Yetersizliği olan çocuğa sahip anne babalara geçmişten günümüze kadar çeşitli roller verilmiş, anne babaların uzmanlarla ilişkileri de bu doğrultuda değişiklik göstermiştir. Anne babalar daha önceden çocuklarındaki yetersizliklerin kaynağı olarak görülürken, zamanla çocuklarının gelişimindeki önemleri anlaşılmaya başlanmıştır.

Aileler okullarda çocuklarının akademik ve sosyal gereksinimlerine yönelik verilen hizmetlerin yetersizliği karşısında örgütlenmeye ve çocukları için nitelikli eğitim hizmetlerinin verilmesine yönelik düzenlemelerin yapılmasına ön ayak olmaya başlamışlardır.

Aile çevresinin çocuğun gelişimini etkilediği görüşünden hareketle başlatılan erken eğitim hizmetleriyle birlikte anne babalara “öğretmenlik rolünün” verildiği de gözlenmektedir. Bu anlayışa göre anne babalardan çocuklarıyla etkili iletişim kurmaları, istendik davranışları pekiştirmeleri, kavram ve beceri öğretmeleri, çocuğunun gelişimiyle ilgili kayıt tutup değerlendirme yapmaları beklenmekteydi. Gerçekçi olmayan bu beklentiler sonucunda aileler uzman rolünü üstlenmişlerdi. Çocuk hakkında verilecek hizmetlerin özelliklerini onlar belirliyorlardı. Günümüzde ise aileler, “çocuklarının uzmanı” olarak kabul edilmekteler ve uzmanlarla aralarında eşitliğe, işbirliğine, ortaklığa ve etkileşime dayalı bir ilişki benimsenmektedir.

Arkadaşça olarak da nitelendirilebilecek bu ilişkide uzmanların ailelere bakışı farklılaşmıştır. Bu anlayışı benimsemiş uzmanlar, ailelerinin çocuklarıyla ilgili bildiklerine, diğer bir deyişle “uzmanlıklarına” saygı duymaktadırlar. Anne babalardan çocuklarıyla ilgili pek çok şey öğrenebileceklerini, onların çocuklarıyla ilgili bilgileri anlayabilecek durumda olduklarını ve çocuklarına hizmet verenlerle işbirliğine girerek hizmetlerin planlanmasında karar verilmesi sürecine kadar temel bir rol oynadıklarını kabul etmektedirler.

Çocuğun hem okulda hem de evde öğrenebilmesi için ev ve okul bağının oluşturulmasında anne ve babanın bu sürece katılımı önemlidir. Aile katılımı, anne ve babaların ya da çocuğun bakımından sorumlu olan ve aile için önemli diğer kişilerin çocukların değerlendirilmeleri, gereksinimlerine uygun programların hazırlanması, eğitimleri ve toplumla bütünleştirilmeleri sürecinde etkin olarak yer almalarıdır.

Anne babanın eğitime katılımı çok geniş bir yelpazeyi içermektedir. Belli başlı katılım alanları aşağıdaki gibi özetlenebilir:

· Öğretmenle ya da hizmet verenlerle sürekli ilişki kurmak.

· Okulda eğitim sürecine katılmak, çocuğuyla ilgili verilen kararlara katılmak.

· Evdeyse ödevlerini kontrol ederek bu eğitimi sürdürmek,

· Sınıfta ve okulda gönüllü çalışmak.

· Diğer velilerle etkileşim içinde olmak.

· Toplum etkinliklerinde ve gönüllü kuruluşlarda çalışmak.

· Okula maddi destek sağlamak.

· Hizmetlerin ve bilgilerin yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak.

Çocukların eğitsel başarılarını geliştirebilmek, etkili öğrenmeyi ve öğretmeyi sağlamak için aile odaklı hizmetlerde aile üyelerinin çalışma ekibine tam olarak katılmaları ve ailelerin “bir ortak” olarak görülmeleri gerekmektedir. Anne ya da baba gibi tek bir aile üyesinin tüm aileyi temsil etmesi yerine, tüm ailenin sisteme katılması sağlanmalıdır. Araştırmalar aile katılımının çocuklara ve ailelere olumlu pek çok açıdan yarar sağladığını göstermektedir. Bu katılım:

· Çocukların okuduklarını anlamalarını ve matematik problemlerini çözme becerilerini geliştirmektedir.

· Çocukların notlarını, okula yönelik tutumlarını, kendilerine güvenlerini ve benlik algılarını olumlu olarak etkilemektedir.

· Okula devamsızlıklarını, televizyon izleme saatlerini, uyum sorunlarını ve problem davranışlarını azaltmaktadır.

· Akademik başarılarının yanı sıra sosyal davranışlarını ve topluma uyumlarını da olumlu etkilemektedir.

Aileleri okul programlarına etkin olarak katılan çocuklar, okulu toplumun bir parçası olarak algılamakta ve yetişkinlikte topluma daha yapıcı bir şekilde katılmaktadırlar.

Katılım, ailelere yeni beceriler kazandırmakta, onları okul ve okulun eğitim politikası hakkında bilgilendirmekte ve öğretmenlerle etkili iletişim kurulmasında yeterli olmalarını sağlamaktadır. Böylece aileler kendilerine ve becerilerine daha çok güvenerek kendileri ve çocukları için daha anlamlı amaçlar oluşturabilmektedirler.

