“Aşkı, yalnız aşkı anlat” diyorsun bana, anlatıyorum, dinlemiyorsun.
Aşka gözlerini kapayıp “Kalmadı böyle aşklar” diyorsun.
Sorma o zaman, inanmadığın şeylerin peşinden koşma, yazık.
Aşkımın ne kanıta ihtiyacı var ne kendini göstermeye.
Benim yaşadığım düpedüz aşk, ya senin?
Hangimiz daha cesuruz sevgilim?
Hangimiz göze alabiliyoruz aşkımız için her şeyi?
Sen orada, öylece bekliyorsun. İ
stiyorsun ki hep ben atayım adımları.
Hep ben koşayım sana. Ya sonra?
Ulaştığımda sana yeterli olacak mı?
Başka ne isteyeceksin?
Gözlerime baksan, bir baksan, her şeyi unutarak baksan aşkı göreceksin orada.
Oysa sen sıyrılamıyorsun kaygılarından.
Soyutlayamıyorsun kendini.
“Haydi gel, bulutların üzerine çıkaracağım seni” demiyorum ki ben...
Gerçekleşmesi mümkün olmayan hayaller sunmuyorum ki sana.
Ben ne kadar gerçeksem aşkım da o kadar gerçek.
Hatta bazen aşkımın beni aştığını bile düşünüyorum.
Çünkü her yerde seni yaşıyorum, her zaman seni taşıyorum yüreğimde.
“Seni seviyorum” sözünü öylesine, iş olsun diye, ruhunu okşamak için kullanan insanlardan değilim ben.
Sevdiğimi söylüyorsam bunu gerçekten hissettiğim için söylüyorumdur.
Dünyanın en dürüst insanı olmasam da konu aşk olunca kendimi de seni de kandıramam.
Biliyor musun, aslında inanmanan senin sorunun.
Daha önce yaşadığın mutsuz ve hüsran dolu ilişkilerin sorumlusu ben değilim.
Onların günahını ben taşıyamam.
Belki de kendinle bırakmalıyım seni ne dersin?
Uzun uzun düşünmelisin neler hissettiğini.
Ama sevgilim, aşk öyle uzun uzun düşünülecek bir şey değil.
Aşıksan aşıksındır, bir an yeter aşk için.
Sadece bir an... O anın büyüsüdür aşkı ölümsüz kılan.
Sen bulamamışsan, yakalayamamışsan o anı ne kadar düşünürsen düşün alayamazsın aşka düşüp düşmediğini.
Yüreğin anlatır sana zaten. Aşıksan farklı atar yüreğin, anlarsın bunu.
Ne git diyeceğim sana, ne de kal.
Benim aşkımın, benim için atacak bir yüreğe ihtiyacı var.
Ya aç yüreğini büyüsün aşk içinde, ya da bulaşma aşka hiçbir zaman.
Aşk bir hazineyse, zaman onun sandığı...
Hayat akıp giderken aşksız olup olmayacağına sen karar vereceksin.
Ya o hazinenin sana verdiği mutlulukla yaşaylacaksın...
Ya da sandığı gömüp anahtarı bulunmayacak bir yere atacaksın...