insanı etkileyen gerçek ilişkiler bütünüdür. İnsan,toplum içerisinde yaşadığı sürece toplumdan etkilenecek ve bilinci topluma göre şekillenecektir.
Bu ifade, toplumla birlikte aynı şeyleri düşünecek ve uygulayacak anlamına gelmemeli. Toplumda var olan düşüncenin tersi yönde bir ifade savunsada bu, toplum içerisinde yaşadığı deneyimler ile oluşturduğu bir ifade olacaktır.İnsan bilinci,toplum ile şekillenecek ve toplumu etkileyecektir. Toplumu oluşturan insanlardır ve insanı etkileyecek olanlar da onların düşünce biçimleridir. ”Toplumla bağdaşmayan ve hiç alakası olmayan düşünce biçimleri bu etkileşim içinde değildir.” diye düşünmeyelim. Çünkü, bu düşünce biçimleri de toplumda var olan düşüncelerin sorgulanması ile oluşturulmuştur. İnsan bilinci, var olduğu sürece birşeyler düşünecek ve yeni düşünceler oluşturacaktır. Bu düşünceleri somuta indirgeyenler toplumu etkileyecek, kuramsal olarak düşüncesini devam ettirenler toplumdan etkilenerek ifadesini şekillendirecektir. Toplum ile insan beraber var olduğu sürece bir etkileşim olacaktır. Bu etkileşim ile “toplum bilinci”, ”toplum ahlakı”, ”toplum yapısı” gibi kavramlar ortaya çıkacaktır. Ve dünya üzerinde tek bir toplum olmadığına göre, düşünce biçimleri, insanların doğru olarak kabul ettikleri anlayışlar ve inançlar toplumdan topluma göre değişiklik gösterecektir. Ortak bir yapı üzerine düşünülen şeyler, bu yüzden tüm insanlar tarafından kabul edilmezler ve ütopya olarak anılırlar. Ortak bir yapı üzerine düşünmek için insanın doğası irdelenmelidir. Her ne kadar “toplum yapısı” çeşitlilik göstersede sonuçta insan, dik duruşa, görece gelişmiş bir beyine, soyut düşünme yeteneğine, konuşma (dil kullanma) kabiliyetine, alet kullanma ve üretme becerisine sahip primat türüdür.Bana öyle geliyor ki, bu bilgi ve gerçekçi bir bakış açışı ile oluşturulacak kuramsal toplum yapısı, olması gerekendir.