İşitme Engelliler

Bireyin sesleri duymasını ve seslerle çevresini tanımasını sağlayan işitme duyusudur. Dil gelişimi ve konuşma becerilerinin kazanılmasında en önemli faktör işitme duyusudur. İşitme engelli olan bireyler, ana dili öğrenemezler ve diğer insanlarla anlamlı ve konuşmaya dayalı bir iletişim içine giremezler. Bu alanda ciddi sorunlar yaşarlar.

İşitme problemi, geçici ve kalıcı olarak görülebilir. Geçici işitme, soğuk algınlığı, grip, boğaz enfeksiyonu vb. sorunların yol açtığı orta kulak iltihabı zamanında tedavi edilmediğinde ve gerekli önlemler alınmadığında kronikleşir. Buna bağlı olarak geçici işitme kaybı görülebilir ve çocuğun geç konuşmasına yol açabilir. Kalıcı işitme, iç kulakta ortaya çıkan kalıcı hasarlar sonucu oluşur.

İşitme kayıpları hafif, orta, ileri ve çok ileri derecelerde görülmektedir. Dili öğrenme ve konuşma becerilerini edinmede, çocuğun işitme kaybı derecesi, bilişsel özellikleri ve çevresel (aile ve eğitim) koşullar etkili olmaktadır.

Günümüzde çeşitli cihazlar, kulak protezleri ve cerrahi müdahalelerle, kalıcı işitme sorunu yaşayan kişiler, sesleri duyabilmektedirler. Bazılarında işitme kaybı az olmakta ve cihazlarla daha çok şey duyabilmektedirler; fakat işitme kaybı fazla olanlar, cihazlarla bile yeterince duyamamakta ve konuşmayı tam olarak anlayamamaktadırlar. Özel eğitim ve çevrenin desteğiyle bu çocukların konuşmayı öğrenmeleri ve anlamaları bazı yöntemlerle sağlanmaktadır. Örneğin, dudak okumayı öğrenen bireyler, konuştukları kişilerin dudaklarını takip ederek konuşmalarını anlamaya çalışırlar.

İşitme engelli çocuklar, dili öğrenememenin yanında birçok farklı sorunla karşı karşıya gelirler. Konuşma becerisi olmadığı için soyut olay ve olguları anlamada güçlükler yaşarlar. Bilişsel gelişimin oluşumunda dil önemli bir rol oynar, bu nedenle işitme engelli çocuklar, zihinsel gelişim açısında akranlarından geri kalmaktadırlar. Okuma- yazma gibi becerileri öğrenmeleri daha uzun bir zaman alabilmektedir. Yaşadıkları çevreyle sosyal sorunlar yaşarlar. Arkadaşları tarafından dışlandıkları için benlik algıları düşer. Bütün bunlara bağlı olarak çeşitli uyum sorunları ve davranış problemleri görülebilir.

İşitme engelli çocuklar için hizmet veren kurumlar şunlardır: Okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim okullarıdır. Bunların bir kısmı yatılı, bir kısmı ise gündüzlüdür. İşitme engelli çocukların bir kısmı normal eğitim kurumlarında diğer öğrencilerle kaynaştırılarak eğitim alırlar. Özellikle cihaz ve protezlerle sesleri iyi alabilen çocuklar kaynaştırma uygulamalarına alınmaktadırlar.

İşitme engelli çocuklara iletişim becerisi kazandırmak için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Eğitim kurumlarında çocuğun işitme derecesine ve gelişim özelliklerine uygun yöntem veya yöntemler belirlenerek iletişim becerisi kazandırılır. İletişim sağlamak amacıyla geliştirilen yöntemler iki başlık altında toplanır. Birincisi, sözlü dile dayalı iletişim yöntemleri, ikincisi işarete dayalı iletişim yöntemleridir.

