Deprem, ani ve beklenmedik bir ölüm, işkence... Bu ve bunlara benzer olaylarda yaşanan travmaların izi yıllarca silinmiyor. Özellikle de bu travmalar 15 yaşından önce yaşanırsa, travma sonrası stres bozuklugu görülme oranı daha da artıyor


İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Psikiyatri Bölümü'nden Yard. Doç. Dr. Oya Bozkurt, travma sonrası stres bozukluğu ile ilgili sorularımızı yanıtladı...

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) nedir?
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB); gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır yaralanma, bireyin fiziksel bütünlüğünü tehdit eden bir durumla karşılaşması, böyle bir duruma tanık olması gibi ağır travmatik olaylardan sonra ortaya çıkabilir. Belirtiler üç aydan kısa sürdüğünde 'akut', daha uzun sürerse 'kronik' TSSB adı verilir.

Hangi sıklıkta ve kimlerde görülür?
Her kişinin genetik özelliği, fiziksel yapısı, psikolojik geçmişi ve o durum için motivasyonu, belirli streslerle baş etme düzeyleri farklıdır. Bu nedenle TSSB yaygınlığı farklılık göstermektedir. TSSB, daha çok genç erişkin, bekar, boşanmış, dul, ekonomik yönden zayıf ya da sosyal yönden izole kişilerde görülmektedir. Risk altındaki kişilerde (savaş, çatışma, cinayet ya da doğal afet yaşama gibi) oran yüzde 58'e kadar çıkabilir. İnsanların neden olduğu travmaların, doğal felaketlerden daha fazla TSSB'ye neden olduğu bilinmektedir.

Her travma ruhsal travma mıdır?
İnsan hayatında sıkıntı ve üzüntü yaratan pek çok olay olur ancak bunların tümü ruhsal travma yaratmaz. Yaşanan olay; korku, dehşet veya çaresizlik hissi yaratmışsa ve bu olayda kişinin kendisinin ve yakınının ölüm, yaralanma tehlikesi varsa ruhsal travma olarak adlandırılır.

BEKLENMEDİK ÖLÜMLER ETKİLER

Hangi olaylar ruhsal travmaya yol açar?
Ruhsal sorunlara yol açtığı bilinen travma türleri şöyle sıralanabilir:
Doğal afetler (deprem, sel, yangın)
İnsan eliyle yapılan travmalar (savaş, işkence, tecavüz)
Kazalar (trafik kazası, iş kazası)
Beklenmedik ölümler
Ciddi ölümcül hastalıklara yakalanma

Kimler TSSB'ye daha yatkındır?
15 yaşından önce psikolojik travma yaşamış olmak, sosyal desteğin yetersiz olması, psikiyatrik hastalığa yatkınlık, özellikle anksiyete bozukluğu ve major depresyon gibi hastalıklar geçirmiş olmak, 10 yaşına gelmeden aileden ayrılmış olmak; TSSB'ye yatkınlığı artırır.

KABUSLAR GÖRÜLÜR

TSSB'nin belirtileri nelerdir?
Uykusuzluk, kabuslar
Olayla ilgili anıların rahatsız edici biçimde sık sık hatırlanması
Sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusu ve bu nedenle diken üstünde hissetmek
Kolay irkilme, çabuk sinirlenme
Gelecekle ilgili plan yapamamak
Olayı hatırlatan durumlarda huzursuz olma ve bu durumlardan kaçınma Bu belirtiler çoğu kişide travmayı izleyen günlerde görülür ve genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden düzelir ancak bazı kişilerde aylarca, hatta yıllarca sürebilir.

Travma sonrası stres bozukluğu nasıl seyreder?
TSSB, travmayla karşılaşınca ya da sonraki birkaç yıl içinde başlamakta, bundan sonraki birkaç yılda semptomlar artmakta ve sürmektedir. Belirtiler zamanla dalgalanmalar gösterebilmekte, stresli dönemlerde yoğunlaşabilmektedir. Hastaların yaklaşık yüzde 30'u tam olarak düzelme gösterirken, yüzde 60'ının belirtileri hafiforta derecede sürmekte, yüzde 10'unun belirtileri ise değişmeden kalmakta ya da daha da kötüleşmektedir.

