----------Şimdi bana doğru doğrultsan aşkını
Korkarım
Şeytan doldurur!



Sen sevdana baş aktör değil provasız aşklarına figüran arıyorsun


Ne gerek vardı sana sensiz de yalnız kalırdım
Ben zaten sen olmadan da ağlardım isteseydim eğer
Ne gerek vardı sana
Ne gerek vardı yokluğuna


Gözler göreceksin bir damla yaş akmamış.
Şöyle sevgiyle içten içe bakmamış.
Sanki bir cam parçası ya da mercan tanesi
Zümrüt olsa ne yazar içi zulüm hanesi


Hiç kimsenin iyi gelmediği yerden sarıyorsun yaralarımı
Hiç kimsenin dokunamadığı yerden kanatıyorsun sonra

Anne bak yine terli terli aşk içtim.
Ateşim düşmüyor yarin yüreğine


Kim bilir
Belki iki günden sıkılır gitmeye kalkardın
Bunun için sevmeleri sana bıraktım
Gidişler bende kalsın


Ansızın içime düştüğün günden beri ayakları burkuldu ömrümün.
Ve ben her gün bir daha ölmek için uyanır oldum uykumdan.
Paslandı gözlerim. Sen kendin için kal yâr ben senin için giderim
Yokluğunun iki yakasını bir araya getirip; Varlığını ilikler misin ömrüme


Sana diyorum sevgili. Öle-mez-sin.

Sendeki “ seni “ öldürebilirsin lakin sendeki beni öldü-re-mez-sin

Çünkü ben sana “ hayat “ dedim
Çünkü ben sana “ umut “ dedim




Umrumdan taşıyor zamansızlığım.
İsmin içimde titriyor sesin sesime düşüyor; ses veriyorum
Oysa sen en sağır yarasın yüreğimde








Diyorlar ki küsme aşka daha kimler gelecek kimler gececek
Bilmiyorlar ki en son giden herşeyimi götürdü
Bilmiyorlar ki en son giden daha sonra gelecekleri bile götürdü



Çok vagonlu bir trende her istasyonda yeniden başlayan
çok seferli bir yolculuktur yalnızlık!
Yalnızlık sana gelirken yolları günlerin ardında bitirmek;
senden giderken yollarda “ömrümü” bitirmektir


Galiba ben bu aşkta iyi halden müebbet yedim
Bir otobüs aşkıydı belki bizimkisi benim yolum "son durak"
seninkisi "müsait bir yer"di



Şimdi bana doğru doğrultsan aşkını




















----------Şimdi bana doğru doğrultsan aşkını
Korkarım
Şeytan doldurur!



Sen sevdana baş aktör değil provasız aşklarına figüran arıyorsun


Ne gerek vardı sana sensiz de yalnız kalırdım
Ben zaten sen olmadan da ağlardım isteseydim eğer
Ne gerek vardı sana
Ne gerek vardı yokluğuna


Gözler göreceksin bir damla yaş akmamış.
Şöyle sevgiyle içten içe bakmamış.
Sanki bir cam parçası ya da mercan tanesi
Zümrüt olsa ne yazar içi zulüm hanesi


Hiç kimsenin iyi gelmediği yerden sarıyorsun yaralarımı
Hiç kimsenin dokunamadığı yerden kanatıyorsun sonra

Anne bak yine terli terli aşk içtim.
Ateşim düşmüyor yarin yüreğine


Kim bilir
Belki iki günden sıkılır gitmeye kalkardın
Bunun için sevmeleri sana bıraktım
Gidişler bende kalsın


Ansızın içime düştüğün günden beri ayakları burkuldu ömrümün.
Ve ben her gün bir daha ölmek için uyanır oldum uykumdan.
Paslandı gözlerim. Sen kendin için kal yâr ben senin için giderim
Yokluğunun iki yakasını bir araya getirip; Varlığını ilikler misin ömrüme


Sana diyorum sevgili. Öle-mez-sin.

Sendeki “ seni “ öldürebilirsin lakin sendeki beni öldü-re-mez-sin

Çünkü ben sana “ hayat “ dedim
Çünkü ben sana “ umut “ dedim




Umrumdan taşıyor zamansızlığım.
İsmin içimde titriyor sesin sesime düşüyor; ses veriyorum
Oysa sen en sağır yarasın yüreğimde








Diyorlar ki küsme aşka daha kimler gelecek kimler gececek
Bilmiyorlar ki en son giden herşeyimi götürdü
Bilmiyorlar ki en son giden daha sonra gelecekleri bile götürdü



Çok vagonlu bir trende her istasyonda yeniden başlayan
çok seferli bir yolculuktur yalnızlık!
Yalnızlık sana gelirken yolları günlerin ardında bitirmek;
senden giderken yollarda “ömrümü” bitirmektir


Galiba ben bu aşkta iyi halden müebbet yedim
Bir otobüs aşkıydı belki bizimkisi benim yolum "son durak"
seninkisi "müsait bir yer"di