Bedensel özürlü kimselerin de her insan gibi doğal bir takım gereksinimi vardır. Oysa toplumlar, herhangi bir sakatlığı olan kimseleri cinsellik dışı olarak görmeye çok yatkındır. Dolayısıyla bedensel özürleri olanlar , kendileri hakkındaki bu olumsuz görüşü üstlenerek gerçekte cinsel istek ve yetileri başka insanlardan farklı olmasa bile bu duygularını baskı altında tutarlar. Özürlü kimseler ister istemez cinsel yaşamlarında bazı sorunlarla karşılaşacaklardır. Fakat bunların içinde en önde gelen sorun başkalarının önyargılarıdır. Geri kalan sorunların çözümü ancak bu engel aşıldıktan sonra giderek kolaylaşacaktır. Bazı sorunlar özel istek ve çabayla hiç olmazsa kısmen çözülebilir ve kişi, kendine büyük ruhsal sağlık kazandıracak bir mutluluk kaynağına kavuşabilir.
İnsan cinselliği beynin ön kısmı ile merkezi sinir sistemi aracılığıyla yönlendirilir. Cinsel birleşmenin hemen öncesinde başlayıp birleşme sırasında devam eden değişiklikler, yani erkekte sertleşme ile kadında klitoris ve dölyolunun büyüyüp genişlemeleri, bu merkezlerden denetlenir. Merkezi sinir sistemi, omurilikte bulunan sinir ipçiklerinden oluşur. Cinsel uyarım mesajları, omuriliğin kuyruk sokumundaki tabanından cinsel organlara bağlı sinir lifleri tarafından taşınır. Eğer yan belden aşağı felçlilerde olduğu gibi omurilikte bir kopukluk varsa, omurilik bir zarar görmüş ya da gelişmemişse, bu durum cinsel mesajların iletilmesine engel olur. Sinir sistemindeki kopukluğun konumuna, tam ya da kısmi oluşuna göre cinsel organların işlevleri de ya tümüyle ortadan kalkar ya da düşme gösterir. Aynı biçimde, omurilikten cinsel organlara giden sinirlerin tümüyle ya da kısmen zarar görmesi de organların işlevlerinde bütünsel ya da kısmi bir olumsuz etki yaratır.
Sakatlarda bazen de doğrudan cinsel organların işleviyle ilgili olmayıp dolaylı bir biçimde ortaya çıkan sorunlar olabilir. Örneğin sakatlıktan ötürü bazı duruşlar ya da bazı hareketler olanaksızlaşmıştır. Belli hareketler kişiye rahatsızlık ve acı verebilir.
Romatizma ile eklem iltihabı böyle durumlara yol açabilen hastalıklardır. Öte yandan beyin felci geçirmiş kimselerde denetim altına alınamayan istek dışı adale kasılmalarının neden olduğu kol bacak hareketleri de cinsel birleşmeyi engelleyici etmenler olarak görülebilir. Kişi, eğer cinsel birleşme sırasında soluk alamaz oluyor ya da cinsel heyecan yüzünden kalp çarpıntısı yaşıyorsa, hatta bazılarında görüldüğü gibi cinsel birleşme sara nöbeti başlatabiliyorsa, bunlar gerçek yaşamsal tehlikeler sayılırlar ve dolayısıyla bireyin cinsel yaşamını olanaksızlaştırırlar.
