EMDR NEDİR? (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme)





EMDR Nedir?





EMDR- Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme- savaş stresi, taciz, doğal afetler veya çocukluk döneminde yaşanan üzücü olaylar gibi rahatsız edici yaşam deneyimlerinin neden olduğu duygusal sorunların yanı sıra, fobi, performans kaygısı, panik bozukluk, beden algısının bozukluğu, çocuklarda travma belirtileri, yas, kronik ağrı ve başka sorunların tedavisinde kullanılan psikolojik bir yöntemdir. EMDR, psikodinamik, bilişsel, davranışsal ve danışan merkezli yaklaşımlar gibi çok iyi bilinen farklı yaklaşımların öğelerini bir araya getiren bir yöntemdir (Shapiro, 2001).





EMDR, patolojinin, uygun olmayan bir şekilde yerleşmiş algılamalardan ortaya çıktığını var sayan bilgi işleme modeline dayanan, sekiz aşamalı bir yaklaşımdır. EMDR tedavisi, rahatsız edici olaylara ulaşılmasını, işlenmesini hızlandırmak ve öğrenme sürecini iyileştirmek için, hafızanın algısal öğelerine (duygusal, bilişsel ve bedensel) odaklanmaktadır.





Özetle belirtmek gerekirse, EMDR süreci: 1) daha önceki dönemlere ait anıların çözülmesini sağlamak (örneğin iç görünün ortaya çıkarılması, bilişsel yeniden düzenleme, uygun (adaptive) duygulanım ve fiziksel tepkiler), 2) ikinci derece koşullanmanın sonucu olarak, mevcut stres faktörünü tetikleyen uyaranın duyarsızlaştırılması ve 3) gelecekte daha iyi işlev gösterilebilmesi için uygun tutumların, becerilerin ve arzu edilen davranışların yerleştirilmesi sürecidir.





EMDR’nin Ortaya Çıkışı





Psikolog Francine Shapiro, 1987 senesinde EMDR’nin ortaya çıkmasını sağlayan ilk gözlemini yaptı. İstemli göz hareketlerinin, olumsuz ve rahatsız edici düşüncelerin yoğunluğunu azalttığını fark etti. Dr. Shapiro, bir süre sonra, travmatize olmuş Vietnam gazileri ve cinsel istismara uğramış olan kişilerle EMDR’nin etkinliğini araştırmak üzere bir çalışma yaptı (Shapiro, 1989). Bu çalışmada, danışanlarından duygusal anlamda kendilerini rahatsız eden materyale odaklanmalarını ve aynı zamanda terapist tarafından yönlendirilen iki yanlı göz hareketlerini (ellere hafifçe vuruş ve sesle uyarım da sıkça kullanılmaktadır) takip etmelerini istemiştir. Çalışmanın sonuçları EMDR’nin, danışanların travma belirtilerini anlamlı derecede azalttığını göstermektedir.





EMDR, danışan merkezli bir yaklaşımdır. EMDR, kısa süreli ve yoğun maruz bırakmaları, hedef yaşantının detaylarına yönelik tamamlanmamış maruz bırakmaları ve tedavinin etkinliğini azalttığı düşünülen danışan davranışlarına yönelik yönlendirici olmayan bir yaklaşım kullanarak, semptomlardan arınmayı sağlar. EMDR’nin yapısı, taşırma tekniği – maruz bırakma, hayali maruz kalma veya bilişsel terapiden farklıdır (bkz. Rogers ve Silver, 2002).





Varsayımlara göre, EMDR uygulaması, terapistin, danışanın kendine ait iyileşme mekanizmasını harekete geçirmesine izin vermektedir. Shapiro’ya göre, EMDR travmatik anıya erişilmesini ve böylece bilgi işlemenin iyileşmesini ve travmatik anı ile daha uygun olan anıların veya bilgilerin arasında ilişki kurulmasını sağlamaktadır.





