Reenkarnasyon, insan ruhunun ölümden sonra göç ederek başka bedende yeniden dünyaya gelmesi olarak bilinmektedir. Daha çok Asya inançlarında görülen bu durum, günümüzde dünyaya yayılmış bir haldedir. Reenkarnasyon olayına inanan dünya üzerinde bir milyardan fazla insan bulunmaktadır. Reenkarnasyon kavram son derece eskidir. Eski olmasının yanı sıra geçmişte birçok toplumun yaşantısını da etkilemiş olan bir inançtır. Yapılan incelemeler ve bulgulara göre birçok bilinen dini alan (İslamiyet de dahil olmak üzere) reenkarnasyon kavramının etkisinde kalmıştır.
İnanışlara ve Toplumlara Göre Reenkarnasyon
Dünya üzerinde bilinen birçok toplum ve din reenkarnasyonu farklı şekillerde yorumlayarak, kültürleri arasında yer vermişlerdir. Bunlardan en bilinenleri şunlardır;
Şamanizme göre reenkarnasyon: Şamanizm Asya'da Türk din kültürünün en önemli parçalarından birisidir. Şamanizmde ölümle ilgili olarak pek çok önemli olay üzerine durulmaktadır. Ölenlerin ruhlarının öte alemlere gittiğinin kabul edilmesi de bunların başında gelmektedir. Şamanizme göre insanın üç ruhu vardır. Öldükten sonra bu üç ruhun ayrı ayrı yerlere gittiğine inanılmaktadır. Biri mezarda bedenle kalmakta, biri ruhlar alemine gitmekte ve diğeri de göğe çıkmaktadır. Bu durumla birlikte ruhların gölgeler diyarına giderek yaşamlarına burada devam ettiklerine dair bir inanış vardır. Bu inanışla birlikte ruhun istediğinde tekrar doğabileceğine inanılmaktadır. Bu da bir anlamda Şamanizmde reenkarnasyon inancının olduğunu göstermektedir.
Taoizme göre reenkarnasyon: Asya'nın en önemli düşünce ve tapınma biçimlerinden olan Taoizmde reenkarnasyon ile ilgili belgeler üzerinden bilgi elde edilmektedir. Han sülalesi dönemine ait belgelerden elde edilen bilgilere göre hükümdar Lao Zi'nin beş farklı dönemde hükümdarlık yaptığı söylenmektedir. Bu durumun da reenkarnasyon olayıyla gerçekleştiğine inanılmaktadır.
Grek kültürüne göre reenkarnasyon: Batı kültürünün temel yapı taşlarından olan Grek kültüründe reenkarnasyon ruhlar göçü olarak adlandırılmıştır. Tarihçi Heredot'un yaptığı araştırmalar sonucunda bu inanışın Grek kültürüne Mısır'dan geldiği düşünülmektedir. Pisagor döneminde öğrenildiği tahmin edilen bu inanışın, sonraki zamanlarda Sokrak ve Platon gibi ünlü düşünürleri de etkilediği görülmektedir. Hatta Pisagor ve Platon reenkarnasyon ile ilgili insiyatik eğitim uygulayarak açıklama yapmaya çalışmışlardır. Bunların yanı sıra eski döneme ait birçok kaynakta Pisagor'un önceki yaşamına dair her şeyi hatırladığı yazılmaktadır. Reenkarnasyonun Antik çağdaki temel taşı olacak olan Orfecilik ve Pisagorculuk da bu olaylar üzerine ortaya çıkmıştır. Platon'un Şölen adlı eserinde reenkarnasyon hakkında bilgi vermesi ünlü düşünürün reenkarnasyona önem verdiğinin bir göstergesidir. Orfecilik ve Pisagorculuk sonraki dönemlerde Roma kültürünü de etkilemiştir.
