Neye aşk diyorsan, aşk o olsun. Ama aşk olsun... Aşkın bir tek tanımı yok, herkese göre farklı şekilleniyor. Birinin aşk dediğine diğerinin demiyor. Her aşkın kendi iç dinamiğini kendisi yaratıyor ve elbette kültürler, toplumsal kurallar, gelenekler, içinde bulunulan çağ da aşka farklı tanımlar atfediyor. Neden insanın hayatında ille de aşk olsun peki? Neden durup dururken huzurunu bozsun insan? Öyle ya, aşk huzuru falan darmadağın eden bir duygu. Yürek çırpıntıları, korku, endişe, kıskançlık, bitmek bilmeyen hasret... İnsan niye istesin bu şekilde yaşamayı? Haritası bile olmadan, varılacak yeri bilmeden, engebelerle dolu bir yola çıkmayı neden istesin insan?

*

Bu soruların cevabı “Aşk” kelimesinin içinde yatıyor. Aşık olmayı seçen insanların yüreğinde yatıyor. Hayata hep mutlulukla bakmak, özgürlük duygusunu taşımak, kendini güzel hissetmek, hem de kendini dünyanın en güzeli hissetmek aşkla mümkün. İnsanın tüm hücrelerinin uyumlu bir orkestra gibi davranmasını sağlıyor aşk. Daha da ötesi kocaman bir ateş yakıyor insanın içinde. Sönmeyen, söndürülmesi mümkün olmayan bir ateş... Bir kez o ateşe düşmüş insan, ateşin yokluğunda kendini eksik, yarım, değersiz, işe yaramayan biri gibi hissediyor. Çünkü aşkın verdiği yaşama sevincini başka hiçbir duygu vermiyor.

*

Aşk, bir sevgiliye bağımlı bir duygu değil. Olsa iyi oluyor tabii, yani insanın aşkını yönelteceği bir sevgili olsa süper oluyor hatta. Ama o sevgili insanın yanında olmasa da aşkını doyasıya yaşama imkanı buluyor. Biraz eksiktir elbette. Olsun, yine de aşktır o. Hiç aşkı olmayanlara göre çok daha iyi durumdadır. Hatta şöyle söyleyeyim, sevgilisi olup da aşk yaşamayan insanlara göre, aşkını tek başına yaşayan insanlar çok daha değerlidir benim gözümde. Her ilişkide aşk yok, bunu biliyorsunuzdur. El ele tutuşmuş, birbirine sarılmış her çifti birbirlerine aşıklar diye değerlendirmek mümkün değil. Yalnızlık korkusu insanları aşksız ilişkiler yaşamaya mecbur ediyor.

*

Aşk bir isyandır. Emek, beceri, duyarlılık, bilgi, heyecan bekler bizden. Bu dünyada, şimdilik kolay kolay yaşanamıyor. Aşk, yanlışlarından, eksikliklerinden çekinmeyen insanın bir arayışıdır. Aşk dünyaya teslimiyet değildir. Ruh uyuşukluğu hiç değil. Ruhu hamarat, ruhu çalışkan insanların harcıdır. Aşk ülkesi, aşk diyarı uyduruk bir diyar değildir. Aşk ancak cesurların işidir. Aklında soru işareti olanlar, “Acaba?” diyenler ve kongforunu bozmak isteyenler otursun oturdukları yerlerde. Aşk için yola çıkış, bilinen tüm kurallardan vazgeçiştir çünkü. Bu yola da ancak göze alanlar çıkabilir.