1912 doğumlu Türkiye’nin ilk kadın gezi ve savaş fotoğrafçısı Semiha Es 2012’de 100 yaşında gözlerini kapattı. Hürriyet gazetesinde gezi röportajları yapan ve 1950’de Kore'de görevli Türk tugayında savaş muhabirliği yapan Hikmet Feridun Es'in eşi olan Semiha Es, kocasıyla beraber dünyayı gezerek, kocasının tüm haberlerinin fotoğraflarını bizzat çekmiştir. Her zaman objektifin arkasında kalmış ve kocasının gölgesi olarak yaşamıştır.
Kadının sanat dünyasında varlık göstermesinin zorluklarına dikkat çekmeyi amaçlayan kuruluşlar, "Yarım yüzyıl fotoğraf makinesini elimden hiç düşürmedim" diyen Semiha Es’in anısına düzenledikleri Semiha Es Uluslararası Kadın Fotoğrafçıları Sempozyumu’nda bir baraya geliyorlar. Bugün başlayan ve 30 Kasım’a kadar sürecek, dünyanın önde gelen kadın fotoğrafçılarını İstanbul’da buluşturan sempozyum Beyoğlu’ndaki Cezayir Restaurant’ın toplantı salonunda düzenleniyor.
Sempozyumun paralel etkinliği olarak, ‘İkinci Göz: Türkiye’den Kadın Fotoğrafçılar’ başlıklı bir fotoğraf sergisi, Yunanistan Başkonsolosluğu’nun İstiklal Caddesi üzerindeki sergi mekânı Sismanoglio Megaro’da gezilebilecek. 5 Ocak 2014’e kadar açık olacak sergide Semiha Es’in çeşitli ülkelerde ve dönemlerde çektiği otuza yakın fotoğrafı ile Türkiye’nin yaşayan kadın fotoğrafçılarının yapıtlarından bir seçki sunulacak.
SANAT DÜNYASINDA DA KADININ ADI YOK
Metropolitan Müzesi’nde sergilenen kadın sanatçılara ait eserlerin ve nü kadın portrelerinin oranları, kadının sanat dünyasındaki konumu ve algısını çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Tabii kadınların sanat dünyasındaki görünmezliğinin sadece Türkiye için değil dünyanın her yerinde aynı durumda olduğunu göz ardı etmemek lazım.
2009’da Paris’in çağdaş sanat müzesi olan Centre Pompidou’da gerçekleştirdiği ‘Elles @Pompidou’ (Pompidou’da Kadınlar) sergisinin küratörü Camille Morineau bir röportajında sergiye katılacak kadın sanatçıları ikna etmekte zorluk yaşadığını dile getirmişti. Kadın sanatçılar, cinsiyet ayrımı olmadan, sadece birer sanatçı olarak algılanmak istediklerini söyleseler de, dikkat çekmek ve sanat yoluyla ‘kadın gözünden kadın’ ve ‘kadın gözünden dünya’ algısını sergilemeyi kabul etmişler. Bu sergide de çok çarpıcı eserler vardı. Ellerindeki kanlarla duvar boyayan Ana Mendieta, dikenli tellerden bir hulahopu belinde çeviren Sigalit Landau’nun yanı sıra, Louise Bourgeois, Niki de Sainte Phalle gibi isimlerin çarpıcı çalışmalarını bizzat görüp, etkisinden uzun süre kurtulamamıştım.
Sürrealizmin en önemli isimlerinden Frida Kahlo için, “Diego Rivera olmasaydı, bu kadar tanınır mıydı?” diye düşünmeden de edemedim.
İşte bu bilgiler doğrultusunda, İstanbul Kadın Müzesi küratörü Meral Alkent, sadece kadınlara adanmış bir müze ve serginin, kadınların sanat dünyasındaki varlıklarına dikkat çekmeyi amaçladığını vurguluyor.
Bu sempozyumda ve sergide sadece kadın fotoğraf sanatçılarının bulunmasının ayrımcı ya da feminist bir görüşten tamamen uzak olup, farkındalık yaratma niyeti taşıdığının altını önemle çizmek lazım.
DÜNYANIN VE TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ FOTOĞRAFÇILARI BULUŞUYOR
Kadın fotoğrafçıların fotoğraf dünyasındaki yerleri ve katkılarının ele alınacağı Sempozyuma; Ami Vitale, Yunghi Kim, Diana Blok, Vera Lentz, Heidi Levine, Mitsu Maeda, Shadi Ghadrian, Lucia Nimcova, Lucy Azubuike, Tzeli Hadjidimitriu, Eman Mohammed Darkhalil, Fatou Kande Songhar, Lynsey Addario, Nomusa Makhubu olmak üzere farklı ülkelerden 14 kadın fotoğrafçı ile belgesel fotoğraf editörü ve stratejist Ayperi Karabuda Ecer ile Magnum, Firecracker’dan Fiona Rogers katılıyor.
Türkiye’den Ahu Antmen, Laleper Aytek, Silva Bingaz, Melisa Önel, Sebla Selin Ok, Bikem Ekberzade, Serra Akcan, Gülşin Ketenci, Şenay Öztürk ve Şehlem Sebik’in yer aldığı Sempozyumda, Feride Çiçekoğlu, Gamze Toksoy, Zeynep Devrim Gürsel, Asena Günal ve Ayşe Gül Altınay moderatör olarak görev alıyor. Ayrıca genç kadın fotoğrafçılardan Begüm Koçum, Cemre Yeşil, Dilara Arısoy, Pınar Gediközer, Larissa Araz, Zeynep Kayan, Senem Sinem ile Gözde Türkkan da Sempozyum katılımcıları arasında bulunuyor.