Ülke nüfusumuzun büyüklüğü hepimiz tarafından bilinen bir gerçek.Ama bu nüfusun ne kadarını engelli bireylerimizin oluşturduğunu çoğumuz bilmeyiz. Araştırmalar sonucunda ortaya çıkan tablo hiç de önemsenmeyecek gibi değildir. 1990 nüfus sayımına göre ülkemizdeki engelli bireylerin oranı % 14'tür.Bu rakam herhâlde bizlerin engelli bireylerimiz için ne kadar çalışmamız gerektiği hakkında bilgi vermektedir.Ayrıca her insanın bir özürlü adayı olduğunu düşünürsek herhâlde yapılacak çalışmaları çok daha fazla önemsemek gerekir.
Ülkemizdeki özürlü bireylerimizin çoğunluğunu % 3.5 oranıyla konuşma engelli bireylerimiz oluşturmaktadır.Konuşma engellileri sırasıyla % 2 ile üstün zekâlılar, % 2.03 ile zihinsel engelliler, % 1.4 ile ortopedik engelliler, % 0.06 ile işitme engelliler, % 0.02 ile görme engelliler takip etmektedir.
Engelli bireylerimizin, ülke nüfusuna oranının bu kadar çok olmasına rağmen çok az bir kısmı eğitim imkânlarından faydalanabilmektedir.Oysa Avrupa'da engelli bireylerin tamamı eğitimin bütün olanaklarından faydalanmakta, hatta gerektiğinde eğitim imkânı engelli bireylerin ayağına kadar götürülmektedir.Bu durum bizim büyük bir ayıbımızdır. Bu noktada, eğitimde fırsat eşitliği ilkesine ne kadar dikkat ettiğimizi oturup düşünmeli ve bu ilkenin gereğini yerine getirmek için neler yapmamız gerektiğini plânlamalıyız.
Günlük yaşamınızda engelli bireylerle muhakkak karşılaşmışsınızdır. Kimi zaman elindeki beyaz bastonuyla yürüyenleri, kimi zaman işaretlerle etrafındakilere derdini anlatmaya çalışanları, tekerlekli sandalye ile kaldırımları ve pek çok engelleri aşmak için zahmet çekenleri, garip tavırlarına bakarak güldüğünüz kişileri görmüşsünüzdür.İşte bu kişilerin ne gibi dertleri, sıkıntıları var?Acaba eğitim görüyorlar mı, eğitim görmeleri için neler yapmak gerekir hiç düşündünüz mü?
Engelli bireylerimizi topluma kazandırmak ve hayatlarını kolaylaştırabilmek için inanın küçük büyük bütün bireylerin yapabileceği pek çok şey vardır.Örneğin çevre düzenlemelerinin engelli bireylere uygun şekilde yapılması, günlük yaşamımızda sürekli kullandığımız alışveriş merkezlerinin engelli bireylere uygun olarak dizayn edilmesi, trafik ışıklarına kurulan sesli düzeneklerin yaygınlaştırılması engelli bireylerimizin hayatlarını bir nebze de olsa kolaylaştıracaktır.
Engelli bireylerimize yardımcı olmak istiyorsak, onlara acıyarak yaklaşma yerine Konfiçyus'un dediği gibi onlara balık verme yerine, balık tutmayı öğretmeliyiz.Engellilerin beceri ve yetenekleri doğrultusunda iş imkânı sağlayarak onları üretken ve verimli hâle getirebiliriz.
Abdullah ÖZTÜRK