Tedavisi nasıldır?
Antidepresan ilaçlar birçok hastalık belirtisini yatıştırmakta yararlı olur. Özellikle depresyonla birlikte görüldüğünde TSSB tedavisinde antidepresanlar kullanılması gerekir. Tedaviler doktor kontrolünde sürdürülmeli, doktorun önerdiği süre ve dozlara uyulmalıdır. Psikolojik tedaviler arasında bilişsel-davranışçı tedavi adı verilen yöntemden yararlanılır. Bu tedavide kişinin hatalı düşüncelerinin sağlıklı düşüncelerle değiştirilmesi amaçlanır.

GÖRÜNTÜLERİ UNUTAMAZLAR VE SESLER DUYARLAR
Travma yaşayan kişide olaydan sonra olayla ilgili anıların zihnine gelmesi sık görülür. Olayla ilgili görüntüler (örneğin ceset görüntüleri), sesler (yardım isteyenlerin haykırışları) onları düşünmek istemediğinde veya aklına getirecek bir durum olmadığı halde bile kişinin zihnine gelebilir. Bu anıların canlanması kişiyi genellikle çok rahatsız eder ve iç sıkıntısı, çarpıntı, terleme, titreme, nefes alamama gibi bunaltı belirtilerine yol açar. Bazen de kişi olayı gerçekten yaşıyor gibi olur. Gerçekte bir sarsıntı olmadığı halde yer sallanıyor gibi hissetme, uyanıkken travma anıyla ilgili hayaller görme buna örnektir.

YARDIM ETMEYE ÇALIŞANLARA ÖFKE DUYABİLİRLER
Kişiolayı hatırlatan yer, durum, konuşma, hatta duygu ve düşüncelerden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışır. Olayı hatırlamak büyük bir sıkıntı, acı ve korku hissine yol açtığı için kişi olayı hatırlatan yerlere gitmez, bu konulardan bahsetmez veya konuşulan yerlerden uzak durur. Enkaz altında kalmış bazı kişiler evin enkazının bulunduğu yeri, hatta o şehri ziyaret edemeyebilir, olaydan bahsedemeyebilir. Ruhsal travmalardan sonra insanlardan uzaklaşma, gelecek beklentisinin kalmaması gibi belirtiler de görülebilir. 'Benim yaşadıklarımı kimse anlayamaz' düşüncesi sık görülür. Kişiler olayı yaşamamış kişilerden kendilerini uzak hissedebilirler, duygularında körelme olur, sevinç ve üzüntü hissedemeyebilirler. Kendilerine yardım etmeye çalışanlara öfke duyabilirler.

TRAVMA SONRASI ETRAFLARINI SÜREKLİ KONTROL EDERLER
Ruhsal travmadan etkilenmiş kişiler kendilerini diken üstünde, sürekli tetikte hissedebilirler. Her an o olay tekrar olacakmış gibi gelebilir. Davranışlarını bu ihtimali düşünerek şekillendirirler, bu konuda aşırı tedbirli davranırlar. Örneğin istemeden de olsa, girdikleri binanın çatlağı var mı, kapısından kolay kaçılabilir mi diye kontrol ederler. Yolda yürürken üstüne devrilmesinden korkup direklere yaklaşmazlar. Tehlikeler konusunda abartılı tedbirler alabilirler. Aşırı uyarılmanın diğer göstergeleri, ani ses ve hareketlerde irkilme veya yerinden sıçramadır. Kapı çarpması, yüksek sesle konuşma, birinin aniden odaya girmesi gibi beklenmedik durumlar kişinin yerinden sıçramasına ve uzunca sürebilen bunaltı belirtilerine (çarpıntı, terleme, titreme, nefes daralması) yol açar.

Alıntıdır.