A Harfi ile Başlayan Deyimler anlamları
Aba altından sopa / değnek göstermek: Üstü kapalı, imâlı sözlerle korkutmak, tehdit etmek.“Odanızı toplamazsanız olacaklara karışmam diyerek aba altından değnek gösteriyordu.”
A Harfi ile Başlayan Deyimler anlamları
Aba altından sopa / değnek göstermek: Üstü kapalı, imâlı sözlerle korkutmak, tehdit etmek.“Odanızı toplamazsanız olacaklara karışmam diyerek aba altından değnek gösteriyordu.”
oLmadı bir çay koy.. Ben bir ömüR..demLenirim
qözLerinde..!
Aba vakti yaba, yaba vakti aba: Kişinin ihtiyaçlarını mevsiminden, sezonundan, vaktinden önce ucu olduğu zamanda karşılaması.
oLmadı bir çay koy.. Ben bir ömüR..demLenirim
qözLerinde..!
Abacı, kebeci, ara yerde sen neci?: Olay ve konu hakkında yeterliliği, yetkisi olmayan kişiler için “Sen neden karışıyorsun?” anlamında kullanılır.
oLmadı bir çay koy.. Ben bir ömüR..demLenirim
qözLerinde..!
Abayı yakmak: Bir kimseye gönlünü kaptırmak. “Bizim oğlan komşu kızına abayı yakmış.”
Abbas yolcu: 1) Yolculuğa çıkmaya kararlı. 2) ölmek üzere olan kimse için şaka yollu söylenir.
oLmadı bir çay koy.. Ben bir ömüR..demLenirim
qözLerinde..!
Abdestinden şüphesi olmamak: Kötü bir iş yapmadığına emin olmak.
Abes kaçmak (söz) : Söylenilen sözün ortama, konuya uygun olmaması. “İş toplantısında akşamki maçtan bahsetmesi abes kaçtı.”
Abesle iştigal etmek: Yersiz, yararsız, boş ve anlamsız şeylerle vakit geçirmek.
oLmadı bir çay koy.. Ben bir ömüR..demLenirim
qözLerinde..!
Abuk sabuk konuşmak: Düşünmeden, birbiriyle ilgisi olmayan, tutarsız, saçma sapan söz söylemek.“Yeter artık, abuk sabuk konuşmalarına daha fazla dayanamayacağım.”
Abur cubur: Yararlı olup olmadığı düşünülmeksizin rast gele yenen, yemek yerini tutmayan yiyecekler.“Çocukların karnını ne diye abur cuburla dolduruyorsun?”
oLmadı bir çay koy.. Ben bir ömüR..demLenirim
qözLerinde..!
Aceleye getirmek (dara getirmek): 1) Bir işi gerektiği gibi yapmayıp, zaman darlığından yararlanarak birini aldatmak. “Tezgâhtar aceleye getirerek gömleğin defolusunu vermiş.” 2) Zaman darlığı sebebiyle gereken özeni göstermemek. “Yazın hiç de güzel değil, aceleye getirmişsin.”
Acemi çaylak: Toy, tecrübesiz, beceriksiz. “Acemi çaylağa bak hele! Sen mi tamir edeceksin o saati?”
Acı çekmek /duymak : 1) Bedensel ağrı, sızı duymak. “Kazadan sonra çok acı çekti.” 2) Üzülmek, üzüntü içinde kalmak. “Eşini kaybedeli on yıl oldu ama o hâlâ acı çekiyor.”
oLmadı bir çay koy.. Ben bir ömüR..demLenirim
qözLerinde..!
Acısı içine / yüreğine işlemek: Bir şeyin verdiği acı, üzüntü benliğinde derin iz bırakmak. “Elindeki tek evi de yanıp kül olunca acısı yüreğine işledi.”
Acısını çekmek: Yapılan yanlış bir işin doğurduğu sıkıntı ve üzüntüyü yaşamak.”Kestiğim o ağacın hâlâ acısını çekiyorum.”
Acısını çıkarmak: 1) Acılığını yok etmek. “Yağda kavurarak acısını aldı.” 2) Önceden uğradığı maddî ve manevî zararı sonradan gidermek. 3) Öç almak. “Bir gün bana yaptıklarının acısını senden çıkaracağım.”
oLmadı bir çay koy.. Ben bir ömüR..demLenirim
qözLerinde..!
Acı soğuk: Keskin, hoşa gitmeyen, çok üşütücü soğuk. “Acı soğuk insanın iliklerine işliyordu.”
Acı söz: İnsanın gönlünü inciten, onuruna dokunan ağır söz. “Bu acı sözlerine kim katlanır sanıyorsun?”
Aç acına: Aç olarak, hiçbir şey yemeden. “Bu iş aç acına yapılmaz.”
Açığa çıkarılmak / alınmak: İşinden çıkarılmak, görevine son verilmek. “İşe üç gün geç geldi diye açığa alındı.”
oLmadı bir çay koy.. Ben bir ömüR..demLenirim
qözLerinde..!
Açığını bulmak: Herhangi bir işteki eksiği, hileyi veya zararı ortaya çıkarmak. “Hemen her yazısında bir açığını bulmak mümkün.”
Açık alınla: Başarı, şeref, övünç ve dürüstlükle. “Hemen her işten açık alınla çıkar onlar.”
Açık bono vermek: Bir kimseye sınırsız, istediği gibi davranma yetkisi tanımak.
Açık fikirli: Olayları, gelişmeleri, yenilikleri iyi anlayıp gereği gibi karşılayan; düşündüğünü olduğu gibi söyleyebilen kimse. “Bu toplumun açık fikirli insanlara duyduğu ihtiyaç, bugün daha fazladır.”
oLmadı bir çay koy.. Ben bir ömüR..demLenirim
qözLerinde..!
Şu anda 2 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 2 misafir)