Hıristiyanlığa göre reenkarnasyon: Dünyadaki en yaygın dinlerden olan Hıristiyanlık da reenkarnasyon konusunda farklı bir bakış açısı ortaya koyarak yeni düşünce tarzaları ortaya çıkarmışlardır. Bu düşünce tarzları arasından Teofozi en ön plana çıkanıdır. Geçmişteki reenkarnasyon inancına göre fikirlerini dile getiren bu grubun düşünürleri, ruhların göç etmesi olayının her zaman var olabileceğini söylemişlerdir. Reenkarnasyon kavramına ilişkin yapılan araştırmalar, ortaya atılan fikirler ve yazılan kaynaklar Roma döneminde iç karışıklıkların çıkmasına dahi neden olmuştur. Bunun temel kaynağı reenkarnasyon inancının ilk defa Hıristiyanlıkta ortaya çıktığı inancının yayılmaya çalışılması ve bu doğrultuda eski kaynak eserlerin yanlış şekilde çevrilmesidir. Bu çevirilerin sonraki dönemde sansürlenmesi de beraberinde politik sorunları getirmiştir. Reenkarnasyon Hıristiyanlıkta kiliseler arası çatışmaların çıkmasına da neden olmuştur. Reenkarnasyonla ilgili olarak ön palan çıkan teozoflar, reenkarnasyonun ilk defa Hıristiyanlıkta ortaya çıktığını ispatlamak için İncil'den de örnekler vermişlerdir. Ancak bu görüş Katolikler başta olmak üzere birçok kesim tarafından reddedilmiştir.
Yahudiliğe göre reenkarnasyon: Reenkarnasyon inancı Yahudilikte yer almayan bir kavramdır. Çünkü Musevilikte kıyamet inanışı yer almaktadır. Bu inanış doğrultusunda reenkarnasyon doktrini reddedilmektedir. Ancak Yahudilikte yer alan bazı inanışlar ve rivayetler biraz da olsa reenkarnasyon ile bir şeyleri açıklamanın yapıldığı görülmektedir. Musevilik inancına göre Adem peygamberin önce Nuh, son İbrahim daha sonra da Musa peygamber olarak dünyaya geldiği söylenmektedir. Bu inanış da reenkarnasyon kavramının kısmi ölçüde varlığını göstermektedir.
İslamiyete göre reenkarnasyon: Kıyamet inancının yer aldığı İslamiyette reenkarnasyon inancı bulunmamaktadır. Ancak sapkın tarikatlardan olan Batınilikte Kur'an'da üstü kapalı ifadelerin yer aldığına inanılmaktadır. Bakara suresinin 28. ayeti de buna örnek gösterilmektedir. "Allah'ın varlığını nasıl inkâr ediyorsunuz ki, sizi ölü iken O diriltti, sonra yine sizi O öldürecek, yine sizi O diriltecektir; nihayet ahirette yalnız O’na döneceksiniz." şeklindedir. Bunun yanı sıra Vakıa suresinin 60 ve 61. ayetlerindeki şu ifadede reenkarnasyon konusunda örnek olarak gösterilmektedir. "Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez." Bu örnekler yalnızca Batıniliğe göre verilmektedir. Sünni inanışa göre reenkarnasyon olarak yorumlanmayan bu ayetler, yalnızca kıyamet ve ahiret hayatı olarak ifade edilmektedir.
Hinduizme göre reenkarnasyon: Asya'nın köklü inanışlarından olan Hinduizmde reenkarnasyon kavramı temel taşlardan birisidir. Hint geleneksel kültürü içerisinde de geniş yer bulan reenkarnasyon, Hinduizmden Türkçe'ye çevrilirken tenasüh olarak çevrilmektedir. Ancak bu durum tam anlamıyla reenkarnasyon kavramını karşılamamaktadır. Tenasüh kavramının açıklanmasında ruhların dünyaya gelip gitmeleri konusunda ceza veya ödül olduğu inancı vardır. Yani ruhlar dünyaya ödül veya ceza olarak yeniden gönderilirler. Ancak reenkarnasyonda ruhlar yeniden beden bulurken ceza veya ödül için bunun olmadığı görüşü vardır. Tenasüh inanışında insan ruhunun dünyaya ceza olarak hayvan bedeninde gelebileceği ifade edilmektedir.Ancak reenkarnasyon insan ruhun başka bir insan bedeninde yenide geri dönüşü olarak yorumlanmaktadır.
