* Panik Atağı nedir? * Panik Atağın Belirtileri nelerdir? * Panik Atak kalıtımsal mıdır? * Panaik Atak nasıl tedavi edilir? ...

Panik Atak Belirtileri Nelerdir?
Genel ifadesi Panik Bozukluk (DSM-IV-TR) olan bu hastalık yoğun korku ve huzursuzluk durumunun olduğu, aniden başlayıp, rahatsızlığın en geç 10 dakika içinde en üst düzeye ulaştığı ve 13 ----olojik, düşünsel ve duygusal belirtiden, en az 4’ünün olduğu bir kaygı nöbetidir. Bu 13 belirti şunlardan oluşmaktadır:

----olojik belirtiler (bedensel duyumlar)
Çarpıntı, kalp hızında artış, kalp seslerini duyuyor gibi hissetme
Uyuşma, hissizlik, yanma, karıncalanma hisleri
Aşırı terleme
Titreme veya sarsılma hissi
Boğulma ya da nefes alamama, nefesinin yetmediği hisleri
Tıkanma, soluğun kesilmesi hisleri
Göğüste ağrı veya göğüste bir rahatsızlık hissi
Bulantı ya da karında ağrı ya da karında bir rahatsızlık hissi
Baş dönmesi, dengesizlik, basta sersemlik hissi, bayılma hissi, yere düşecek gibi olma
Üşüme, ürperme, soğuk ya da sıcak basmaları, basından aşağı kaynar su dökülmüş gibi olma

Düşünceler
Kontrolünü kaybetme ve veya delireceğini düşünme şeklinde bir korku
O anda kalp krizi geçireceği ya da öleceği düşüncesi

Duygular
Yoğun bir korku, endişe ve panik

Panik atak hangi bozukluklarda görülebilir?

Panik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu (PTSB), yaygın anksiyete, sosyal fobi ve diğer fobiler, saplantı-zorlantı bozukluğu (OKB), madde kullanımına ya da bir hastalığa bağlı kaygı bozukluklarında görülebilir.
Bir panik atak sebepsiz olarak aniden başlayabileceği gibi, belli bazı durum ya da ortamlarla ilişkili de olabilir. Örnek olarak korkulan bir hayvan (örümcek, kedi, köpek,fare,yılan görmek gibi), kalabalık bir ortamda bir faaliyet (konuşma, yemek yeme gibi) bir durumu takiben de başlayabilir.

Panik Bozukluğu Nedir?
Yukarıda belirtilmiş olan panik ataklarının aniden, beklenmedik zamanlarda ve tekrarlayarak oluşması ve en az 1 ay süreyle bu atakların tekrarlayacağı yönünde sürekli bir kaygı, atağın sonunda olabileceğini düşündüğü şeyler (ölmek, delirmek, kalp krizi geçirmek vs.) ile ilgili kaygı duyma ya da bu ataklarla ilgili olarak bazı davranışlarında değişiklikler yapma şeklindeki bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık başka bir madde kullanımı ya da başka bir vücut ya da psikiyatrik bir rahatsızlığa bağlı değildir.

Kalıtımın etkisi var mıdır?
Panik bozukluğu vakalarının birinci derece yakınlarında bu hastalığın görülme olasılığı, diğer kişilere göre 4–7 kat daha çoktur (normalde 2–4 iken, panik bozukluklu kişilerin yakınlarında % 2–21 oranında). Bu hastalığı olanların yaklaşık % 50‘sinin, yakınlarında bu hastalık gözlenmekte olup, %15 vakada bu yakınlık birinci derecedendir.

Panik bozukluğunun oluşumunda gelişimsel ve çevresel faktörler nelerdir?
Çocuklukta yaşanan “seperasyon (çocukluk döneminde anne-baba sevgisinin kaybı, yaptıklarının anne ve babanın kalıpları ile uygunluk göstermemesi halinde terk edilecegi korkusu) anksiyetesi”nin panik bozukluk ve agorafobi ile ilişkisi olduğu düşünülmektedir. Panik bozukluğu hastaları ailelerinin“kendilerine düşük derecede bakım verdikleri ancak çok fazla koruyucu olduklarını “ söylemektedirler. Boşanma, olum sebebiyle daha çocukken anne-babadan ayrılma yaşantıları olanlarda da panik atakları fazla görülmektedir.
Yapılan bazı araştırmalara göre, panik bozukluğu başlamadan yaklaşık iki ay kadar önce, kişi için önemli bir takım olaylar gözlenmektedir (önemli bir kişinin kaybı gibi vs.).

Panik bozukluğu ile karışabilen diğer hastalıklar nelerdir?
Kansızlık, kalp krizi, kalp yetmezliği, yüksek tansiyon, astım, akciğer embolisi, beyin-damar hastalıkları (enfarktlar-beyin kanamaları), epilepsi (sara hastalığı), hipertiroidi (tiroid bezlerinin çok çalışması), hipoglisemi (kan sekeri düşüklüğü), bazı maddelerle zehirlenme (amfetamin, kokain, marihuana, nikotin, teofilin, antikolinerjik dediğimiz maddeler), bazı maddelerin kullanımının aniden kesilmesi (alkol, tansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar, uyku getirici ilaçlar) panik bozukluk tabloları ile karışabilmektedir.
Hastalığın gidişi nasıldır?
Genellikle yetişkinliğe geçiş ya da erken yetişkinlik dönemlerinde başlamakta ancak çocukluk çağında da başlayabilmektedir. Hastalığın görülme olasılığı, ek olarak otuzlu yaşların ortalarında gene artmaktadır.

Tedavi yöntemleri nelerdir?

İlaç tedavisi: En az 2–3 ay olmak üzere, doz yavaşça yükseltilmek üzere kullanılmaktadır. İlaç bırakıldıktan sonra bazı vakalarda tekrar başlama gözlenmektedir.
Bilişsel-davranışçı tedavi: Kişiye panik atakları ile ilgili olan yanlış bilgileri ve inançları gösterilir. Vücudundaki yanlış anlayıp, algıladığı ufak hislerin kendini ölüme götürmediği, bunların kısa süreli olduğu belirlenir. Böyle bir şey olduğunda durumu geçirmek için yapacağı şeyler gösterilir. Başa çıkma becerileri kazandırılır.
Psikoterapi: Geçmiş olumsuz yaşantı ve deneyimlerin, tetikleyicilerin tekrar ele alınması ve yeniden işlenmesi sürecine dayanır.

Hastalığın tedavisi neden önemlidir?
Vakaların % 40-80’inde majör depresyon dediğimiz tablo hastalığa eklenip, durumu ağırlaştırmaktadır. Hastaların % 20-40’inda alkol ve madde bağımlılığı görülmektedir. Kişi ilerleyen dönemde eve bağımlı hale gelebilmekte ya da hastane, eczane gibi yerlere yakın olmayı yeğlemektedir. Hasta bu konuya yakın olmayan doktorları bir bir dolaşıp, gereksiz ya da yanlış tedaviler almaktadır. Eğer anne ya da baba ise çocuklar panik bozukluğu gördükçe kaygı ve korkuları artmakta, kişinin çevresi ile iletişimi bozulmakta, günlük yaşamı zorlaşmakta ve iş verimi düşmektedir. EN ÖNEMLİSİ DE KİŞİNİN YAŞAM KALİTESİ DÜŞMEKTEDİR. İşte bu yüzden tedavi çok önemlidir. Sağlıkla kalın.

Saygılarımla
Uzman Psikolog Ramazan Şimşek