"A Haber'de canlı yayına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bilal Erdoğan hakkında son zamanlarda çıkan ' İtalya'ya kaçtı' iddialarına cevap vererek, "Şu anda İstanbul'dayım. Kaçmış falan değilim, benim başka vatanım yok. Hologramım falan yok. Şu an için söylenecek başka bir şey yok" dedi. Bilal Erdoğan, küçüklüğü ve öğrenim hayatına ilişkin de bazı açıklamalarda bulundu.


İşte Bilal Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:


"8 YIL YATILI OLARAK OKUDUM"


1991 yılında Kartal'da yatılı okula başladım. Beykoz'da yeni bir imam hatip okulu açılmıştı ve oraya gitmek istiyordum. Bu benim tercihimdi ama annem de babam da okulum için teşvik edici oldu. İmam hatipe gittiğim için pişman değilim. Okulda çok aktif bir öğrenciydim. Toplamda 8 yıl yatılı olarak okudum. Futbolda çok iddialı olduğumu söyleyemem. Alt sokak ile üst sokak maç yapardık. Ne zaman aralık bulsak top oynardık. Topumuzu kesen öğretmenlerimiz vardı.


"HEDEFİM BOĞAZİÇİ'Nİ KAZANMAKTI"


Benim aslında hedefim İstanbul'daki en iyi bölüm Boğaziçi Üniversitesi'ni kazanmaktı. Ancak bu katsayı engeli bizi etkiledi 4 sınıf arkadaşımız başka yerlere geçişler yaptılar. Son senede şartları değiştirdiler. Yaşanması gereken bir dönemdi. Bizi güçlendirdi. Kız kardeşlerimiz okulda baş örtüsü mağduru oldu. Erkekler de kat sayısı mağduru oldular. Herkesin morali bozuktu. Benim vizyonum yurt dışına çıkmak değildi Boğaziçi'ne gitmekti. Yabancı dilim de fena değildi. 17-18 yaşında böyle bir sistem bize dur dedi.


ERDOĞAN'N CEZAEVİ GÜNLERİ


Ailecek ben uğurladığımız günü unutamam. Babamı cezaevine uğurlayaşımızı unutamam. Cezaevi kapısına gelindi babam orada toplananlara son sözlerini söyledi. Ben orada babamla vedalaşamadım. Kalabalıktan bir oraya bir buraya sallandım. Babamla vedalaşamam beni çok üzmüştü. Orada da çok yoğun bir trafiği vardı. Çok fazla mektup geliyordu. Babam mezuniyetime gelemedi ve çok üzüldüm. Babam mektup yollamıştı ve arkadaşlarıma okumuştum. Karakterimizde derin izler bırakan bir süreç oldu.


"NEDEN TÜRKİYE'DE OKUMADINIZ?"


Katsayısı mağduru olduğum için. Amacım Boğaziçi Üniversitesi'nde okumak istiyordum. Amerika'dan Indiana Üniversitesi'nden kabul almıştım. Babamın cezaevi çıkışında da burada olamadım.


"ABD'DE OKULU DERECEYLE BİTİRDİM"


3 senede iktisatta çift dal yaptım. Normalde 4 sene ama ben 3 senede yüksek bir dereceyle bitirdim. Kıbrıs sorununu bir Yunan hoca ile çalıştım. Kıbrıs meselesinde onur tezimi yazdım. Güzel de bir tezi siyasal bilgilere verdim bundan dolayı onur derecesi verdiler. Harvard başvurusu için güzel bir temel oluşturdum. Ben gönüllü çalışmalara odaklandım. Mahalle kütüphanesinde gönüllü olarak çocuklara bakıyordum. Okulda bir gün fakir ailelerin çocukların olduğu bir okuldu ve orada gönüllü olarak çalışıyordum. İnsanlara yardım eder oturacakları yerleri gösterirdik. Sefiller müzikali gelmişti ve yer kalırsa biz de izlerdik.


"11 EYLÜL'DE ORADAYDIM"


11 Eylül'de uçakların kuleye çarpışını ben canlı izlemiştim. 11 Eylül olduktan sonra bilmedikleri islam dini onlar için kötü bir çağrışım yaptı. Laf atılan müslümanlar oldu. Hırpalanan kişiler oldu. Genel itibariyle 11 Eylül'den sonra Amerika'da yaşamak müslümanlar için biraz zor oldu. Amerika'da kalmayı hiç düşünmedim Burs desteğiyle Indiana'daki eğitimimi tamamladım. Harvard'a girdiğimde 21 yaşındaydım. Toplam 190 öğrenci vardı ve en genç öğrencilerden birisi bendim. Ben 10 yıla yakın Amerika'da yaşadım.