Aile katılımı ailenin okula ilişkisini ve işbirliğini artırır, okulda öğrencilerin ev ortamına genellemesini kolaylaştırır ve eğitimin yaygınlaştırılmasını sağlar.

Anne babaların eğitime katılmalarını olumsuz olarak etkileyen bazı etkenler vardır. Anne babaların “bir ortak” olarak değil de “bir düşman” ve çocuğun sorunlarının kaynağı olarak görülmesi gibi olumsuz tutumlar olabilmektedir. Bunların yanı sıra çocuklarının eğitiminin sadece okulun sorumluluğu olarak görülmesi, ailelerin eğitime katılımlarıyla ilgili yasal düzenlemelerin yeterli olmaması, okulların ailelerin katılımıyla ilgili tutarlı politikalarının ve demokratik disiplin anlayışlarının olmaması, aile katılımı hizmetleri için yeterli kaynakların bulunmaması ve öğretmenlerin ailelerle çalışmak için yeterli eğitimlerinin olmaması gibi etkenler de sıralanabilir. Anne ve babanın çalışıyor olması ya da veli toplantılarına katılacak zaman bulunamaması, evde başka çocukların olması ve bu çocuklara bakacak birinin olmaması gibi nedenlerde ailelerin çocuklarının eğitimlerine katılmalarını etkileyebilmektedir. Bazı ailelerin de okuldan ya da toplumdan alabildikleri destek hizmetleri yeterli değildir. Bazıları, yeterli olmayan bir eğitim sisteminden yakınırlarsa, bu sistemin çocuklarına zarar verebileceğinden korkmaktadırlar. Bazıları da sisteme nasıl gireceklerini ve nereden, nasıl yardım alacaklarını bilememektedirler.

Günümüzde ailelerin eğitime katılımının önemi tartışmasız olarak kabul edilmekte ve aileler eğitim politikalarının odağında yer almaktadır. Bu nedenle bu katılımın nasıl sağlanacağına ve nasıl artırılacağına, hangi gruplar için ne tür katılımların olması gerektiğine ilişkin anlayışların da gelişmesi ve uygun hizmetlerin düzenlenmesi gerekmektedir.

Ülkemizde özel gereksinimli çocukların ailelerine yönelik hizmetler son derece yetersizdir. Bu amaçla öncelikle okul aile işbirliğini geliştirmek, bu ilişkiyi veli toplantılarıyla sınırlı olmaktan çıkarmak ve öğretmenlerin ya da hizmetleri yöneticilerin değil, ailelerin uygun zamanları dikkate alınarak planlamak ve ailenin olabildiği kadar bu hizmetlere kolay ulaşabilmesini sağlamak gerekmektedir. Okullarda görev yapan eğitimcileri, özel gereksinimi olan çocuğa sahip ailelerin yaşadıkları sıkıntılar özel gereksinimli çocuğa uyum süreçleri, aileye etkili iletişim kurmanın yolları, aileleri eğitime nasıl katacaklarının yolları gibi konularda temel bilgi ve becerilerle donatmak gerekmektedir. Bu uzmanlar, toplumda var olan hizmetler ve bunlara nasıl ulaşılabileceği hakkında aileleri bilgilendirmeli, aile destek programları geliştirilmelidir. Anne baba grupları oluşturulmalıdır.

Aile destek programlarının aşağıda belirtilen hedefleri amaçlamaları gerekmektedir:

· Tüm çocukların öğrenebileceğine inanarak, onların başarılı olmalarını sağlamak.

· Çocukların duygusal, sosyal, fiziksel ve akademik gelişimlerini ve büyümelerini sağlayacak şekilde onlara bir bütün olarak hizmet vermek.

· Okul, aile ve toplum arasında sorumluluğu paylaştırmak.

· Ailelerin ve çocukların gereksinimleri karşılayacak olan aile destek/eğitim programları, kurumlara ve eve dayalı alile eğitim hizmetleri veren merkezler şeklinde hizmet verebilmelidir. Ayrıca, erken eğitim hizmetleri yaygınlaştırılarak, aile katılımının temelleri çocuklar küçük yaşlardayken atılmalıdır.

Anne baba grupları ise, özel gereksinimli çocuğu olan anne babaları bir araya getirerek onları duygusal olarak desteklemekte, işbirliğini, etkileşimi, bilgi alışverişini sağlayarak sosyal dayanışma yaratmakta, anne ve babaların çocuklarıyla nasıl başa çıkacakları konusunda bilgilendirip biçimlendirmektedir.

Aileler birbirlerine benzemezler. Her aileyi kendine özgü olarak düşünmek gerekmektedir. Bu nedenle ailelerin gereksinimlerini ve tercihini dikkate alarak, çeşitli tipte ve düzeyde hizmetlerin bireyselleştirilmesi gerekir. Hizmetler düzenlenirken tüm ailelerin ve çocukların güçlü oldukları dikkate alınmalıdır. Anne baba ya da ile katılımı ayrı bir öğe değil, genel/özel eğitim hizmetlerinin bütünleşmiş bir parçasıdır. Başarılı bir aile katılımı uzun dönemli bir süreçtir, kapsamlıdır ve zaman alır. Aile katılımının başarılı olabilmesi için tüm okul düzeyinde planlanıp uygulanması gerekmektedir. Okul yöneticilerinin, öğretmenlerin, rehberlik uzmanlarının, Sosyal Çalışmacıların aileleri eğitime katabilmek için onlarla ortak çalışmaları gerekmektedir.

.ALINTIDIR.