Gnostisizme göre reenkarnasyon: Anadolu, Ürdün ve Mısır'da ortaya çıkan Gnostisizm akımı reenkarnasyon inancını kabul eden akımlar arasında yer almaktadır.
Bu akıma göre reenkarnasyon ve ruhla ilgili çeşitli öğreti kalıplar bulunmaktadır. Bunlar;
Dinler hakikate ulaşmada yetersizdir.
Hakikat ruhsal yollarla edinilebilir.
Ruh ölümsüzdür ve dünyada hapsi hayatı yaşamaktadır.
Gerçek olan ruhsal yaşamdır.
Ruhsal gelişim için ruhsal alemden bilgi almak gerekmektedir. Bunlar doğrultusunda Gnostisisizm reenkarnasyonu açıklamaktadır. Bu akıma göre dünya hayatı kurtuluşa gitmek için bir araç olarak görülmektedir. Bu görüşe göre de kurtulanlar ruhlar alemine giderken, kurtulamayanlar kurtulana kadar dünyaya yeniden gelerek kurtulmaya çalışmaktadırlar.
Nors mitolojisine göre reenkarnasyon: Reenkarnasyon kavramı dünyadaki birçok kültürde az ya da çok etkisini göstermiştir. İskandinav kültürü de bunlardan birisidir. İskandinavya kültürü içerisinde yer alan Nors mitolojisinde reenkarnasyon üzerine bir destan metni bulunmaktadır. Edda Destanı olarak bilinen bu metinde destanın kahramanlarının yeniden doğmaları konusu da yer almaktadır. Bir aşk hikayesinin anlatıldığı bu destana göre İskandinav kültürü içerisinde ve bu mitolojide reenkarnasyon normal olarak karşılanmaktadır.
Katharlara göre reenkarnasyon: Batı oraya çıkan akımlardan birisi olan Katharizm akımında reenkarnasyon kabul edilen kavram ve inançlar arasında yer almaktadır. Katharlar Fransa'da etkin olan bir tarikattır. Bu tarikat 12 ve 13. yüzyıllarda batı Avrupa'yı etkilemişlerdir. Ancak butarikatın görüşleri kiliseler tarafından reddedilmiştir. Reenkarnasyon üzerinde de duran Katharlar, ruhun kurtuluşa ermesi için birden fazla dünyaya gelmesi gerektiğini söylemişlerdir.
Modern Dünyada Reenkarnasyon
Reenkarnasyon hakkında Rönesans dönemiyle birlikte yeni çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Özellikle Alman edebiyatında klasik dönem içerisinde büyük ilgi gören reenkarnasyon Goethe ve Lessing gibi büyük edebiyatçıların da ilgi alanlarına girmiştir. Bunların yanı sıra İrlandalı şair William Butler okült tezindeki reenkarnasyon teorisi sayesinde adını duyurmuştur.
Reenkarnasyon üzerine bilimsel anlamda da birçok araştırma yapılmıştır. Bu alanda en bilinen kişiler arasında yer alan ABD'li psikiyatrist Ian Stevenson, reenkarnasyon kavramının daha da popüler hale gelmesine neden olmuştur. Bu alanda 40 yıl kadar araştırma yapan Stevenson, geçmişini hatırladığını iddia eden 1000'den fazla çocuk üzerinde incelemeler yapmıştır. Son verilere göre de 2002 yılında incelediği vaka sayısı 2000'i geçmiştir. Yaptığı incelemeleri belgeleyen Stevenson, çocukların anlattıklarını doğrulamak adına ölen kişilere ait olguları da araştırmıştır. Bu araştırmalar sonucunda paralellikleri kanıtlanan olayları doğrulamıştır. Bunun yanı sıra ölen kişilerdeki herhangi yara ve ölüm izlerinin çocuklarda doğum lekesi olarak bulunabileceği üzerinde de duran Stevenson, bu konuda da araştırmalarını sürdürerek fotoğraflarla somut kaynaklar ortaya koymuştur. Araştırmalarından altı tanesine son yayımladığı kitabında da yer veren Stevenson, doğruladığı birçok incelemeyle reenkarnasyon konusunda dikkatleri çekmeyi başarmış bir bilim adamıdır.