Bayramlar engelliler için daha değişik duygular yaşanmasına neden olur. Şimdi ki yaşantıya göre eskiden bayramlar daha bir coşkuyla yaşanırdı. Şimdi üç-beş akrabayı gezmeyi bile dert edinir olduk.



Engellilere bayram ise acı-tadlı anılardan ibarettir.

Size bu anılarımdan birinden kısa bir bölüm aktaracağım.

Çocukluk dönemim olan 8-9 yaşlarındaydım. Yine bir bayram yaklaşmış en güzel kıyafatler alınmış, mutluluk içinde yerimde duramıyordum. Hatta bu kıyafetleri klasik olacak belki yatağımın baş ucuna koyardım ki sabah giyinmesi daha kolay olsun.

Bir bayram sabahı elbiselerimi sevinçle giydim annemin elini öptüm ve coşkuyla dışarı fırladım. Bütün komşuları, eş-dost geziyor şeker, harçlık topluyordum. Bu koşuşturmacada bir hayli harçlık biriktirmiş, bakkala doğru gidiyordum. Yolda karşıma benden irice, ben yaşlarda bir çocuk belirdi. Şöyle beni yukardan aşağı bir süzdü ve yüzünde ki o hain gülümsemeyle ağzından şu kelimeler döküldü;

- Sana hiç yakışmış mı? hı.. o elbiseler. Sen topalsın.....

dediğinde başımdan kaynar sular dökülmüştü. Bir anda herşeyi bırakıp eve döndüm.

Çocuk da olsam bu kelimelerin ne demek olduğunu çok iyi biliyordum. Çocuk beni küçümsemiş, engelimden dolayı bilinçaltına yerleşenleri bir anda yüzüme kusmuştu.

Belki engelliye ailelerin, eğitimcilerin, toplumun bakış açısı daha bir olumlu olsa bu
çocuk bu cümleyi benim için kurmayacaktı. Bende hayatımda derin izler bırakan bu sözleri duymayacaktım.

Ne ise bu kısa hikayenin dışında bayramlarda engellilerin yaşadıklarından kesitler sunayım sizlere...

Örneğin bir pantolon alırsınız. Ayağınızın biri olmadığı için güzelim pantolonu ayağınıza göre kısaltmadan, bir bacağını kesmeden edemezsiniz...

Veya bir ayakkabı alacaksınız topuklu olmayacak, bağcıklı olacak, hatta ortopedik olacak, altı kapkalın olacak ama buda görüntü açısından o kadar çirkin ki çoğu engelli bunu mecbur olmadıkça giymemeye çalışır...

Ya da şeker toplamaya gittiğiniz bir evde daima size fazla şeker verilmeye çalışılır. Aralarında bazen kısık, bazen yükses sesle geçen konuşmalarda;

-Yazık ya baksana ayağı yok ona biraz daha şeker ver...

Genellikle bayramlarda büyüklerin elleri öpülür. Benim amcamın sağ eli doğuştan engelli, birazda küçükçedir. Bayramlarda elini tutup öpecek olsak daima sol elini uzatır bizide şaşırtır sağ elini vermesini beklerdik. Şimdi düşünüyorumda amcam yıllar boyunca engelini tıpkı benim gibi nasıl sakladığını, telafi etmeye çalıştığını.. Çok daha iyi anlıyorum.

Sizleri daha fazla sıkmadan işte bayramda bu tür şeylerle karşılaşıyoruz. İşte ömrümüz boyunca hiç yakışmadığını, üzerimizde kötü göründüğünü bile bile bir elbiseyi süper ötesi yakışmış gibi davranarak göstermeyi biz engellilerden başkası beceremez. Çünkü, kolu
olmayan bir gömlek altın iplikten de dikilse üzerimizde ne kadar güzel olabilir ki...

Sizlere tavsiyem bizler dahil kim olursa olsun üzerimde ki elbisenin güzelliğine değil yüreğimizde ki güzelliğe bakmanız...


Tüm okuyucularımın Ramazan Bayramını kutlar, daha nice bayramları sağlıklı, mutlu, huzur içinde geçirmeniz dileğiyle...


Sevgiyle ve Sağlıcakla kalın...


Yazar: Lodos Denizcisi