Siz de mutlaka fark etmişsinizdir. Gittikçe sinirli bir toplum olduk.
Günlük hayatta fiziksel şiddete başvuran insanların sayısı da hızla artıyor. Yapılan araştırmalara göre her 20 kişiden biri kapı komşusuyla en az bir kere kavga etmiş durumda. Her dört sürücüden biri trafikteyken öfkesine hakim olamayıp yanlış hareketler yapıyor.

Sanki bir öfke çağında yaşıyoruz. Geçen hafta İngiltere’de süpermarket kuyruğunda beklerken çıkan bir kavgada orta yaşlı bir erkek müşteri yüzüne aldığı yumruk sonucu öldü. Bu öfke çağının hepimiz kurbanıyız ve öyle anlaşılıyor ki hepimiz aynı zamanda bunu failiyiz.

Öfke, stresli durumlarda insan ırkının gösterdiği aslında normal ve sağlıklı bir tepki. Ancak günlük yaşam içinde yükselen öfkemiz nedeniyle fiziksel şiddet kullanacak duruma gelmişsek bunun normal olduğunu artık iddia etmek mümkün değil.

TOPLUMSAL YAŞAM BİREYSEL ÖFKE GETİRİYOR

Modern toplum rahatlayıp zenginleştikçe daha konforlu bir hayat sürmeye başladık. Babalarımızdan veya dedelerimizden daha iyi ve rahat bir yaşam düzeyimiz var. Bizden önceki nesillerin sahip olamadığı kadar eğlenme ve stres atma imkanına da sahibiz. Öyleyse yanlış giden ne?

Bunu açıklamak üzere psikologlar ve sosyologlar çeşitli teoriler geliştiriyorlar. Yaşam tempomuzun hız kazanmış olması ve sürekli bir yerlere koşuşturuyor olmamız öfke yaratan faktörlerden biri.

Eğer bir şey ya da bir kişi bizi geciktirecek olursa bu durumu ‘sınırlı ve kıymetli’ zamanımıza bir tehdit olarak algılıyoruz. İşlerin zamanında yetiştirilmesini gerektiren işlerde bu baskı çok daha yoğun ve belirgin olarak hissediliyor.

Uzman psikolog Dr Michael Sinclair, önemsiz olaylara aşırı tepki gösteren insanların esas olarak kendilerine ve çevrelerine güven duymayan kişiler olduğunu söylüyor. Sinirli insanlar karşılaştıkları her olayı kişisel bir tahrik olarak değerlendirme eğiliminde oluyorlar. Bu kişiler ‘önlerine çıkan herşeyi’ zaten hassas durumda olan egolarına yönelik ağır bir tehdit olarak algılıyorlar.

Ekonomik zorlukların yaşandığı dönemlerde stres faktörleri de katlanarak artıyor. Uzmanların belirttiklerine göre 1960’lı ve 70’li yıllarda insanlar öfkelerini kendi içlerine atma eğilimindeydi. Şimdiki eğilim ise öfkeyi dışa vurma şeklinde gerçekleşiyor. Etrafımızda bu kadar çok sinirli insan görmemiz ve bizim de kolaylıkla sinirlenebiliyor olmamız, bu sürecin bir parçası durumunda.

İnsanlar kendini tehdit altında hissettiklerine fiziksel ve zihinsel değişiklikler geçirirler.Kalp atışları hızlanır ve tansiyonları yükselir. Vücut harekete geçmek üzere hazırlanır. Zihin ise bir tür tünel vizyonuna hapsolur ve büyük resmi görmekte zorlanır. Değişik çevr4esel faktörlerle bir araya geldiğinde bu durum, normalde son derece sakin bir insanı bile diğer insanların önünde vahşi davranışlar sergileyen birine dönüştürebilir.

Şanslıyız ki her gün herkes bu durumda kalmıyor. Bir çoğumuz çenemizi kapalı tutup işimizden bir küfür savuruyor ve sonra yolumuza devam ediyoruz.

ÖFKENİZİ KONTROL ALTINA ALMAK İÇİN YAPMANIZ GEREKENLER

Öfkenizi kontrol altına almak için uzmanların size 6 tavsiyesi var. Sinirlendiğiniz anda bunları hatırlamaya çalışmak size yararlı olabilir:

1. Durun, düşünün ve büyük resme bakın. Sizi sinirlendiren olaya vereceğiniz tepkinin olumsuz sonuçlarını göz önüne getirin.

2. Farklı düşünmeniz normaldir. Fikirler hayatın değişmez gerçekleri değildir, sadece düşündüğünüz şeylerdir. Başka birinin fikirlerinin sizi kızdırmasına izin vermeyin.

3. Dikkatle dinleyin, dinlemeyi öğrenin. Diğer insanın vücut lisanını anlamaya çalışın. Kendinizi onun yerine koymaya çalışın. Kalbinizi empatiye açık tutun.

4. Arkadaşlarınızla bağlantınızı canlı tutun. Öfkenizi kontrol altına almak için birileriyle konuşmanız gerekiyorsa, belki de telefon edip onlardan biriyle konuşmak sizi rahatlatacak ve sonradan pişmana olacağınız bir şey yapmanızı önleyecektir.

5. Günlük tutun. Öfkenizi içinizde tutmanın çok iyi bir yoludur. Sizi sinirlendiren bir olay yaşadığınızda bunun size neler düşündürdüğünü, sizi kızdıran şeyin ne olduğunu yazın. Yazı yazmanın sizi rahatlattığını göreceksiniz.

6. Olayları kişisel olarak almayın. Başkalarının söylediği ve yaptığı hiçbir şey sizin yüzünüzden değildir. Diğer insanların fikirlerine, üsluplarına ve davranışlarına karşı bağışıklık kazandığınızda artık gereksiz bir acının kurbanı olmaktan kurtulacaksınız
Alıntı