Takip edenler bilir; Facebook, Twitter ve Instagram’ı aktif olarak kullananlardan biriyim.
Sosyal medya ve ‘halk gazeteciliği’ güç geçtikçe yaygınlaşırken ünlüler hakkında bir şeyler yazınca nasıl bir riski göze aldığımızın da bilincindeyim.
İnsanoğlunun ‘akıllı telefonu’ icat etmesinden sonra ne gazetecilerin ‘yalan yanlış’ şeyler yazması kolay ne de ünlülerin işlerine gelmeyen ‘gerçekler’i gizlemesi mümkün...
Çarşamba günü, Halil Sezai ve ekibinin Girne’de konakladıkları otelden çıkarıldıklarına dair yazım üzerine şarkıcı oyuncu, Twitter hesabından aklınca benimle kafa yapmaya kalkmasa, bir daha girmeyecektim bu mevzuya.
“Olaylar olaylar diyorsunuz. Eee? Peki, sonra ne olmuş, ekipçe merak içindeyiz”, “Fotoda ekibimizden biri eksik. Neden acaba? Sorsaydınız söylerdim ama anlatmayacağım. Çatlayın meraktan” diye yazdı Twitter’da Sezai.
Öyle mi?
Peki o zaman!
Önce ‘foto’ mevzusundan başlayayım.
Yazımda ‘ekip fotoğrafı’ kullanmadım ki eksik olsun. Sadece Halil Sezai’nin fotoğrafını kullandığım o yazıyı şöyle tamamlamıştım:
“Olayın ‘sebebi’ ve ‘safahatı’ hakkında bilgim yok, ama ‘sonuç’ hakkında var.
Ünlü şarkıcı ve arkadaşlarının konakladıkları odadaki tartışmanın sebebi, Halil Sezai’nin olayın mağduru mu yoksa, şahidi mi olduğu, otelin eşyalarına zarar verenlerin kim olduğu konusunda net bir bilgi yok elimde.”
Şimdi elimde yeterince bilgi var.
Çünkü yazım üzerine Girne’deki otel personeli ve mağdur müşterilerden bir yığın bilgi geldi.
Ayrıca Yavuz Bingöl aradı beni.
“Halil Sezai’nin Magosa’da konseri varmış. Magosa’da kaldıkları oteli beğenmeyip Girne’ye benim kaldığım otele geldiler. Otelde hiç boş oda olmadığı söylenince onlara, Halil Sezai durumu bana iletti. Ben devreye girdim ve zar zor yer ayarladık onlara.
Ertesi gün otel yönetiminden uyandırdılar beni. Orkestra elemanlarının odada kavga ettiğini, müşterilerin de bu durumdan rahatsız olduğunu söylediler. Ben olaya müdahil olduğumda her şey bitmişti. Aslında ekibi yüzünden Halil Sezai de mağdur oldu. Çıkan kavga ve gürültüden müşteriler rahatsız olunca ayrılmak zorunda kaldılar otelden.”
Demek ki neymiş?
“Sebep” şu veya bu!
Peki “Sonuç”:
Gürültü ve huzursuzluk sebebiyle otelden şutingen!
Sayın Sezai, hâlâ merakınız sürüyorsa, alkolün de etkisiyle cebindeki bütün parayı ‘kollu canavarlara’ kaptırınca kimin olay çıkarıp, camı çerçeveyi indirdiğini de yazarım, ama gerek yok!
Yavuz Bingöl’ün söylediğine göre, arkadaşınızın kumar zararını telafi etmek için fedakârlık yaptığınızı da belirteyim ki üstümde vebal kalmasın.
Hal böyleyken, “Biri hakkımda istemediğim yazı mı yazdı? Salarım üstüne fanlarımı, korkutur, sindiririm onu” diyorsan yanlış adama çattın.
Çünkü bildiğin ya da sandığın gazetecilerden değilim ben.
“Fan”lardan korkacak olsam, Facebook, Twitter ve Instagram’da hesap açmazdım.
Ümran Göçer, Sacit Eyüboğlu, Murat Hazinedar, Murat Karayalçın, Ali Eyüboğlu (soldan sağa).
CHP’Lİ BAŞKAN UMREYE GİDİYOR
Günler öncesinden planlanan bir randevu çercevesinde önceki akşam üzeri Levent’teki CHPİstanbul İl Binası’na gittim. Murat Karayalçın’ın İstanbul İl Başkanlığı’na atanması nedeniyle bir hayırlı olsun ziyaretiydi bu...
Murat Karayalçın ve yardımcısı Sacit Eyüboğlu ile sohbet ederken Beşiktaş’ın CHP’li Belediye Başkanı
Murat Hazinedar girdi içeriye.
Düzenledikleri bir konser için Karayalçın’a davetiye getiren Hazinedar, cuma (bugün) umreye gideceğini söyledi.
Hazinedar, “Belediye olarak halkımıza sunduğumuz birçok hizmete umre ziyaretini de dahil ettik. Her mahalle muhtarımız, bölgelerindeki en fakir çiftleri seçti. Cuma günü 68 kişiyle birlikte gideceğiz umreye. Onların paralarını belediye olarak biz karşılıyoruz, ben ise kendi hesabımdan gidiyorum” dedi.
Salı günü Türkiye’ye dönecek Beşiktaş Belediye Başkanı, Atatürkçü, laik ve umre yapmış biri olarak bilahare camilerde vaaz vereceğini de söyledi.
GÜNÜN SÖZÜ
“Topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Mühim olan, çamurlaşmamak.” (Mevlana)
Alice | Ali Eyüboğlu