EMDR Araştırmaları





Travma Sonrası Stres Bozukluğu – TSSB konusunda, EMDR, psikoterapötik tedaviler arasında en çok araştırılanlardan biridir. 1989 senesinden itibaren yöntemle ilgili yaklaşık 20 kontrollü çalışma yapılmıştır (Carlson v.d., 1998; Edmond v.d.. 1989; Ironson v.d., 2002; Lee v.d., 2002; Marcus v.d., 1997; Power v.d., 2002; Rothbaum 1997; Scheck v.d., 1998; Taylor v.d., 2003; Wilson v.d., 1995, 1997). Meta analiz çalışmaları göstermektedir ki, EMDR, hiçbir tedavi görmeyen veya spesifik olmayan bir tedavi gören kontrol gruplarından çok daha etkili ve maruz kalma veya diğer bilişsel davranışçı tedavi yaklaşımları ile benzer sonuçlar vermektedir (Davidson ve Parker, 2001; Maxfield ve Hyer, 2002). Ampirik çalışmalara göre EMDR, TSSB için en etkili tedavi yöntemlerinden biridir ve diğer travma müdahalelerine nazaran çok daha etkilidir (Van Etten ve Taylor, 1998; Power v.d., 2002).





Yapılan çalışmalara göre EMDR, spesifik fobi (De Jongh v.d., 1999, 2002), performans kaygısı (Maxfield ve Melnyk, 2000), panik bozukluk (Goldstein ve Feske, 1994), beden algısının bozukluğu (Brown, McGoldrick ve Buchanan, 1997), çocuklarda travma belirtileri (Chemtob v.d., 2002), yas (Sprang, 2001) ve kronik ağrı (Grant ve Threlfo, 2002) gibi çeşitli psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde de etkili olabilmektedir.





Travmanın tedavisinde EMDR’nin kullanımı birçok kurum tarafından kabul görmektedir. Amerikan Psikiyatri Derneği Akut Stres Bozukluğu ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu Uygulama Kılavuzu (American Psychiatric Association Practice Guideline for the Treatment of Patients with Acute Stress Disorder and Posttraumatic Stres Disorder, 2004), akut ve kronik TSSB belirtilerinin iyileştirilmesindeki etkinlik açısından, EMDR Terapisi ve Bilişsel Davranışsal Terapiyi aynı etkinlik statüsünde göstermektedir. A.B.D. Savaş Gazileri Departmanı ve Savunma Departmanı da, TSSB tedavisinde tavsiye edilen terapiler içersinde en üst sıraya EMDR’yi koymuştur (Clinical Practice Guidelines, 2004). Ayrıca, Uluslararası Travmatik Stres Çalışmaları Örgütü (International Society for Traumatic Stress Studies – ISTSS) EMDR’yi TSSB için etkili bir müdahale olarak kabul etmektedir (Chemtob v.d., 2000). Çeşitli uluslararası sağlık ve devlet kurumları da benzer şekilde kararlar almışlardır (İngiltere Krallığı Sağlık Departmanı, 2001; İsrail Ulusal Ruh Sağlığı Birimi, 2002).





EMDR’nin İşleyişi





EMDR’nin nasıl çalıştığı henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, EMDR’nin yaşantıların yeniden işlenmesini nasıl iyileştirdiğiyle ilgili olası mekanizmalar hakkında devam eden araştırmalar bulunmaktadır. Araştırmacıların hem fikir oldukları konu şu: şimdiki zamanda meydana gelenler, geçmiş yaşantılar sonucu ortaya çıkan ve danışan için halen bir üzüntü kaynağı olan olumsuz düşünceleri, duyguları ve fiziksel duyumları tekrar uyarabilmektedir. Görünen o ki, EMDR bu olaylar arasındaki ilişkiyi değiştirerek, hem geçmiş hem de şimdiki zamanda yaşanan olaylarla ilgili, mevcut olarak yaşanan stresi büyük ölçüde azaltmaktadır.





EMDR’nin, (i) hafızaya ilişkin unsurların birleştirilmesi, (ii) düşünceli olma, yoğunluk, dalgınlık, (iii) serbest çağrışım, (iv) travmatik canlandırmaya hızlı erişimi ve yeniden işlenerek serbest kalmasını sağlamasına ve (envy) göz hareketleri ve diğer uyaranlar gibi bilişsel ve duygusal materyalin hızlı bir şekilde işlenmesini nasıl harekete geçirdiğine dair çeşitli hipotezler öne sürülmüştür.





