Ağustos ataması için aylardır beklenen kadro dağılımı nihayet dün belli oldu.
Sevinenden çok üzülen, kahrolan hatta odasına kapanıp, hayata küsenler var.
Oysa onlar geleceğimizin mimarları.
En değerli varlığımız olan çocuklarımızı ve ülkemizin geleceğini onlara emanet edeceğiz!..
Öğretmenlik için Tanrı mesleği denir. Yani kutsaldır. Yani mesleğin onurunu ve öğretmenleri gözümüz gibi korumamız gerekir.
Peki, biz ne yapıyoruz?
Atayıncaya kadar tüm heyecanlarını köreltip, her şeye küstürüp, deli saçması sınavlarla kafalarını karıştırmanın ötesine geçemiyoruz!..
Bir ülkeyle oynamak istiyorsanız, öğretmenlerle oynayın derler.
Dışarıdan bakıldığında sıradan bir söz gibi algılanır. Ama eğer biraz düşünürseniz, ne kadar önemli olduğunu görürsünüz...
Ülkemizde diğer meslek alanlarına yönelik eleman yetiştirmede ciddi değişimler söz konusu değil.
Örneğin doktor, mühendis, yargıç, asker ya da diğer meslek alanlarına baktığınızda, eğitimsürecinde ciddi değişiklikler yok.
Zaman zaman çağın gereklerine yönelik açılımlar yapılıyor o kadar.
Öğretmen yetiştirme sistemi ise, Osmanlı’dan günümüze neredeyse her 10 yılda bir değişti.
Üstelik her defasında daha da kötüleşti.
Şanlı YÖK, daha iyi doktor, hukukçu, mühendis yetişsin diye, baraj üzerine baraj getirirken, öğretmenlik aklının ucundan bile geçmiyor!
[COLOR=#000000][FONT=Arial]Oysa her meslekten çok daha önce, eğitim fakültelerinin ve öğretmenliğin revizyona ihtiyacı var. Ama aceleye getirilmemeli. Bugünden yarına A’dan Z’ye değişime gidilmemeli. Önce ciddi bir araştırma yapılmalı, sonra pilot uygulamaya gidilmeli, ondan sonra da genel uygulamaya geçilmeli. Yoksa, maceranın ötesine