Güney Kaliforniya açıklarındaki San Clemente Adası yakınlarında görüntülenen opah sanki poz veriyor.:))
Bugüne kadar kameralarla arası iyi olmayan opah balığı, bilim insanlarıyla git gide daha sık karşılaşıyor.
Tıknaz vücudu ve çelimsiz göğüs yüzgeçleriyle öyle aman aman bir hız canavarına benzemiyor değil mi?
Ama opah aslında çok hızlı bir balık. Hatta hız konusunda tonbalığı ve kılıçbalığı gibi işin ustalarıyla bile rekabet edebiliyor. Bu gizemli balıkların Güney Kaliforniya sahilleri boyunca yapılan bilimsel araştırmalarda giderek daha çok yer almasıyla gün ışığına çıkan şaşırtıcı bilgilerden biri de bu. Nedeni bilinmeyen bu akın, araştırmacılara kameralarla arası pek de iyi olmayan bu hayvanları fotoğraflama ve inceleme fırsatı veriyor.
Bir balıkçılık araştırması için belgeleme yapan fotoğrafçı Ralph Pace yaklaşık 59 kilogramlık bir balığı Kasım 2014’te Güney Kaliforniya açıklarında fotoğrafladı. Araştırmacılar bu tuhaf hayvanı tesadüfen yakaladı. Sonra onu saldılar ve Pace yüzüp gitmeden önce birkaç görüntü alabilmek için suya daldı. Pace, opah ile sadece birkaç dakika geçirse de bunlar unutulmayacak anlardı. “Büyüktü, muhtemelen bir rögar kapağından daha büyüktü” diyor Pace. Pace şanslıydı.
“Bu balıkların yüzerken çekilmiş fotoğrafları oldukça azdır,” diyor Kaliforniya, La Jolla’daki NOAA Güneybatı Balıkçılık’tan balık genetiği araştırmacısı John Hyde. “Ralph Pace’in fotoğrafları bugüne kadar gördüklerimin en iyileri.”
Pahalı bir Av
NOAA Güneybatı Balıkçılık’tan su ürünleri biyoloğu Owyn Snodgrass, opahın balık pazarı için değerli bir balık olabileceğini söylüyor. Ama onları avlamaya yönelik bir balıkçılık yapılmıyor.
Bunun bir nedeni bu derin deniz sakinlerinin ticari açıdan değerli olan tonbalığı gibi büyük gruplar halinde bir arada bulunmamaları. Snodgrass’a göre sadece opaha odaklanmanın balıkçılara para kazandırması oldukça zor. Opahlar ton ve kılıçbalığı avı sırasında yakalanmış. Az sayıda tutulmuş olmalarına rağmen iyi para getiriyorlar. 2012’de Hawaii’deki opah pazarında değerleri 3 milyon dolardı. Snodgrass bu balıkların çok lezzetli olduğunu söylüyor.
Biyoloğa göre opahın bedeninin farklı kısımlarının değişik görünmesi ve farklı tatlara sahip olması alışılmadık bir durum. Vücutlarının üst kısmı ton balığına beziyor ve tadı da somon ile tonbalığını andırıyor. Vücudunun iki yanındaki yüzgeçlere güç veren göğüs kaslarının görüntüsü ve tadıysa sığır etine benziyor. “Opah çiğ yenebildiği gibi barbeküde de pişirilebiliyor veya tütsülenebiliyor. Her şekilde de çok lezzetli oluyor,” diyor Snodgrass. San Francisco’da dört suşi restoranının ortağı Casson Trenor, opahını hafif yanık tercih ediyor. Ama balıkçılığın sürdürülebilirliği konusunda çok az şey bilindiğinden bu balıkları restoranında servis etmiyor.
Balığın göğüs kasları, lezzetli olmasının ötesinde araştırmacılar için hayvanın hızı ve yaşam tarzı hakkında ipucu sağlıyor. "Bu kaslar opahın vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 17’si," diyor Snodgrass. Ki bu da görece olarak büyük bir oran. “Dolayısıyla görünümlerine rağmen istediklerinde gerçekten hızlı olabiliyorlar ve uzun mesafe yüzebiliyorlar.”
Anlaşılması Zor
Snodgrass’ın uydu etiketi taşıyan ay balığından edindiği yayımlanmamış veriler, hayvanın Kaliforniya'nın orta kesimlerinden Hawaii’ye sekiz aylık bir sürede yüzdüğünü gösteriyor. Snodgrass ve meslektaşları 2011-2013 yılları arasında etiketlenen 10 opahtan elde ettikleri verilerini analiz etmeye devam ediyorlar. Dolayısıyla opahın hangi hızda seyahat ettiği hâlâ belirsizliğini koruyor.
Bu tür bir hareket balık için normal mi yoksa etiketlenen bu opah sıradışı bir balık mıydı, bu hâlâ açıklığa kavuşmuş bir konu değil. Kaliforniya'nın güneyinde aynı araştırmanın bir parçası olarak orta ve güney Kaliforniya açıklarında etiketlenen başka bir opah Baja’ya doğru ilerledi diyor Snodgrass.
Opahlar konusunda araştırmacıların bilmediği tek şey bu değil. Nüfus yoğunlukları, yaşam süreleri hatta kaç tür oldukları hâlâ gizemini koruyor. Bunun nedeni balığın ilerlediği ıssız yollar ve derin denizdeki yaşam ortamı.
Güney Kaliforniya açıklarında uzun süredir devam eden mako ve mavi köpekbalıkları araştırması sırasında tesadüfen gelişen opah akını bir şeyleri değiştiriyor. Araştırmacılar bu araştırmanın ilk 15 yılında sadece bir opah yakalamışlardı diyor Snodgrass. “Son beş yıldaysa bu sayı 60’ı aştı.”
Balıkların sayısının artması, biyologların onları etiketlemesine ve genetik analiz için bedenlerinden küçük parçalar alınmasına olanak veriyor. Ama bu araştırmalar çok da kolay olmuyor. Opah güçlü bir balık ve insanların onları etiketleyebilmesi için oltaya gelmeye pek de hevesli değiller. “Ortalıkta dolanıp su sıçratmaya eğilimliler. İşiniz bittiğinde herkes sırılsıklam oluyor” diyor Snodgrass.
Peki bu dayanıksız görünen ince göğüs yüzgeçleri? “Yüzgeçlerine yaklaşırsanız tokatı yersiniz,” diyor bu durumu ilk elden tecrübe eden Snodgrass. “Oldukça güçlüler.”