Göz hareketlerinin mekanizmasına ilişkin, ortak olarak öne sürülen varsayım, adaptif tepkiyi ortaya çıkaran şeyin, iki yönlü uyarım olduğudur (MacCulloch ve Feldman, 1996). Bu uyumlu tepkinin, nörobiyolojik mekanizmaları teşvik ettiği ve böylece epizodik anıların harekete geçmesini ve bunların kortikal semantik hafızaya entegre olmasını hızlandırabileceği öne sürülmektedir (Stickgold, 2002). Bazı çalışmalar ise (Andrade v.d., 1997; van den Hout v.d., 2001), göz hareketlerinin veya diğer uyarımların, hedef anıya ilişkin algılamalar üzerinde bir etki yarattığı, resmin canlılığını ve bununla ilişkili duyguların şiddetini azalttığı yönündedir. Ancak EMDR sırasında göz hareketlerinin aktif rolünü desteklemeyen bazı araştırmalar da bulunmaktadır. Bu çalışmaların çoğu, yeterli gruplar arası ayrımın yapılmasına izin vermeyecek derecede küçük örnekl..


[14:10:48] Reyhan: örneklem gruplarına sahiptir ve aynı zamanda çok kısa süreli müdahalelere ve klinik olmayan popülasyona dayandırılarak gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla EMDR’de göz hareketlerinin rolünün daha iyi anlaşılabilmesi için daha fazla araştırmaya gerek duyulmaktadır.





EMDR süresince, terapist müdahalenin odak noktası olacak spesifik problemi belirlemek için danışanla birlikte çalışır. Terapist, yapılandırılmış prosedüre dayanarak, danışanın kendisini rahatsız eden durumu veya olayı tanımlamasına rehberlik eder ve üzücü olan önemli kısımlarını seçmesine yardımcı olur. Danışan göz hareketlerini takip ederken aynı zamanda hedef anının veya diğer anıların çeşitli kısımlarını deneyimler. Terapist, danışanın kendi başına doğru bir şekilde işleyip işlemediğinden emin olmak için, düzenli aralıklarla göz hareketlerini durdurur. Terapist bu süreçte danışana yardımcı olur ve ne yönde müdahale edileceği hakkında kararlar verir. Buradaki amaç, danışanın olumsuz deneyimle ilgili bilgiyi hızlı bir şekilde işlemesi ve uygun bir çözülmeyi sağlamaktır. Shapiro’nun deyimiyle bu belirtilerin azalması, danışanın negatif inancının yeni bir pozitif inanç ile yer değiştirmesi ve daha optimal seviyede işlevsellik göstermesi anlamına gelmektedir. EMDR tedavisi tek bir travma söz konusu olduğunda 1 ila 4 seans arasında, daha zor problemler söz konusu olduğunda ise 1 sene veya daha uzun sürebilmektedir.





EMDR Terapisinin Süreci





EMDR ile travma tedavisi prosedürü adım adım tanımlanmış bir süreçtir. EMDR tedavisi sekiz aşamadan oluşur:





1. Danışan Geçmişi





2. Hazırlık





a. Danışanla ilişki (rapport)


b. EMDR’nin açıklanması ve danışanın onayı


c. Özel, ideal veya güvenli bir yerin yaratılması





3. Değerlendirme





3.1 Hedef anının (resmin) belirlenmesi


3.2 Bu durumdaki olumsuz inancın belirlenmesi (şimdi ve şu anda)


3.3 Bu durumdaki olumlu inancın belirlenmesi (şimdi ve şu anda)


3.4 Bu olumlu inancın öznel geçerliliğinin belirlenmesi


3.5 Hedef anıya yönelik duyguların belirlenmesi (şimdi ve şu anda)


3.6 Öznel rahatsızlık ölçeğinde hedef anı ve diğer olumsuz olayların verdiği rahatsızlığın ölçüsünün belirlenmesi


3.7 Tüm bu sıkıntıların bedendeki yer alışının tesbit edilmesi (şimdi ve şu anda)





4. Duyarsızlaştırma





5. Yerleştirme





6. Beden Tarama





7. Tamamlama


Kaynak:


UZMAN PSK. HAYRETTİN ŞAHİN