Konuşalım mı biraz seninle?
Ben anlatayım sen dinle.
Mesela bir rüya gördüm.
Filmlere konu olan, romanlarda anlatılan o güzel deniz kenarında bir nefes.
Senin nefesin.
Yalnız başınasın ve geçen her dakikada fark eden tek şey cebinde kalan sigara sayısı.
Düşünüyorsun ve ard arda yakıveriyorsun sigaralarını büyük bi derdin varmışçasına.
Belki de vardır, bilmiyorum.
Kendi rüyamda bile seni çözemiyorum.
Gözlerin.
Karşında biri var gibi, ondan gözünü alamıyormuş gibi bi noktaya dalmış.
Oturuyorsun o bankta ve öylece duruyorsun.
Her şey soğuk, yalnızca hava değil.
Evler soğuk, sokaklar soğuk, şehir soğuk.
Sen soğuksun.
Halbuki en büyük ayazlarda bile sıcacık olur senin ellerin.
Ama şimdi, sen bile üşüyorsun.
Çünkü bu havanın soğukluğu değil, bu ayrılığın soğukluğu.
Ne demiş yazar;
“Vedalar soğuk olur, sıkı giyin.”.
Sen de sıkı giyin.
Çünkü benim olmasan da yaşadığını bilmeye ihtiyacım var.
Ben bir rüya gördüm içinde ayrılık vardı, aşk yoktu.
Ben bir rüya gördüm; içinde sen vardın, ben yoktum. ..
Alıntı