Birbirinizi delice seviyor olmanız, çılgınca aşık olmanız çok iyi bir ilişkiye sahip olacağınız anlamına gelmiyor ne yazık ki. Çünkü ilişkinin kuralları var. Bu kuralları yerine getirmezseniz ne yazık ki “Severek ayrılalım” şarkısını söylemek zorunda kalırsınız. Bu yazı, bir ilişkiyi yaşatmak, kötüye giden ilişkiyi de kurtarmak için yapmanız gerekenleri anlatıyor
Birbirlerini seven insanlar hep aynı yanılgı içine düşüyor. “Bizim sevgimiz her şeyin üstesinden gelir...” Yok öyle şey, kendinizi kandırmayın. Birbirinizi çok seviyorsunuz belki ama bir bakın kendinize bakalım gerçekten birbirinize tahammül edebiliyor musunuz? Ya da şöyle sorayım, ilişkiniz için samimi bir şekilde “Çok iyi gidiyor!” diyebiliyor musunuz?
Elbette her ilişkide küçük sorunlar, ufak tefek tartışmalar olur. Ancak konumuz bu değil. Zaten o tür sorunları bile çözemeyecek durumdaysanız, bu yazıyı okumanız da size çare getirmez. Ayrıca iyi birer insan olmanız da sizin iyi ilişki sahibi olacağınız anlamına gelmiyor. Yani iki iyi insan, kötü bir ilişki kurabilir. Kötü ilişkilerin yürümesi de imkansızdır. Sonuç olarak birbirinizi çok seviyor olsanız dahi “Artık yürümüyor” noktasına gelebilirsiniz.
BİR BEBEK GİBİ
İyi bir ilişkinin iyi bir insan olmanın ötesinde kuralları vardır. İlişki, yeni doğmuş bir bebek gibidir. İlk tanıştığımızda dünyaya gelir. İlk günler heyecanla ve mutlulukla karşılarız onu; ondan sonra ne yapacağımızı düşünmeyiz bile. Sonra bakarız ki; ilişkimiz konuşmasını bilmiyormuş. Aylar sonra emeklemeye başladığını, paytak yürüdüğünü fark ederiz. Biz onu besledikçe ayağa kalkar, yürümeye başlar. Fakat, ilişkimizin, ilk çocuğumuz olduğunu aklımıza bile getirmeyiz; onu doğduğu gün aç bırakırız, kendi kendine beslenebileceğini, tek başına yürüyüp ayağa kalkabileceğini düşünürüz. Oysa ilişkinin size, ilginize ihtiyacı var. Öylece işi akışına bırakıp “Ne olacaksa olsun” diyemezsiniz. Derseniz, kaybedersiniz. Peki kaybetmemek için ne yapmalısınız? Nasıl çaba göstermelisiniz ki ilişkiniz bitmesin? Ya da kötüye gidiyorsa ilişkinizi nasıl düzeltmelisiniz? İşte ipuçları...
1) ONU DUYMALISIN!
Sevgilinizi dinlemiyorsunuz. O konuşurken siz başka şeylerle ilgileniyorsunuz. Ya da dinler gibi görünüp bir an önce sözlerini bitirmesini bekliyorsunuz. Tamam, onu dinlemiyorsunuz ama siz de konuşmuyorsunuz. Oysa bir ilişkide paylaşımın en önemli noktasıdır konuşmak. İstatistiklere göre, birbirini dinlemeyi başaramayan çiftler arasında daha ilk ayda tartışmalar çıkıyor. Unutmayın ki herkes konuşmalarının dinlenmesini ister. Bir düşünün bakalım, kendinizi başka her şeyden soyutlayarak sevgilinizle en son ne zaman adamakıllı sohbet ettiniz? Siz en iyisi bu akşam televizyonu kapatın, koltuklarınızı birbirinize çevirin ve yüz yüze sohbet edin. Böyle bir sohbeti ne kadar özlediğinizi anlayacaksınız.
2) ONU GÖRMELİSİN!