Sözlü dile dayalı iletişim yöntemleri ile çocuğa konuşma ve konuşulanları anlaması öğretilir. Bu yöntemle bazı çocuklara yapılandırılmış dil, belli aşamalar takip edilerek öğretilir. Dudak okuma eğitimi bu yöntemin içeriğinde yer alır. Bazı çocukların işitme cihazlarıyla önce duymaları, sonra yavaş yavaş anadili öğrenmeleri sağlanır.

İşarete dayalı iletişim yöntemleri, ileri derecede işitme kaybı olan ve cihazların yetersiz kaldığı çocuklara işaretlerle iletişim kurmalarını hedefler. Bu yöntemde en sık kullanılan işaret dilidir. İşaret dili, çeşitli el hareketlerinin vücut üzerinde kullanılmasıyla oluşur. Her işaretin konuşma dilinde bir karşılığı vardır. Bu yöntemi öğrenen çocuklar, kendi aralarında ve bu dilden anlayanlarla çok rahat bir şekilde iletişim kurabilmektedirler. İşaret diline dayalı diğer bir yöntem ise, parmak alfabesidir. Parmak hareketleriyle alfabedeki harfler oluşturulur ve harflerden de kelimeler yapılır. Genellikle işitme engelli çocuklara hem işaret dili hem de parmak alfabesi öğretilir. Çocuklar, işaret dili ile olay ve olguları anlamaya ve anlatmaya, parmak alfabesiyle isim ve bazı özel kavramları anlamaya ve anlatmaya çalışırlar.

İşitme engelliliğe yol açan etkenler çok farklı olabilmektedir. Bu etkenlerin başında kalıtsal nedenler yer alır. Akraba evliliğinin yol açtığı işitme kaybı kalıtsal etkenler arsında sayılmaktadır. Erken doğum, doğum öncesinde, doğum sırasında ve doğum sonrasında yaşanan olumsuzluklar ve geçirilen bazı hastalıklar işitme kaybına ve diğer engel durumlarına yol açmaktadır.

İşitme kaybında erken tanı, çocuğun konuşmayı öğrenmesinde oldukça önemlidir. Erken fark edilen çocuğun çeşitli cihazlar ve iç kulak protezleriyle duyması ve iletişim için gerekli olan dili zamanında öğrenebilmesi sağlanır. Anne baba, çocukta işitme ve kulaklarla ilgili normal olmayan bir durumla karşılaştığında gerekli sağlık taramasını yaptırmalıdır. İşitme kaybına neden olan kulak sorunlarının bazı belirtileri şunlardır:

· Kulakta akıntı
· Kulaklarını çok sık ovma veya çekme
· Kulakta kızarıklık
· Çok sık kulak, burun, boğaz enfeksiyonlarına yakalanma
· Çok yüksek veya çok yavaş sesle konuşma
· Yönergeleri ve konuşulanları anlamada güçlük yaşama
· Konuşmanın gecikmesi
· Sosyal ortamlardan kaçınma
· Konuşmada belirgin bozukluklar

Yukarıdaki belirtilerden bir veya bir kaçı görüldüğünde çocuk, KBB doktoruna veya odyoloji kliniğine götürülmelidir. İşitme kaybı teşhisi konulan çocuğa, odyolojik testlerin sonucuna göre cihaz uygulanır. Anne baba cihazların çalışıp çalışmadığını sürekli kontrol etmelidir. Çocuk, gürültünün yoğun olduğu ortamlardan uzak tutulmalıdır. Dili öğrenme seyrinde bir yavaşlama görülürse, özel eğitim alması sağlanmalıdır. İşitme kaybının derecesine uygun bir eğitim kurumuna verilmelidir. İşitme kaybı ileri derecedeyse işitme engelliler okuluna; eğer az derecedeyse normal çocuklarla kaynaştırma eğitimine verilmelidir. Konuyla ilgili açıklamalar öğretmene yapılmalı ve sınıf içi gerekli düzenlemeler, okul yönetimi ve öğretmenler tarafından yapılmalıdır.


