Sınıflarında Selektif Mutistik Öğrencileri Olan Öğretmenlere Öneriler
Selektif mutistik çocukların evde farklı anaokulunda farklı davrandığı genellikle ilk kez anaokulunda (veya yuvada) net bir şekilde ortaya çıkar. Çocuk kimseyle konuşmaz, aktivitelere katılmaz, kafasını önüne eğer ve inatla bir köşede oturup bekler. Öğretmenler genellikle bu durum karşısında çaresiz kalırlar ve ne yapmaları gerektiğini bilmezler. Bu noktada çocuğun hangi seviyede olduğunu bilmek yararlıdır. Nasıl ve hangi araçlarla çocuk kendisini ifade ediyor? Yine bunun yanı sıra çocuğun ne tür yeteneklere sahip olduğunu bilmek, selektif mutistik çocuklarla anlaşmakta yardımcı olabilir. Susan çocuklarla uyumlu bir şekilde çalışabilmek için, onları sınıf içi aktivitelerden dışlamamak ama aynı zamanda sınıfın merkezine koymamak önemlidir. Ama bunu başarmak çokta kolay olmayabilir.
Aşağıda sıraladığımız davranış örnekleri birebir uygulanmalıdır diyemeyiz. Bu önerilerin uygulanabilirliği bireylerin gelişim düzeylerine, sınıfın hiyerarşik yapısına, selektif mutistik çocuğun terapide olup olmadığına ve benzeri diğer etkenlere bağlıdır.
1- Çocuğun suskunluğunu ciddiye alın. Bu suskunluğu „utangaçlık“ veya benzeri şekillerde etiketlemekten kaçının. Eskiden selektif mutistik davranışlar gösteren ergen ve yetişkinler, „utangaç, veya çekingen“ olarak damgalanmanın, bunun kendilerine böyle hissettirilmesinin ve toplum içinde bu şekilde tanıtılmalarından daha utanç verici bir şey olmadığını vurgulamışlardır. Profesyonel yardım alınız ve bu kişilerle kontağa geçiniz. Motivasyonunuz ve paralel yapılacak bir terapi en iyi çözümdür.
2- Suskunluk bilinçli olarak ortaya konan bir güç gösterme aracı değildir. Tam tersine korkuyla baş edebilmek için bilinçsiz olarak seçilen bir davranış ve kendini ifade etme şeklidir.
3- Suskunluk sadece „yenilgi“ tanır. Büyük bir motivasyonla kırmaya çalışacağınız suskunluk sizin çaresizlik duygularınızı güçlendirir. Konuşulması durumunda büyük hediyeler alınacağı gibi ifadeler, sadece çocuğun üzerinde ki baskıyı artırır. Zekice planlamış tekniklerde bu yüzden çoğu zaman işe yaramaz: suya atılan bir çocuk yardım diye bağırmaktansa, boğulmayı tercih eder.
Ne zaman konuşacağına, zamanın geldiğinde ve koşullar olgunlaştığında çocuk tek başına karar verecektir.. (Bahr ‚2002, 120)
4- Suskunluğu tabulaştırmayın, açık ve dürüst bir şekilde bu probleme karşı duyarlı olun ve başkalarının da anlayışlı olması için çaba gösterin. Suskunluk asla tabu olmamalıdır. Bu konu hakkında konuşun ve duygularınızı ifade edin. Örneğin: „Okulda konuşmanın senin için zor olduğunu ve mümkün olmadığını biliyorum. Bu yüzden sana yardımcı olmak istiyorum. Beraber bunu başaracağız“ Umut aşılayın. Suskunluğun insanlar arasında normal bir problem olduğu mesajını veren hikayeler veya masallar anlatın. Ve çözüm modellerini anlatın.