O sizin sevgiliniz ve siz onun yüzüne dahi bakmıyorsunuz. Oysa bakmalısınız. Hem de taa gözlerinin içine bakmalısınız. Çünkü onun gözbebeğinde saklısınız. Dikkatli bakarsanız kendinizi göreceksiniz. Başka her şeye dikkatle bakarken sevgiliniz de böyle bir bakışı hak etmiyor mu? Sizin için güzel şeyler giyiyor, sizin için saçının şeklini değiştiriyor. Ne yaparsa sizin için yapıyor ama bunu bir türlü fark ettiremiyor. Herkesin bir dayanma noktası vardır. Sevgilinizi görmezlikten gelmeye devam ederseniz sonunda elinizden kaçırırsınız. O da gidip kendini fark edecek, kendisini görecek biriyle birlikte olur. E hakkı değil mi?
3) ONU HİSSETMELİSİN!
Sizi birbirinize bağlayan en önemli şey duygularınızdır. Aranızdaki en güçlü bağdır duygular. Bunun kıymetini bilmelisiniz. Her an bir duygu sağanağı altında yaşayın demiyorum ama, duygularınızı ihmal etmeyin. Her şeyden önce duygularınızı ona açıklamaktan çekinmeyin. Ne hissediyorsanız söyleyin. Ayrıca onun ne hissettiğini de anlamaya çalışın. Kendinizi zaman zaman onun yerine koyun. Siz bir çiftsiniz. Birlikte olmayı tercih etmişsiniz. O zaman kesin bir bireysellik içinde olamazsınız. Çift kişilik yaşamalısınız.
4) ONU ANLAMALISIN!
Herkesin en büyük derdi anlaşılamamak. Zaten ilişkileri bitme noktasına gelmiş insanlar da hep aynı şeyi söyler: “Beni anlamıyor...” Burada hem anlaşılmadığını iddia edene hem de anlamadığını söyleyene görev düşüyor. Eğer anlaşılamamaktan yakınıyorsanız tekrar tekrar anlatmayı deneyin. Eğer anlayamadığınızı söylüyorsanız, bir kez daha anlatmasını isteyin. Kişilerin ifade tarzları sizin alıştığınız biçimde olmayabilir. Unutmayın ki herkesin yetişme tarzı, aldığı kültür farklıdır. Hoşgörülü olmalısınız. Ve elbette sabırlı olmalısınız. İnsan bazen kendini bile anlayamıyor. Bir başkasını anlayabilmek ise gerçekten uzun zaman alabiliyor. Ama vazgeçmemelisiniz. Hem o sizin sevgiliniz değil mi? İnsan sevgilisinden bu kadar kolay vazgeçer mi?
5) ONU ÖNEMSEMELİSİN!
İlişkiniz bir kişilik yarıştırma arenası değildir. Her an sizin söylediğiniz olacak, hep sizin sözlerinizle hareket edilecek diye bir şey yok. Her zaman sevgilinizin fikrini almalısınız. Aksi takdirde sevgiliniz önemsenmediğini düşünür. Önemsenmeyen sevgili ne yapar peki? Pılını pırtısını toplayıp gider. O sizin dünyadaki en önemli varlığınız. Öyleyse bunu ona hissettirin. Önemsediğinizi gösterin. Tek başınıza hareket edecekseniz neden kendinize bir sevgili buldunuz ki?
6) ONU SEVMELİSİN!
İşte en önemli unsur. Bir ilişkide taraflar birbirinin sevgisinden şüphe etmeye başlarsa yandı gülüm keten helva. Sevdiğinizi mutlaka ve her fırsatta göstermelisiniz. Günde bin kez “Seni seviyorum” deseniz bile, merak etmeyin sözcükler değerini kaybetmez. Üstelik sadece söylemeniz de yetmez. Hareketleriniz de önemli. Durup dururken hediye alın mesela, özel günleri beklemeyin. Sürprizler yapın, size sürpriz yapmasına izin verin. Şefkatli ve anlayışlı olun. Unutmayın ki, sevginin olmadığı, sevginin dile getirilmediği bir ilişki zaten yürümez.