Read more: İşitme EngellilerBireyin sesleri duymasını ve seslerle çevresini tanımasını sağlayan işitme duyusudur. Dil gelişimi ve konuşma becerilerinin kazanılmasında en önemli faktör işitme duyusudur. İşitme engelli olan bireyler, ana dili öğrenemezler ve diğer insanlarla anlamlı ve konuşmaya dayalı bir iletişim içine giremezler. Bu alanda ciddi sorunlar yaşarlar.

İşitme problemi, geçici ve kalıcı olarak görülebilir. Geçici işitme, soğuk algınlığı, grip, boğaz enfeksiyonu vb. sorunların yol açtığı orta kulak iltihabı zamanında tedavi edilmediğinde ve gerekli önlemler alınmadığında kronikleşir. Buna bağlı olarak geçici işitme kaybı görülebilir ve çocuğun geç konuşmasına yol açabilir. Kalıcı işitme, iç kulakta ortaya çıkan kalıcı hasarlar sonucu oluşur.

İşitme kayıpları hafif, orta, ileri ve çok ileri derecelerde görülmektedir. Dili öğrenme ve konuşma becerilerini edinmede, çocuğun işitme kaybı derecesi, bilişsel özellikleri ve çevresel (aile ve eğitim) koşullar etkili olmaktadır.

Günümüzde çeşitli cihazlar, kulak protezleri ve cerrahi müdahalelerle, kalıcı işitme sorunu yaşayan kişiler, sesleri duyabilmektedirler. Bazılarında işitme kaybı az olmakta ve cihazlarla daha çok şey duyabilmektedirler; fakat işitme kaybı fazla olanlar, cihazlarla bile yeterince duyamamakta ve konuşmayı tam olarak anlayamamaktadırlar. Özel eğitim ve çevrenin desteğiyle bu çocukların konuşmayı öğrenmeleri ve anlamaları bazı yöntemlerle sağlanmaktadır. Örneğin, dudak okumayı öğrenen bireyler, konuştukları kişilerin dudaklarını takip ederek konuşmalarını anlamaya çalışırlar.

İşitme engelli çocuklar, dili öğrenememenin yanında birçok farklı sorunla karşı karşıya gelirler. Konuşma becerisi olmadığı için soyut olay ve olguları anlamada güçlükler yaşarlar. Bilişsel gelişimin oluşumunda dil önemli bir rol oynar, bu nedenle işitme engelli çocuklar, zihinsel gelişim açısında akranlarından geri kalmaktadırlar. Okuma- yazma gibi becerileri öğrenmeleri daha uzun bir zaman alabilmektedir. Yaşadıkları çevreyle sosyal sorunlar yaşarlar. Arkadaşları tarafından dışlandıkları için benlik algıları düşer. Bütün bunlara bağlı olarak çeşitli uyum sorunları ve davranış problemleri görülebilir.

İşitme engelli çocuklar için hizmet veren kurumlar şunlardır: Okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim okullarıdır. Bunların bir kısmı yatılı, bir kısmı ise gündüzlüdür. İşitme engelli çocukların bir kısmı normal eğitim kurumlarında diğer öğrencilerle kaynaştırılarak eğitim alırlar. Özellikle cihaz ve protezlerle sesleri iyi alabilen çocuklar kaynaştırma uygulamalarına alınmaktadırlar.

İşitme engelli çocuklara iletişim becerisi kazandırmak için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Eğitim kurumlarında çocuğun işitme derecesine ve gelişim özelliklerine uygun yöntem veya yöntemler belirlenerek iletişim becerisi kazandırılır. İletişim sağlamak amacıyla geliştirilen yöntemler iki başlık altında toplanır. Birincisi, sözlü dile dayalı iletişim yöntemleri, ikincisi işarete dayalı iletişim yöntemleridir.

