ZİHİNSEL ÖZÜRLÜ ÇOCUKLARDA CİNSEL SORUNLARA
AİLELERİN YAKLAŞIMI


Uzm.Dr. Bülent MADİ Uzm.Psk. Müge TOKAD
S.H.Ç.E.K.E. Sabancı Spastik Çocuklar Eğitim ve Rehabilitasyon Merk.


Amaç:
Bu çalışmada, İstanbul S.H.Ç.E.K.E. Sabancı Spastik Çocuklar Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezine devam eden zihinsel özürlülerden cinsel sorunu olanların yakınlarının bize sorunu ne şekilde getirmeye çalıştıkları anket formu kullanılarak araştırılmaya çalışılmıştır. Bu sorunlara ebeveynlerin nasıl yaklaştıkları ve nasıl çözmeye çalıştıkları gözden geçirilmiştir. Bir diğer amaç cinsel sorunu olan zihinsel özürlü ergen veya yetişkinlerin yakınlarından anamnez alırken hangi cümlelerin dikkat çekici olabileceğini yakalamaktı.

Materyal, Metot ve Vakalar:
Toplumumuzda ailelerin genelde çocuklarına karşı koruyucu bir tutum içinde oldukları gözlenmektedir. Bu tutumu çocuk engelli olursa daha da aşırı olduğu söylenebilir. Ancak herkes tarafından bilinen gerçek hem çocuğun ebeveynine getirdiği olumlu ve olumsuz yönleri olduğudur. Engelli bir çocuk ise ebeveynine daha fazla görev yükü getiri. Özellikle anne babalar çocukları için "büyüyünce ne olacak?" endişelerini taşırlar. Adölesans çağında ise dönemin getirdiği sorunlarla karşılaşırlar. Normal zeka yapısına sahip kişiler kendi sağlık sorunlarını hekime anlatırken sıklıkla cinsel sorunlarını tereddütlü aktarırlar. Bu sorunların neler olduğunu anlayabilmek için bizim tuzak sorular sormaya başlamamız, ardından kişiyi rahatlatıp sorunlarını bizimle paylaşabileceği izlenimini vermemiz gerekir.
Zihinsel engelli bireyler ise sorununun ne olduğunu anlamakta daha da zorlanırlar. Sebep bunu anlatmakta normal kişilere göre daha çok utanması veya tereddüt etmesi değil ifade etme yeteneğinin, kelime hazinesinin yetersizliğidir. Bu kişinin yanında gelen ve sorunun bizzat anlatacağını düşündüğümüz kişinin de normal insanların gösterdiği çekingenliği vardır. Ayrıca engelli kişiyi iyi izleyemediğini göz önüne alırsak eksik bilgi aktarabilecektir.

Şimdiye kadar muayene etmek, sorunlarını dinlemek fırsatı bulduğumuz 10.000 ne yakın beyin engelli çocuk, genç, erişkinden ilk görüşmede cinsel sorunu olduğunu belirten kişi hatırlamıyoruz. Eğer anamnez esnasında bu konuda sorun olduğuna dair ipucu almış isek sorunu araştırmaya başlıyoruz veya engelli kişi veya ailesi birkaç görüşmeden sonra sorunu açma çabasına giriyor.

Bu çalışmada yaşları 13-29 arasında değişen 24 vaka ele alınmıştır. Bu vakalar tesadüfi (random) yöntemle seçilmişlerdir. Ağır zihinsel özürlüler bu çalışmaya alınmamıştır. Vakalarımız zihinsel özürlüler ve zihinsel özürlü olan serebral palsi'li kişilerdir. Bu kişilerin ebeveynlerinden, adölesan dönemine ilişkin sorunlarını öğrenmek için karşılıklı konuşarak anamnez alınır ve ayrıca kendilerinin cinsel sorunlara nasıl yaklaştıkları ve nasıl çözümlemeye çalıştıkları hazırlanan anket formlarıyla araştırılmaya çalışılmıştır. Zihinsel özürlü kişilerin ailelerinin, bize sorunu ilk ifade ettikleri cümleler dikkate alınmıştır. Sorun ortaya çıkartıldıktan sonra aileye "Bu cümle ile şunu mu söylemek istiyorsunuz?" şeklinde yeniden soru sorulmuş, böylece tekrar açıklık kazandırılıp ikinci kontrolü yapılmıştır.
Zihinsel özürlü çocuk cinsel sorunları nedeni ile rehabilitasyon merkezine ilk getirildiği zaman önce şu yakınmalar anlatılıyor(Tablo 2).

Oturduğu yerde sallanma
Uykusuzluk
Geceleri bağırma
Saldırganlık
Sinirlilik
Her şeye karşı çıkma
Zamansız uyuma isteği
İdrar kaçırmaya başlama
Karşı cinse dikkat çeken yakın ilgi
Ulu orta mastürbasyon
İçe dönüklüğün başlaması
Baş dönmesi
Karın ağrısı
Sık tuvalete gitmek
Kalp sıkışması

TARTIŞMA VE SONUÇLAR

Adölesans çağına girmeden önce ebeveynlerin cinsel yönden yeterli bilgi vermedikleri anlaşılmıştır. Adölesans çağının primer ve sekonder belirtileri ile gencin gösterdiği tepki doğrultusunda bazı bilgiler daha çok anne tarafından verildiği gözlenmiştir. Bu bilgilerde daha çok kızlarda menstruasyon, erkelerde ise gece boşalmaları başlayınca konuşulmaktadır. Mastürbasyonu gözleyen, farkına varan ebeveynler olduğu gibi fark etmeyen ebeveynlerde vardır. Aileler mastürbasyonu daha çok bastırma eğilimindedir. Bu bastırma davranışı görmezliğe gelme veya reddetme şeklinde de gözlenmektedir. Genellikle mastürbasyon yapan erişkinler evdeki bireylerden ve çevreden uzak, yalnız olmayı tercih etmektedirler. Oto kontrolsüz mastürbasyon, mental retardasyonu orta düzeyde bulunan erişkinlerde görülmektedir. Zihinsel özürlü, spastik gençlerde mastürbasyon konusunda rastladığımız örneklerde ise, kendi fiziksel handikapları sonucu fazla bağımsız olamadıkları için çevresel baskıyı fiziksel engelde eklenmektedir. Bunun sonucunda da çeşitli psikolojik kaynaklı davranış bozukluklarının ortaya çıktığı izlenimi alınmaktadır. Aile ise psikolojik yaklaşımdan çok doktordan sakinleştirici ilaç isteyerek problemleri çözmeye çalışmaktadır.

Aileleri, çocuklarını bilgilendirmeleri gerektiğini her yönden görmekteyiz. Çocuklar adölesans çağının getirdiği değişiklikleri yaşarken bu değişimleri kolayca anlamasına ve uyum sağlamasına yardımcı olmak sadece annelerin değil babalarında görevidir. Özürlü bireylerin cinsellikle ilgili duyguları ve sorunları olduğu genelde göz ardı edilmektedir. Bunu düşündüren belki de en önemli faktör, ebeveynlerin onları küçük bir çocuk olarak görmeye çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Gençlerin yalnız olmadıklarını hissettirmek bazı annelerin yaptıkları gibi onların her davranışını izlemek, çocukların kendilerine özel dünyalarına girmekle değil, onlarla uygun zaman ve yerde karşılarında artık bir çocuk değil de bir gencin var olduğunu bilerek konuşmaları, açıklama yapmaları ve cinsel yönden bilgilendirmeleri ortaya çıkabilecek bir çok psikolojik problemleri azaltabilecektir.