Biz çoktan unuturuz ama okur kolay kolay unutmaz.
Geçen pazar günü bir okur telefon etti.
Belli olayları bir daha konuştuk.
Ermenilere yaranmak için soykırım kavramına yapışanları bir bir konuştuk.
Okurumuz öğrencilik ve gençlik yıllarını Fransa’da geçirmiş bir Türk’tür.
Hele şu Fransızlar, ellerinden Cezayirli kanı damlayan Fransızlar...
Devam etti:
“Demek ki rahmetli Turan Güneş’in Osman Olcay tarafından gönderilen reçeli yetmemiş.”
Bu reçel de nereden çıktı?
Durup dururken reçel lafı nereden açıldı?
***
1974’te Kıbrıs çıkarması sırasında Fransa Birleşmiş Milletler’e Türkiye aleyhinde bir tasarı verir.
Rahmetli Turan Güneş Dışişleri Bakanı, Osman Olcay da Birleşmiş Milletler’deki temsilcimizdir.
Ankara’dan Osman Olcay’a belli ki şifre gider, Turan Güneş hocanın talimatı şudur:
“Ağızlarına reçel doldurun.”
Osman Olcay reçeli Fransızların ağzına dolduruverir.
Lafa şöyle girer:
“Fransa, zaman zaman büyük devlet olabilmekte, fakat küçük işler yaptığında alabildiğine aşağılaşabil-mektedir.
Şimdi galiba karşımızda gördüğümüz Fransa’nın bu küçük yanıdır.”
Sırada reçel vardır.
Kim bilir nasıl bir reçel?
Osman Olcay reçelin tadını gösterir.
“11 yıldan beri Kıbrıs’ta Türklere karşı girişilen çeşitli saldırılarda sesini çıkarmayan Fransa o zaman neredeydi?
Nerelere gizlenmişti, vicdanı satın almak için kaç adet Mirage uçağının satın alınması gerekiyor?”
***
Reçelin kapağı açılmış Fransa’ya ikrama başlanmıştır:
“Biz Fransa’dan barış ve insaniyet dersi alacak değiliz!
Fransa takdir ettiğimiz büyük bir devlettir.
Ama bu yükseklikten yargıç rolüne soyunduğunda düşüşü de büyüklüğü kadar muhteşem oluyor.
Fransa galiba büyüklük ilmine kapılarak böyle bir rol üstlenmeye heveslendi.
Fakat kimsenin çoktan beri ona büyüklüğü yakıştırdığı yok artık.”
Ve Osman Olcay sorar:
“Fransa hangi sıfatla Kıbrıs’la ilgili yargıç rolüne bürünmeye çalışıyor?”
Koca bir lejyon ordusu besleyen Fransa mı olarak yoksa Tunus’u bombalayan Fransa mı olarak?
Gazeteci merak ediyor, soruyor. Osman Olcay bir diplomat, cevabı veriyor:
ABD kurul toplantısında söylediklerini hatırlatıyor:
“Evet, terbiyem el verse o toplantıda İngiltere Başbakanı’nı çok kızdıran, Fransız’ın açık mikrofon önünde ağzından kaçırdığı o sözü tekrarlardım.”
***
O toplantıda ağzından söz kaçıran Fransa Başbakanı Chirac’tı.
Ağzından kaçan da şuydu:
“Hıyarlık.”
***
Ve bir soru.
Başbakan Davutoğlu ifşa etmiş, 1915’te kaybedilen Osmanlı Ermenilerine taziye verecekmiş.
Toprakları bol olsun elbette, yalnız o yıllarda erkekleri askere gittikleri için köylerine yapılan baskınla can veren Osmanlı Türklerini de unutmamak gerekir.
Bu köyleri kim veya kimler basmıştır?
Olaylar ve İnsanlar | Hasan Pulur