DÜNYA BANKASI GÜNLERİ


Muhakkak ülkeme döneceğim diye düşündüm. Masterdan sonra Türkiye'ye dönmeyi düşünürken bir arkadaşımdan Dünya Bankası fikri geldi. Bana katkısı olur mu diye düşündüm. Bu şekilde Dünya Bankası'na başvurdum. Orada iki mülakat yaptık. Mülakatları yapan kişilerle aynı okuldan mezun olduğumuzu öğrendim. Orada sözleşmeli danışman olarak girdim. 2 yıllık bir sözleşmeydi. Eğitim politikası üzerine çalışmalar gerçekleştirdik.


"EVLİLİK GECİKTİRİLMEMELİ"


Lise yıllarımdan bu yana evliliğin geciktirilmemesi gerektiğine inandım ve Master yıllarında aillerin tanıştırmasıyal iki ay içinde evlendim. Harvard'da master yıllarımda 2002 senesinde AK Parti başa geçti ve bir Başbakan'ın oğlu sıfatını da kazanmış oldum.


"BABAMIN ÇALIŞMALARI BANA ÖRNEK OLDU"


Babamın belediye başkanlığından beri yaptığı çalışmalar bana örnek olmuştur. Türkiye'ye döndüğüm yıllarda Ramazan ayında çoğu fakir ailenin sofralarına konuk olmuşumdur ama bunu kimseye göstererek yapmadım. Masterımın ortasında Reyhan Hanımla evlendim. 10 bine yakın katılımla düğünümüz oldu, kendi imkanlarımızla öğrencilik yılları ve eğitim hayatımız paralel gitti. Mantıdan baklavaya kadar bende yemek yaptım,Ömer Tayyyip dünyaya geldi o sırada benim doktora yıllarımda başlamıştı.Çocuğumuza da baktık, yemeğimizi de yaptık, kendi halimizde oralarda hayatımızı sürdürdük.Ben işinde gücünde, vakıf çalışmasında olan biriyim. Medya üzerinden çirkin algı operasyonları yapıldı.


"AİLENİN MİMARI ANNEDİR"


TÜRGEV tamamen kız öğrencilerin konaklama ve eğitim hayatlarına yardımcı olmak için 1996 yılında kurulmuş bir vakıf. Neden kız çocukları deniyor? Cevap basit... Ailenin mimarı annedir, bütün çocukların çok eğitimli annelerin eliyle yetiştirmesi gerektiğine inannıyorum. TÜRGEV girişiminin eğitim üzerinden kadına ve anneye yapılan ciddi vizyonlu bir yatırım olduğunu söyleyebilirim.


"HEDEF TÜRGEV DEĞİL"


TÜRGEV üzerinden ben ve ailem ve sayın Cumhurbaşkanı'na yapılan o aşağılık durum beni, ailemi oradaki kız çocuklarımızı mağdur ediyor. Bütün bunlar aynı zamanda bizi TÜRGEV'e olan yatırımları da etkiledi, çok sayıda katılım oldu. TÜRGEV 6 bin 500 öğrenciye hizmet veren alanında özel bir yer. Düşünün Siirtli bir kız çocuğunun yurt dışına uzanan hayallerini... Biz buna gönül sermeyesi akıtıyoruz. Bize iftira atan insanlar bu işlerin belli denetimlerden geçtiğini bilmiyorlar mı? Eskiden de vardı çamur at izi kalsın fakat bu bu kadar aşağılık bir şekilde aile üzerinden vakıf üzerinden yapılmıyordu. Şimdi olan bu, fakat biz mücadelemizi sürdüreceğiz. Dünya Bankası'nda çalıştığım yıllarda 2004'den yılından beri babamın Başbakanlık sıfatı benim Beyaz Saray'dan davet almama sebebiyet verdi. Bu güzel bir şey tabii...


"BUNLAR MESNETSİZ VE ÇİRKİN İFTİRALAR"


17- 25 Aralık darbe girişimi hunharca ve alçakça düzenlenen kumpas ve sonrasında polis ve yargı arasındaki zincirin halkalarınının çözüldüğü günlerdi... Türkiye hala ayakta. Sizi öldürmeyen şey güçlendirir. Hayır hedef ben değilim ben bunlara üzülüyorum. Burda maksat ülkenin Cumhurbaşkanına ve geçmiş dönemde de Başbakan'a verilen zararlardı. Kılıçdaroğlu ve niceleri de yanlışlarını göreceklerdir. Bunu bir ekonomist olarak söylüyorum, siyaseti doğru yapamayanlar yok olup gidecektir, halkın sağduyusu buna en güzel cevabı verecektir. Seçimleri manipüle etmeye çalışanlara cevabı yine halk verecektir.