BİR VİRÜSÜN BİLGİSAYARA BULAŞIP BULAŞMADIĞI NASIL ANLAŞILIR
- Bilgisayarına virüs bulaştığını bir kullanıcı nasıl anlayabilir? Virüsün bulaştığına dair ilk sinyalleri kullanıcılar nasıl görebilir?
İlk olarak kullanıcı, iyi bir antivirüs yazılımını bilgisayarına kurmuşsa endişelenmesine gerek yok. Ancak bir güvenlik yazılımı yoksa ya da yetersiz bir yazılım ise, virüsün bilgisayara kesinlikle bulaştığını anlamak her zaman mümkün değildir. Sadece bazı şüpheli hareketlere kullanıcıların dikkat etmesi gerekiyor. Mesela siz bilgisayarda hiçbir işlem yapmadığınız sırada bilgisayarınızın sürekli bir şeyler yapar ve CPU (işlemci) kullanım oranı maksimum seviyeye ulaşabilir. Buna bir virüs neden oluyor olabilir; ama kesin bir şey söylemek zor elbette. Ama iyi bir güvenlik programınız varsa ve bilgisayarınız kendi kendine bir şeyler yapıyorsa, bunu hemen kötüye yormamak gerekir; çünkü örneğin Seagate disklerde bilgileri düzenleme çalışması olabilir. Bunun dışında bilgisayarınızda gördüğünüz bir takım garip hareketler de virüsün işaretçisi olabilir. Şöyle ki, internet tarayıcınızla internette sörf yaparken sürekli kendi kendine açılan pencerelerin olması, bir pencereyi kapatırken diğerinin açılması gibi durumlar virüsten kaynaklanıyor olabilir.
- Windows Live Messenger anlık yazışma programını kullanan kullanıcılar, bazen hesaplarını açtığında bir arkadaşından içerisinde link (bağlantı adresi) olan bir ileti alıyor. Ancak aslında bu iletiyi gönderen o arkadaşı değil elbette.
Anlık mesajlaşma yazılımını kullanan kullanıcının diğer arkadaşlarına bu tür link'ler göndermesi, o kişinin bilgisayarına virüs bulaştığını gösterir. Ama bunlar, diğerlerine göre biraz daha iyi niyetli sayılabilir. Spy yani casus olarak adlandırdığımız bu tip durumlarda kullanıcıların reklam sayfalarına yönlendirilmesi amaçlanıyor. Ancak iyi bir antivirüs yazılımınız varsa bu tip bir tehlikeyle karşılaşmazsınız.
- Hacker'lar artık internet üzerinden zararlı kodları kurban bilgisayarlara yollayıp bilgisayarlarda ‘botnet' ortamı yaratabiliyor. Botnet kavramından biraz bahsedebilir misiniz?
Bilgisayarınız bir hacker tarafından ele geçirilirse, bir şebekenin parçası olabilirsiniz. Yani sizin bilgisayarınız bir hacker tarafından bir zombi sistem haline getirilebilir. Bir noktadan botnet'e bağlı milyonlarca bilgisayar kontrol edilebiliyor.

SANAL KLAVYE SANILDIĞI GİBİ GÜVENLİ DEĞİL
- Sanal klavye bu sorunu ortadan kaldırıyor değil mi?
Sanal klavye için de aslında ciddi bir tehlike var: Hacker'lar sanal klavye kullanımında da kullanıcıların girdilerine ulaşabiliyor. Bunun için ise hacker'lar kurban kullanıcının monitöründeki ekran görüntülerini alarak bunu yapıyor. Örneğin farenizin imlecini sanal klavyedeki butonlara getirdiğiniz her saniye, hacker o ekranın onlarca kez görüntüsünü çoktan kaydetmiş oluyor. Hatta ekranın video'sunu çeken hacker'lar bile var. Bu görüntülerden faydalanarak da emeline ulaşabiliyor. Kaspersky olarak bizim sunduğumuz sanal klavyeyi kullandığınızda ise hacker'ların video veya ekranın görüntüsünü çekmesi engellenebiliyor. Yani internet bankacılığını kullanırken bile bankanın size sunduğu sanal klavyeyi değil, bizim ya da benzeri bir ürünü kullanıcılara sunan güvenlik yazılımlarının sanal klavyelerinin kullanılması gerekiyor.
VİRÜS TEHDİDİ CEP TELEFONLARINI DA ETKİLİYOR
- Akıllı cep telefonları da artık bir bilgisayardan farksız ve internetteki tehliklere karşı en az bilgisayarlar kadar korunmaları gerekiyor. Sizin bu alanda bir çözümünüz bulunuyor mu?
Kaspersky Mobile Security isimli bir ürünümüz var. Bu ürünümüzü kısaca anlatmak gerekirse; bu güvenlik aracı sayesinde bilinen virüslerin telefonunuza bulaşma ihtimali yok. Masaüstü ve laptop bilgisayarlar için geliştirilen virüslerin sayısı sadece bir gün için 30 bini bulurken, mobil platformda ise bu rakam şimdilik 2 bin seviyelerinde bulunuyor. Ancak mobil platformdaki virüs sayısı son zamanlarda hızlı bir şekilde artış eğilimine girmiş durumda. Bir diğer sorun ise cep telefonlarının unutulması veya çalınması durumunda bilgilerin güvenliğinin ne olacağı sorusu... Telefonun kendisinden ziyade içerisindeki veriler oldukça kıymetli olabiliyor. Bu tip durumlara karşı biz de birkaç modül geliştirdik: Birincisi bu bilgileri şifreleyebilirsiniz; bu sayede cep telefonunuzu kullanan üçüncü bir kişinin verilerinizi görüntülemesi mümkün olmaz. Şifre özelliğini kullanmadan telefonunuzu çaldırdığınızı düşünelim: Çalan kişi telefonunuza kendi SIM kartını taktığı andan itibaren ise telefonunuzdan “bana XX numaralı SIM kart takıldı” şeklinde size bir SMS gelir. Bu dakikadan itibaren yapacağınız tek şey ise polise başvurmak... Ya da bunun yerine çalınan telefonunuza bir SMS göndererek o telefondaki tüm verilerinizi anında silebilir ya da telefonu çalışamaz hale getirebilirsiniz. Bir de GPS Watch tipi bir özellik var. Bu özellik ise GPS'i açık olan telefonunuzun bulunduğu yeri Google haritası üzerinden size gösteriyor. Ancak bu programın bazı şaşırtıcı özellikleri de var: Örneğin sizi sürekli arayan ve rahatsız eden bir numarayı engelleyebilir ve o numaranın size SMS göndermesinin önüne geçebilir. Bu yazılım ile çocuğunuzun güvenliğini de sağlayabilirsiniz. Şöyle ki, çocuğunuz cep telefonuna bir SMS gönderdiğinizde onun bulunduğu yeri harita üzerinden görebilme şansınız var. Veya bu yazılım ile çocuğunuzun, telefonuyla giremeyeceği sayfaları veya arayabileceği kişileri de belirleyebilmeniz mümkün.