5- Çocuğu konuşmak için provoke etmeyin. Karşılıklı diyaloglara zorlamayın. Eğer bir çocuk bir soruya cevap vermiyorsa, tekrar sormak veya soruyu başka bir şekilde sormakta yardımcı olmayacaktır. Suskunluğun nedenine yönelik, samimi, dostça sorulan sorularda cevapsız kalacaktır. Eğer çocuk konuşabilse bile, neden sustuğun söylemeyecek, bunu açıklayamayacaktır.
Çocukla yalnız kaldığınız zaman, „suskunluk“ ve bununla ilgili soruların diyaloğunuzun bir parçası olmasına izin vermeyin. Bunun yerine ona komik hikayeler anlatın, okuyun ve herhangi bir oyun oynayın (kızma birader gibi).
6- Çocuğun güçlü yanlarını keşfedin ve bunları destekleyin. Her çocuğun keşfedilecek, desteklenebilecek güçlü yanları mutlaka vardır.
7- Çocuğun sınıf ortamına ve yapılan etkinliklere katılmaları destekleyin. Bunun için çocuğun iletişim kurmak için kullandığı işaret dilini keşfetmeye çalışın veya bir işaret sistemi geliştirmeye çalışın. Örn.: Evet hayır için başını sallamak, kağıda yazmak, el kaldırmak v.b. Sunulan aktivitelerde çocuğa almak istediği rolü sorun. Uygun olan roller, konuşmanın zorunlu olmadığı oyunlardır. Bunlara, bez bebek oyunları, gölge oyunları, ritimli-müzikli oyunlar, alkış, kış ve gece, otur-kalk gibi oyunlar örnek olarak gösterilebilir.
8- Duyuşsal ve görsel medyayı kullanarak çocuk ile iletişim kurmaya ve iletişimde kalmaya çalışın. Mektup yazmak veya günlük kısa notları yazmak, sms, telefon, email, ses kayıtları gibi.
9- Selektif mutistık çocuklar genelde evdeki ortamlarda konuşurlar. Bunu kendi lehinize çevirmeye çalışın. Sık sık ev ziyaretleri yapın, evde oyun grupları kurun, bunlara katılın ve/veya yönetin. Susan çocuğun arkadaşlarını ev ziyaretleri yapması için motive edin ve ailenin de desteğini alarak bunları organize etmeye çalışın. Beraber oynan oyunlar veya yapılan ev ödevler imkanlar dahilinde videoya alınabilir veya ses kaydı yapılabilir ve çocukların izni alınarak sınıfta dinletilebilir veya izletilebilir.
10- Özel günlerde, 23 Nisan, anneler günü v.b., susan çocuğa diğer öğrencilere verilen görevlerle aynı değerde ödevler veriniz. Çocuk bir şiiri topluluk karşısında okuyamıyorsa, pekala bunu evde kasete kaydedebilir ve sınıfta dinletebilir. Bu çocuğun aitlik duygusunu destekleyerek ayni zamanda kendisine olan güvenini arttıracaktır.
11- Çocuğun varsa kardeşlerinin veya anne yada babasının imkanlar dahilinde okula gelmesi, küçük grup çalışmalarında ve benzeri etkinliklerde bulunması korkunun azalmasında önemli bir rol oynayabilir. Yine çocuğun sevdiği bir oyuncak hayvanın, bebeğin ve/veya eşyanın okula getirilmesi duyarsızlaştırmada ciddi yardımlarda bulunabilir. Belki de çocuk yerine bez bebek bazen sorulara cevap vermek ister.
12- Çocuğun sesli iletişime geçebilmesi için yapacağınız çalışmalarınızdan asla vazgeçmeyin. Ama bütün çalışmalarınızın ve çabalarınızın diğer katılımcılar tarafından anlaşılabilecek şekilde ve şeffaf olarak hazırlayın. Ne kendinize nede çocuğa baskı uygulayın. Unutmayın, suskunluğu kırmak çok uzun ve yorucu bir süreçtir.
.ALINTIDIR.