Görme ve işitme özürlülerin sorunları ise çok başka bir yöndedir. Bu gibi özürleri olan kimseler için sorun, daha çok kişisel iletişimin olanaksızlığında yatar. İşitme engelliler için başkalarıyla anlaşmak, haliyle güçtür. Kullandıkları işaret dilinde henüz cinsellikle ilgili kavramlar için resmen belirlenmiş işaretler de yoktur. Görme özürlüler ise dış dünyayla olan temaslarında genellikle aracılık eden kimselere gereksinim duyarlar. Ayrıca karşılarındaki kişinin yüz ifadesini görememek, bu gibi özürlülerde cinsel iletişim açısından oldukça büyük eksiklik yaratır. Görme ve işitme özürlülerin eğitiminde cinsellik üzerinde fazla durulmaz. Bu gibi eksikler ancak günümüzde Batı ülkelerinde yeni yeni fark edilmeye, bunları giderici önlemler alınmaya başlanmıştır.Sakatların bedensel sorunlarına bir takım ruhsal sorunların eşlik etmesi de göz önünde bulundurulması gereken bir başka gerçektir. Bedensel özürleri yüzünden kendilerine güvenemeyen kimseler dolayısıyla cinsel ilişki kurma konusunda başarısız olabileceklerdir. Ne var ki toplumumuzda henüz varlığını sürdüren komşuluk, hısımlık gibi ilişkiler ve köklü aile kurumu, özürlü genç kimselerin kendileri gibi sorunlu karşı cinsten insanlarla tanışıp evlenmesinde bugün de bir rol oynamaktadır. Bu durum yine de geçimini sağlayacak bir kazanç yolunu elde edebilmiş özürlüler için söz konusu olmaktadır. Öte yandan bir aile geçindirecek kazanç, kişiye karşı cinsel yaklaşmada da gerekli olan belli bir özgüveni sağlar. Sonuç olarak bedensel özürlü kimselerin kendilerine toplum içinde özgüven sağlayacak bir konuma kavuşabilmeleri, bu kimselerin cinsel sorunlarının çözümü için bir ön koşul olarak belirmektedir. Bunun yanı sıra özürlülerin eğitiminde cinsel konular üzerinde durulması, gereken konularda etraflıca aydınlatılmaları da son derece önemlidir.
Bedensel bir özrü olan kimselerin özürlerinin tüm cinsel birleşme duruşlarını olanaksızlaştırdığına pek ender olarak rastlanır. Genellikle söz konusu duruşlardan biri ya da bazıları kişinin özel durumuna uygundur. Yatarak, oturarak, ayakta durarak ya da diz çökerek cinsel birleşmede bulunmak olanaklıdır. Kadın erkeğin önünde ya da erkek kadının önünde; kadın erkeğin üstünde ya da erkek kadının üstünde farklı farklı duruşlarda birleşmede bulunulabilir. Bu duruşlardan biri ya da diğeri kişinin sakatlığına göre en uygun bulunabilir. Hatta sakatlığı olan kimselerin farkında olmadıkları teknikler de vardır. Örneğin penisin tam sertleşmesi gerçekleşmeden de cinsel birleşmeyi olanaklı hale getiren yöntemler ile penis ve klitorisin fazladan uyarılmasını sağlayan gereçler söz konusudur. Bu gibi yöntemler konusunda bilgi edinmek, bedensel özrü olan pek çok insanın yaşamını değiştirebilir. Batıdaki özürlüler örgütleri bu konularda bilgi alışverişini geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bir takım basit gereçler kullanılarak özürlü organlar rahatlatılabilir. Örneğin yumuşak bir yastık bedenin duruşlarını kolaylaştırabilir. Bunun yanı sıra sertleşme için masaj aygıtlarından, yapay penis ya da dölyoluna varıncaya kadar çeşitli yapay gereçlerin kullanımı da yardımcı olabilir. Cinsel birleşme tümüyle olanaksızsa eşlerin birbirlerinin cinsel organlarını elle okşamaları da zevkli bir doyum yolu olabilir. Ağız yoluyla da denenebilecek bu gibi sevişme yollarının kolaylıkla öğrenilip uygulanabilecek teknikleri vardır. Sakatlıkları yüzünden cinsel organları tam bir duyarlıktan yoksun kalmış olan pek çok insan, bedenlerinin başka yörelerinde cinsel uyarımlara karşı daha büyük bir duyarlığın geliştiğine tanık olurlar. Bu farklı uyarım bölgelerinin okşanması ve buralara yumuşakça dokunulması, kişiye yoğun bir haz kaynağıdır. Tüm bedenlerinin duyarlığı kısıtlanmış, tümüyle hareketsiz kalmış kimseler bile eşleriyle birbirlerine dokunmaktan, kucaklaşmaktan büyük cinsel haz aldıklarını bildirmektedir.
Özürlülerin cinsellik konusunda tek gereksinim duydukları şey, bu konuda aydınlatılmaktır. Bu bağlamda karşılarına çıkan en büyük engel de kuşkusuz toplumun sakatlar konusundaki önyargıları olmaktadır. Bedensel özürlü kimseler de sevgi, aşk, evlilik ve cinsel beraberlik gereksinimi duyan insanlardır. Bazı konularda yardım isteyebilirler. Bu yardım her şeye değer, çünkü sonuçta iki insanın mutluluğunu yaratacaktır.
Ahmet Polatlı