Sözlü dile dayalı iletişim yöntemleri ile çocuğa konuşma ve konuşulanları anlaması öğretilir. Bu yöntemle bazı çocuklara yapılandırılmış dil, belli aşamalar takip edilerek öğretilir. Dudak okuma eğitimi bu yöntemin içeriğinde yer alır. Bazı çocukların işitme cihazlarıyla önce duymaları, sonra yavaş yavaş anadili öğrenmeleri sağlanır.

İşarete dayalı iletişim yöntemleri, ileri derecede işitme kaybı olan ve cihazların yetersiz kaldığı çocuklara işaretlerle iletişim kurmalarını hedefler. Bu yöntemde en sık kullanılan işaret dilidir. İşaret dili, çeşitli el hareketlerinin vücut üzerinde kullanılmasıyla oluşur. Her işaretin konuşma dilinde bir karşılığı vardır. Bu yöntemi öğrenen çocuklar, kendi aralarında ve bu dilden anlayanlarla çok rahat bir şekilde iletişim kurabilmektedirler. İşaret diline dayalı diğer bir yöntem ise, parmak alfabesidir. Parmak hareketleriyle alfabedeki harfler oluşturulur ve harflerden de kelimeler yapılır. Genellikle işitme engelli çocuklara hem işaret dili hem de parmak alfabesi öğretilir. Çocuklar, işaret dili ile olay ve olguları anlamaya ve anlatmaya, parmak alfabesiyle isim ve bazı özel kavramları anlamaya ve anlatmaya çalışırlar.

İşitme engelliliğe yol açan etkenler çok farklı olabilmektedir. Bu etkenlerin başında kalıtsal nedenler yer alır. Akraba evliliğinin yol açtığı işitme kaybı kalıtsal etkenler arsında sayılmaktadır. Erken doğum, doğum öncesinde, doğum sırasında ve doğum sonrasında yaşanan olumsuzluklar ve geçirilen bazı hastalıklar işitme kaybına ve diğer engel durumlarına yol açmaktadır.

İşitme kaybında erken tanı, çocuğun konuşmayı öğrenmesinde oldukça önemlidir. Erken fark edilen çocuğun çeşitli cihazlar ve iç kulak protezleriyle duyması ve iletişim için gerekli olan dili zamanında öğrenebilmesi sağlanır. Anne baba, çocukta işitme ve kulaklarla ilgili normal olmayan bir durumla karşılaştığında gerekli sağlık taramasını yaptırmalıdır. İşitme kaybına neden olan kulak sorunlarının bazı belirtileri şunlardır:

· Kulakta akıntı
· Kulaklarını çok sık ovma veya çekme
· Kulakta kızarıklık
· Çok sık kulak, burun, boğaz enfeksiyonlarına yakalanma
· Çok yüksek veya çok yavaş sesle konuşma
· Yönergeleri ve konuşulanları anlamada güçlük yaşama
· Konuşmanın gecikmesi
· Sosyal ortamlardan kaçınma
· Konuşmada belirgin bozukluklar

Yukarıdaki belirtilerden bir veya bir kaçı görüldüğünde çocuk, KBB doktoruna veya odyoloji kliniğine götürülmelidir. İşitme kaybı teşhisi konulan çocuğa, odyolojik testlerin sonucuna göre cihaz uygulanır. Anne baba cihazların çalışıp çalışmadığını sürekli kontrol etmelidir. Çocuk, gürültünün yoğun olduğu ortamlardan uzak tutulmalıdır. Dili öğrenme seyrinde bir yavaşlama görülürse, özel eğitim alması sağlanmalıdır. İşitme kaybının derecesine uygun bir eğitim kurumuna verilmelidir. İşitme kaybı ileri derecedeyse işitme engelliler okuluna; eğer az derecedeyse normal çocuklarla kaynaştırma eğitimine verilmelidir. Konuyla ilgili açıklamalar öğretmene yapılmalı ve sınıf içi gerekli düzenlemeler, okul yönetimi ve öğretmenler tarafından yapılmalıdır.