Rüya Kimlere Anlatılır?


Rüya’nın sağlam görüşlü ve Salih Müslümanlara anlatılması lazımdır. Çünkü muteber bir eserde şöyle geçiyor. “Rüya, sahibi onu anlatmadığı sürece bir kuşun ayağında asılıdır (sahibi onu anlatıp ta tabir edilince düşüverir). Onun için sen onu ancak alim olan bir zata yada hayırla tabir edecek, akıllı bir kimseye anlat.”


Rüyanın doğru olarak tabiri iki şekilde olmaktadır. Birincisi: Allah-u Zülcelal’in kalbe ilhamla bildirmesi ile olur. Bunun için tabir edenin Salih ve ilhama layık olması lazımdır.


Anlatıldığına göre Evliyaullah’tan Süleyman Veliyyüddin Efendi Hz.leri sohbet ederken bir adam yanına gelerek rüyasını anlattı:


- Efendim, rüyamda bir mescide gittim, kamet getirdim ve çıktım… Acaba neye delalet eder? Süleyman Veliyyüddin hz.leri:
- Allah Mübarek etsin. Sen hacca niyet etmişsin, hazırlığını da yapmışsın. İnşallah, Harameyn’e gidip hacı olacaksın, buyurdular.


Aradan biraz zaman geçtikten sonra, bir başka kimse gördüğü rüyanın aynısını anlattı. Süleyman Efendi (ks) bu sefer, aynı rüyayı gören ikinci adama:


- Oğlum sen birisinin eşyasını çalmışsın. O çaldığın şeyi götür sahibine teslim et. Helallik iste. Yoksa elin kırılacak, bilesin!..


Adam dışarı çıkınca, iki olaya da şahit olan derviş, bu hadiseden sordu:


- Efendim ikisi de aynı rüyayı görmüşler, fakat siz tabirleri çok farklı yaptınız, bunun sır ve hikmeti nedir? Veliyyüddin Efendi (ks):
- Cenab-ı Hak Kitab-ı Kerim’inde her şeyi açık-seçik beyan etmiştir, ama hakikati o ayna da görene bilene göredir. İlk gelen kişi rüyasını anlatırken kalbime, gönül aynama haccın farziyeti hakkındaki ayet zuhur etti. İkinci adam rüyasını anlatırken, hırsızlığın hükmü hakkındaki ayetin manası zuhur etti kalbimde… Buyurarak, rüyayı tabir ederken Kur’an’a dayandığını ifade etmişlerdir.





İkinci tabir şekli de, Allah-u Zülcelal’in bir ihsanı olan feraset (sağlam görüş), hadislerde ince ve derin manaları anlama ve kavrama kabiliyetiyle, basiretle tabir olunur.


Rüya da görülen suret ve remizlerin (semboller) bilinmesi gibi. Yani tabir, görülen hangi şeyin hangi manayı ifade ettiğini bilme esasına dayanır. Bu sebeple rüyayı herkes tabir edemez. Rüyayı tabir edecek kimsenin muhakkak; alim, salih, ve sağlam görüşlü bir kimse olması lazımdır. Çünkü sağlam kaynaklarda, rüya nasıl tabir olunursa, öyle çıkar diye geçmektedir.


Bir diğer önemli husus da, rahmani bir rüyanın nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüz olduğudur. Buna rağmen hiç kimse, şer’i hükümler dururken, rüya ile amel edemez. İlk başta İslam’ın zahirine bakılır. Ondan sonra yine rüya İslam’a uyuyorsa onunla amel edilir…