Obsesif Düşünceler - Korkular - Stres Nasıl Aşılır
Yaşam hiç kolay değil, ve yetişkinliğe adım atmamış çocuklar bile bu gerçeği öğrenerek hayata adım atıyorlar… Ailelerinden, televizyondan, çevrelerinden hep olumsuzlukların, sorunların, problemlerin varlığı içinde gelişmeye başlıyorlar. Bu negatif enerji, adeta içtiğimiz su, soluduğumuz hava gibi doğal bir yaşama alanımız haline geliyor . Ve hayatımızın tüm önceliklerini, sonu gelmeyen problemleri çözmek üzerine kurmaya başlıyoruz…
Obsesif düşünceler nedeniyle bana gelen bir çiftin nasıl yıllarca bu hastalık üzerine yoğunlaştığını ve aslında yaşamlarını mutlu kılabilecek tüm diğer güzel ve pozitif alanları ihmal ettiğini görüyorum. Adeta bu çiftin tek ortak noktası, tek aktivitesi bu obsesif düşüncelerden ibaret olmuş gibi… Bu çift iyileşirse geriye ne kalır diye düşünmeden edemiyorum. Birbirleriyle ne yaparlar? Ne konuşurlar? Neyin hayalini kurarlar? İlişkinin gerektirdiği sıradan ama çok sayıdaki sorunlarla ve minik detaylarla nasıl başederler? Hatalarını nasıl affettirirler? Sevilmediklerini hissetiklerinde bunu nasıl tolere ederler? Beklentileri gerçekleşmediğinde ve istekleri olmadığında nasıl uzlaşırlar? Birbirlerinin farklılıklarını nasıl kabul ederler? Tüm hayal kırıklıklarına ve istemedikleri durumlara rağmen, nasıl bir arada kalmayı başarırlar?
Bu çiftin oluşturabileceği aileyi hayal ediyorum. Bir savaş ailesi: Anne babanın başlattığı ve yıllardır devam ettirdiği bir savaş ailesi. Çocuklar anne babanın eksiklerini tamamlamak için yetiştirilir. Kimi çocuk mutfakta tüm aileye yemek yapar, kimi temizliği üstlenir, kimi okuyup adam olup maddi kazanç sağlar, kimi revir gibi çalışır, kimi moral desteği sağlar…. Anne ve baba ön cephede savaşan fedakar askerler haline gelir ve çocuklar yardım sağlayan, destek üniteleri. Çocukların ayrı bir birey olması, yaşamda kendi potansiyellerini, hayallerini, arzularını, isteklerini geliştirmesi fikri adeta savaşı terkeden bir askerin ihaneti gibi algılanır. Bütün kaynaklar, gelirler, enerjiler, zamanlar, fikirler, düşünceler, duygular, insanlar bu savaşa yatırılır… Bireysel ihtiyaçlar ve mutluluklar en önce kurban edilir...
Bu anne baba, hayatta kalmak ve herşeye hazırlıklı olmak , korunmak, güçlü olmak, fedakar olmak dışında, çocuklarına hayata dair ne öğretebilirler? Mutlu olmayı, arkadaşlar edinmeyi, saygınlık kazanmayı, çalışmayı ve üretmeyi, başarılı olmayı, yanlışlar yapıp ders almayı, tecrübe kazanmayı, insan ilişkilerini, doğayı, sanatı, felsefeyi, sakin ve huzurlu olmayı… kısaca hayatı nasıl öğretebilirler? Anne ve baba savaştan bir saniye olsun gözlerini ayıramazken ve sürekli olarak mücadele ederken, çocuklarının gelişmesini takip etmeye, yavaşça desteklemeye, sessizce gözlemlemeye nasıl zaman ayırabilirler? Emretmeden, şiddete başvurmadan, sabırsızlanmadan, aceleyle hemen herşeyin olmasını istemeden bir yaşam nasıl kurabilirler? Tüm zaman ve enerji savaşa yatırılırken, yaşamak ve gelişmek için gereken ortam nasıl yaratılabilir?
Ve savaşın içinde büyüyen çocuklar, nasıl olurda daha pozitif bir dünya hayal edebilirler? Daha iyi savaşçı olmaktan, en büyük tehlikeleri önceden bilmekten ve her olumsuzluğu önceden teşhis etmekten başka ne becerileri olabilir? Özgürce sevmeyi, korkmadan yenilmeyi, cesaretle teslim olmayı, affetmeyi, barışmayı, uzlaşmayı nasıl öğrenebilirler? Savaşın silahları olan panik ataklarını, obsesif düşüncelerini, kompulsif savaş pratiklerini, uykusuzluk içinde nöbet tutma alışkanlıklarını, yemek yemeden var olabilme becerilerini, bedenlerini mükemmel bir asker gibi 24 saat çalıştırmalarını, duygularını yok etme becerilerini, öfkelerini sürekli besleme becerilerini nasıl bırakabilirler? Bu becerilerini bırakırlarsa geriye ne kalır?
Belirsiz bir gelecek, olabilecek türlü trajediler, hastalıklar, problemler, sorunlar, yanlışlar var olmaya devam ederken, bu çocuklar savaşmayı bırakıp, hayata nasıl dönebilirler?
İşte obsesif düşüncelerden, korkulardan, panik ataklardan, stresten kurtulmak için ödenmesi gereken o çok ağır bedel... Savaşı bırakmayı ve hayata dönmeyi istemek...
Alıntı