Pera Müzesi, 10. yılında Sir Cecil Beaton’ı ağırlıyor. Bu, fotoğraf sanatının en usta sanatçılarından biri olan Britanya doğumlu Beaton’ın portrelerini ilk görüşümüz İstanbul’da.








1904 yılında dünyaya gelen Cecil Beaton çocuk yaşta merak saldı portre fotoğrafçılığına. İlk çektikleri annesi ve kız kardeşleri oldu. Daha sonra 20. yüzyılın en önemli isimleri makinesinin karşısına geçtiler.
Cambridge’de sanat, tarih ve mimarlık eğitimi aldı Cecil Beaton. İlk imzalı fotoğrafı Vogue’da basıldı. 1923’de Londra’da duyulmaya başlayan adı, her geçen gün biraz daha parladı. Daha sonra Amerika’da şansını denedi. Vanity Fair için Alice White ve Gary Cooper’ın fotoğraflarını çekti. Bu isimlere sonradan Marlene Dietrich ve Greta Garbo da eklenecekti. Ressam Marie Laurencin ve yazar Collette’in ilk fotoğraflarını çeken isim oldu. Bu süreçte Picasso’yla tanıştı; onu fotoğrafladığında yıl 1932’ydi. Britanya Kraliyet ailesi de fotoğrafladıkları arasına girdi. Churchill de... Sırada Truman Capote vardı. ‘50’li yıllarda Elizabeth Taylor, Grace Kelly, Christian Dior, Givenchy, Marilyn Monroe, Andre Malraux, Lucian Freud fotoğrafına imza attıklarından sadece bazılarıydı. ‘60’lı yıllarda fotoğraf makinesinin önünde Rolling Stones da vardı, James Bond kitaplarının yaratıcısı Ian Fleming de... Rudolph Nureyev, model Twiggy, Audrey Hepburn yine ‘60’larda çektiği isimlerden sadece birkaçı. Ocak 1974’te 70. doğum gününü bir sergiyle kutlayan Beaton altı ay sonra felç geçirerek sağ kolunu kullanamaz hale geldi. 1977’de maddi durumunu düzene sokmak için fotoğraf arşivini Sotheby’s’e sattı. Sol elini kullanmayı öğrendi. Son büyük işini Fransız Vogue’u için yaptı; Monaco Prensesi Caroline’in poz verdiği kapağı çektiğinde yıl 1979’du. Bir yıl sonra 76. doğum gününde öldü.

Gözlerinizi alamıyorsunuz
Pera Müzesi’nde göreceğiniz fotoğraflar Sotheby’s Cecil Beaton Stüdyo arşivinden getirildi. Sergideki fotoğraflara gelince… Kız kardeşleri Nancy&Baba Beaton’ı fotoğrafladığı 1925 tarihli erken dönem bir çalışması, daha işin başında olduğu yıllarda bile farkını ortaya koyduğunu gösteriyor. Parlak elbiseler ve inciler içindeki iki sarışın kadın göz kamaştırıyor. Marlene Dietrich’in 1935 tarihli fotoğrafında yüzünün heykelsi güzelliğini tarif etmek zor. Tüller ve otrişler içinde, sağ eli kalbinin üstünde... Vivien Leigh, o şeker kız görüntüsü içinde, ellerinde çiçekler, tüllü şapkasıyla poz vermiş Beaton’a 1947’de. Öyle bir bakmış ki kameraya, gözlerinizi gözlerinden alamıyorsunuz. Elinde sigarası, diğer elinde içki kadehiyle Tennessee Williams güzel gülüşünü katıyor 1952 tarihli fotoğrafa. Henüz 21 yaşındaki Elizabeth Taylor’ın duru güzelliği, menekşe gözlerindeki o benzersiz eda 1953’te yakın planla yakalanmış. 1954’e tarihlenen Grace Kelly fotoğrafında ise, prensesin muzip ifadesi hüzünlü hallerine meydan okuyor. Göğsüne yatırdığı kırmızı karanfille ve her zamanki çocuksu kadınsılığıyla şahane bir Marilyn Monroe fotoğrafı da sergide yer alan çarpıcı karelerden; tarihi 1956.
Tam 80 tane fotoğraf var Cecil Beaton “Portreler” sergisinde... Her biri başka türlü bir insan hikâyesi anlatıyor. Arka plan, kıyafetler, dekor, kompozisyon kusursuz. Ve sanki Beaton gözlere ayrı bir önem vermiş. Gidin ve tüm o gözlerle göz göze gelin... Çoğu kültür sanat dünyasından olan onca isim ve onca gözün Beaton’ın objektifine anlattıklarını dinleyin,
bu çok özel deneyimin tadını çıkarın...
O tatla Pera’da dolaşmak başka türlü güzel...











Bir kahve içimi | Filiz Aygündüz