin seçilip, niçin seçilemeyenler?
Çok da iyi oldu.
İki dudağın arasından çıkacak isme bağlı değil yüzlerce insanın tercihi.
* * *
Teker teker listeleri taradıysanız birkaç dostunuza ama daha çok dostlarınızın çocuklarına rastlarsınız.
1940 seçimlerinde de bugünkü Genel Merkez kontenjanı varmış.
O zamanda “Merkez” tercihi derlermiş, şimdiki kontenjan gibi.
Neyzen Tevfik’in bir değerlendirmesi var:
“Ehl-i namus yoklamada düştü
hep meyus oldu
Merkezinden koyduranlar,
cümlesi mebus oldu!”
* * *
Eee Neyzen Tevfik’in hicivleri de biraz ağırdır.
Bugünkülerle mukayese edilemez.
Velhasıl, “Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” deseler de inanmayın, alkışlamayın.
Keşke demokratik her seçim kıyamet olsa!
Demek her zaman, her yerde bel büküp, boyun eğmek her zaman geçerli değil.
Böylelerine öyle rastladık ki işte kontenjan sandık çıkmadı.
Seçime gidiyoruz, hâlâ başkanlığı tartışıyoruz.
Nedir başkanlık?
İşte görüyorsunuz Sayın Erdoğan’ın başkanlığı.
Bir şikâyetiniz mi var?
Bir cümle, iki davranış her şeyi yıkabiliyor.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaşİstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da, Çankaya’da, Moda’da bazı çevrelerin yıldızı gibiydi.
Böyle giderse partisinin barajı aşacağına neredeyse kesin gözle bakılıyordu.
Bazıları sıcak, bazıları da fantezi sever!
Derken Ağrı olayı çok şeyi ortaya çıkardı.
Orduya öyle bir tavrı vardı ki daha sonra düzelse bile “onlar” denilen bir ordu.
“Takke düştü, kel göründü” diye
bir deyim vardır...












Olaylar ve İnsanlar | Hasan Pulur