Kitle iletişim araçlarında yazı yazanlar, konuşma yapanlar, izlence (program) hazırlayanlar işlerinin sorumluluğunu bilmeliler diyorum sık sık. Bunların başında diline sahip çıkmak, onu bir uzman titizliğiyle kullanmak onursal bir borçtur. Çünkü izlencesinin temeli dile, anlatıma dayanıyor.
Şu anlatım sırıtmıyor mu sizce? : “1995 yılında kurulan Gümüşlük Akademisi, farklı disiplinlerdeki yerli ve yabancı sanatçıların gerçekleştirdiği atölye ve workshop’larıyla dikkat çekiyor”.
Önce şu ‘atölye’ ve dilimizde olmayan imcelerle (harflerle) yazılmış ‘workshop’ sözcüklerine bir bakalım. Atölye (Atelier) Fransızcadan dilimize girmiş bir sözcük. Sanat alanında olduğu gibi, tecimsel (ticari) alanda da kullanılıyor. Bir de şu on yıldan beri bir ‘workshop’ çıktı başımıza. Hem de Türkçe olmayan imcelerle basın yayın organlarımızda boy gösteriyor. Biz Atelier (Atölye)’yi atmaya çalışırken yanına bir amcaoğlu geldi. ‘Work= iş, çalışma’, shop= yer, dükkan’. İkisinin de anlamı aynı. ‘Çalışılan yer’ anlamında. Daha 1930’lu, 1940’lı yıllarda bunun yerine Türkçesi konmuştu: ‘İşlik’.
Türkçesini kullanmak ‘banal’ mı oluyor acaba? Yoksa işin ‘asaletini’ mi düşürüyor? Bir konu üzerine ‘vorkşop’ değil de ‘işlik’ açsalar, düzenleseler sanatlarında, konularında bir eksiklik, değer düşüklüğü mü oluyor dersiniz? Bu bozukluklarımızdan ne zaman kurtulacağız?
Bir de şu ‘disiplin’ sözcüğü var. Hep bana çocukluk çağımızdaki ‘okul yargı kurumunu’, dolayısıyla ‘ceza’ yı, ‘cezalandırmayı’ anımsatıyor. Oysa ‘Disiplin’ ‘discipline ‘de bize Fransızca’dan girmiş. ‘Belirli bir öğretiden geçmiş’ anlamında kullanılıyor. Ancak ‘öğreti’ deyince karşındaki kişiyi yormadan ‘öğrenmeye ilişkin’ olduğunu bildirmemek için, bir gizem katmak gerek; ‘farklı disiplin’ dersek, söz daha mı değerlenecek ?.
Dil işlendikçe varsıllaşır (zenginleşir), kavram kapsayıcılığı genişler. Bilir misiniz ki, Türkçe dünya dilleri arasında en çok türetilebilen ve geniş anlatım özgürlüğü veren dillerin başında gelir!? Ah, takıntıya (kompleks) girmeden bunun bir ayrımına bir varabilsek!
Ömer F. ÖZEN