23 Nisan yaklaşırken... Eskişehirli dostumuz Tarık Erden yüksek koltuklarda oturan ve 23 Nisan’da yerlerini büyük fedakârlıkla beş dakikalığına çocuklara bırakacak olan zevata sesleniyor... Bakın ne diyor:
“23 Nisanlarda artık çocuklar büyüklerin yerine geçmesin.
Büyükler çocukların yerine geçsin.
Örneğin Cumhurbaşkanı, Çocuk Esirgeme Kurumu’nda bir süre kalsın.
Adalet Bakanı, bir çocuk hapishanesine uğrasın.
Aile Bakanı, bir çocuk gelinin evinde birkaç dakika geçirsin.
Sağlık Bakanı, tinerci çocukların semtine bir uğrasın.
Eğitim Bakanı, bir ilkokula gidip sıraya otursun...
O çocukların sizin halinizden anlamasına gerek yok.
Siz onların halinden anlayacaksınız.”
Bir aziz adam
Sunay Akın, şair, yazar, söz ve anlatım ustasıdır. Ama onu “aziz” mertebesine yükselten kurduğu Oyuncak Müzesi’dir. Eşi Belgin Akın’la birlikte sadece kendi imkânlarıyla dünya çapında bir müze oluşturdular. 23 Nisan 2005’te açılan İstanbul Oyuncak Müzesi bu yıl 10 yaşına bastı.
Sunay geçen akşam seçkin bir davetli huzurunda (büyük çocuklarla) yaş günü kutlaması yaptı. Çok istediğimiz halde mazeretimiz nedeniyle katılamadık. Nazım Alpman dostumuz aldığı notları ulaştırdı.
Konuklarını müzenin kapısında karşılayan Sunay Akın, kapının solunda asılı “Tuncay Terzihanesi” etiketli vişne çürüğü kadın ceketini şöyle anlattı:
- Trabzon’daki kadın terzisi Tuncay’a genç bir kız geliyor. Tuncay ölçüsünü alıyor. Bel ölçüsü o güne kadar hiç olmayan incelikte… Bir daha o ince belli kızı hiç bırakmıyor!
O ceketi giyen genç kız Tülay Hanım Sunay’ın annesi, diken Terzi Tuncay da babası olacaklardır!
? ? ?
Terzihane sahibi Tuncay Akın, ailesiyle birlikte 1972’de İstanbul’a yerleşme kararı alır. Ama önceden çocuklarını büyük kentte alıştırmak için birkaç kere İstanbul seferi yaptırır. Sunay Akın’ın ilk kez geldikleri İstanbul’a ilişkin anısı:
- Babam bizi ilk olarak İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne götürmüştü!
? ? ?
Sunay’ın annesiyle ilgili anlattığı hikâye ise eski Türkiye’nin ne kadar yükseklerde kaldığını gösteriyor:
- Annem haftada bir gün beni ağabeyimi tertemiz giydirir, kendisi de öyle giyinir ve bizi kitapçıya götürürdü!
? ? ?
Oyuncak Müzesi’nin bulunduğu ahşap köşk Akın ailesinin İstanbul’daki ilk konutudur. Etraftan şöyle demişler:
- Şimdi bu Karadenizliler geldiler, köşkü yıkıp koca bir apartman dikecekler!
Sunay salonda bulunan babasını da şöyle selamladı:
- Bu çevrede bulunan ahşap köşklerden sadece babamın aldığı bu köşk olduğu gibi kaldı. Diğerlerinin tümü apartman oldu!
DAVET
Bu yıl 1915’le ilgili olarak, belgelere dayalı iki kitap yayımlandı.
Mehmet Perinçek’in “Ermeni Milliyetçiliğinin Serüveni” ve Uluç Gürkan’ın “Ermeni Katliamı Suçlaması, Yargılama ve Karar” adlı kitabı. Her iki yazarın uzmanlık alanı 1915 olayları... Ne var ki TV tartışmalarında bu iki yazara hiç tesadüf edilmiyor. Uluç Gürkan’a dün bunu sorduk:
- Ulusal Kanal ile Halk TV haricinde hiçbir kanaldan davet almadım, dedi...
Neden? Çünkü bu arkadaşlar Ermeni soykırımı iddialarına katılmıyor.. Tam tersine, belgelerle soykırım tezini çürütüyorlar.
Eğer soykırım tezini savunsalar el üstünde taşınacaklardı. Gerçekleri ve Türkiye’yi savundukları için yok sayılıyorlar. Hatta hor görülüyorlar denebilir!
AKP’de 3 döneme takılan vekillere yeni görevler verilecekmiş!
Ağızları mamayla doldurulsun ki seçim öncesi mızmızlanıp konuşmasınlar!
Akif Kökçe
NAZİ
Savaş filmlerinde görürsünüz... Almanya’da Nazilerden kaçmaya çalışan Yahudiler çoğunlukla Alman halkının ihbarları ile ele geçirilir. Toplama kamplarına gönderilir. Alman halkının en az yarısı Yahudi avına katılmıştır. Savaş sürecinde 6 milyon Yahudi öldürülür. Ama savaş sonunda Nürnberg’de sadece 19 sanık cezaya çarptırılır (12 idam, 3 müebbet, dört 10 - 20 yıl hapis).
Hesap görülmüştür. Defter kapatılır!.
Yahudi avcısı Almanların pek çoğu hayattadır.
Ancak kitaplarda, filmlerde, törenlerde Alman halkı suçlanmaz, “Nazi”ler suçlanır.
Türk halkı ise tehciri desteklememiş, on binlerce Ermeni’yi tehcirden kurtarmış, saklamış, kaçırmıştır.
Üstelik bugünkü neslin dünkü trajediyle hiç ilgisi yoktur.
Ancak bugün hedefte olan ve suçu kabule zorlanan “Türk halkı”dır.
İkiyüzlülük nasıl da sırıtıyor.
Açık Pencere | Melih Aşık