Alman füze bilimci Wernher von Braun, ihtimal dahilindeki ilk Mars misyonunu kafasında canlandırarak, 1940’larda ve 1950’lerde uzay keşfi konusuna halkın ilgisini artırmıştı.
Bilim insanları ve mühendisler 70 yıldır Mars’a gitme hayalleri kuruyor. Ancak yaptıkları çalışmalar henüz proje olmaktan ileri gidemedi.
İş arayanların dikkatine; NASA’da astronot pozisyonları açıldı. Adayların Mars’a yolculuk yapmaya hazır olması gerekiyor.
Mars’a Yolculuk planları yaptığını açıklayan ve Uzay Fırlatma Sistemi füzesinin tasarımını başarılı bir değişimden geçiren uzay ajansı, “Mars’a gerçekleştireceği yolculuk hazırlıkları için” yeni kuşak astronotlar arıyor.
Ama aklınızın bir köşesinde bulunsun, Mars’a insan gönderme misyonu konusunda NASA’nın yaptığı “hazırlıklar” yeni değil, son 70 yıldır kesintisiz devam ediyor.
Bu gecikme bir bakıma teknik. Kızıl Gezegen'e yapılacak yolculuk, çok daha zorlu bir Antarktika’ya gitmeye benziyor. Soluması imkansız atmosferinin miktarı, Everest’in tepesindekinin ancak yüzde ikisi kadar. Ve bir de oraya ulaşmak için, gidiş–dönüş en az bir yıl uçmak gerekiyor.
Bu tür bir girişimin siyasi tarafına ise isterseniz hiç girmeyelim.
“Bu bir seçim, zorunluluk değil,” diyor George Washington Üniversitesi Uzay Politikaları Enstitüsü onursal profesörü John Logsdon. “Mars çok uzak, gitmesi zor, çok büyük para gerektiriyor.”
Ancak hayalperest mühendisler ve yetkililer, bu zorlukların üstesinden gelip Kızıl Gezegen'e gidilmesini sağlayacak yöntemlerin hayalini kuruyor yıllardır. Bazı tasarımlar esin verici olmayı, bazıları da gerçekten Mars’a ayak basılmasını amaçlıyordu.
Ancak hepsinin ortak bir yönü var: Hiçbiri proje aşamasından ileri geçemedi.
Disney ve Almanlar (1947–1957)
İlk makul Mars projesinin kaynağı şaşırtıcı: Daha önce Nazilerle çalışmak zorunda kalan parlak bir bilimcinin yazdığı kötü bir roman. Alman füze bilimci Wernher von Braun, –daha sonra Apollo misyonunun Satürn füzelerini tasarlayacaktı– II. Dünya Savaşı’ndan sonra kelimenin tam anlamıyla bir savaş ganimeti olarak kullanılmış, ABD Ordusu için Alman V–2 füzesinin testlerini yapmak üzere New Mexico çölünde tutulmuştu.
Von Braun’un, The Mars Project adlı romanda anlattığı orijinal Mars projesi, on adet 4 bin tonluk uzay aracına ve 70 kişilik bir mürettebata ihtiyaç gösteriyordu. Bunların dörtte biri Marslılara karşı savunma sağlamak üzere yollanacak “komandolar”dı. (Ne de olsa bu bir romandı). [Görsel: Bonestell LLC izniyle]
Günlerine bir parça zevk katmak isteyen von Braun, araştırmalar yapmış ve insanlı Mars keşfi üzerine The Mars Project adlı bir roman yazmıştı. NASA’nın Kızıl Gezegen'e insan yollama planlarının tarihini anlatan Humans to Mars’ın yazarı David Portree, “Esas fikir içinde bulunduğu durumdan kaçmaktı,” diyor. Romanın detaylı teknik ekinde, fizik açısından yapılması olanaklı bir dizi uzay aracı, rota ve hatta fırlatma tarihleri veriliyordu.
Von Braun 1985 yılına kadar bir Mars misyonu yapılması çağrısında bulunmuştu. On adet 4 bin tonluk uzay gemisi ve 70 kişilik mürettebat olacaktı. Bir ay süren bir yolculuktan sonra, Mars’ın buz örtüsüne kayaklarla donatılmış planörlü bir iniş ekibi gönderilecekti. 6 bin 500 kilometre yol kat eden bu ilk astronotlar, araçların iniş yapması için Mars ekvatoru civarında bir pist inşa edeceklerdi.
Collier’s dergisinin editörleri, von Braun’un fikrini çok beğenmiş, uzay keşiflerinin geleceği üzerine gösterişli illüstrasyonları da olan bir dizi yazı ısmarlamışlardı. Von Braun ve eskiden V–2 üzerinde birlikte çalıştığı meslektaşı Ernst Stuhlinger, 1957 yılında Disneyland televizyon programına uzayla ilgili bölümler yapmak üzere Walt Disney ile birlikte çalışmışlardı. Bu bölümlerden biri de Mars’ta insan konusuna ayrılmıştı.
Von Braun’un planları –ve sürekli olarak popülerleştirilmeleri– Amerikan halkının uzay yolculuğu fikrine alıştırılmasına yaramıştı. “Popüler kültürde bunun gerçekçi olduğuna dair bir algı yarattılar,” diyor Logsdon.
NASA’ya ait Mariner 4 araştırma aracı 1965’te Mars’ın yüzeyinin 22 adet fotoğrafını çekti. Bunlar bir başka gezegenin yüzeyinin ilk yakın plan fotoğraflarıydı. Gezegenin çıplak yüzeyi, 1960’larda insanlı bir Mars misyonu gerçekleştirme konusundaki iyimser düşünceleri paramparça etti. [Fotoğraf: NASA izniyle]
NASA’nın İlk Projesi: Nükleer Füzeler (1959–1961)
NASA, resmi olarak kurulmasının üzerinden daha altı ay geçmeden bir Mars misyonu planlama peşine düşmüştü.
İlk resmi çalışması, NASA’nın gelecekteki projeleri için bir çerçeve oluşturmuştu. Büyük oranda “von Braun örneğinden” yararlanılmıştı ama çok daha küçük çaplı bir projeydi ve son derece verimli nükleer termal füzelere dayanıyordu. Füzelerde, hidrojeni ısıtarak plazma egzozuna çevirmek üzere fisyon reaktörleri kullanılması öngörülüyordu.
ABD hükümetinin 1960’lar boyunca yer testlerini yaptığı bu nükleer füzeler, o dönemden sonra da NASA misyon tasarımcıları arasında popüler olmayı sürdürdüler. Ancak uzaya nükleer araç göndermek politik açıdan rahatsız ediciydi. Yörüngeye oturtulmaları için uzaya büyük miktarda uranyum yollamak gerekiyordu. Bu nedenle Dünya’yı terk etmeleri mümkün olmadı.
Mars Fotoğrafları Moral Bozdu (1965)
NASA 1966’da, astronotların 1976 yılında Mars’ın yakınından geçmesini sağlamak için büyük çaba sarf etti. Joint Action Group (JAG) projesi, dört kişilik mürettebatı iniş yapmadan Mars’a götürüp getirmeyi planlıyordu. Yakınından geçtikleri sırada Mars’ın yüzeyini incelemeleri için 1 metrelik bir teleskop da olacaktı.
Ancak Mars’ın yeni çekilen yakın plan görüntüleri keyif kaçırıcıydı. NASA’nın Mariner 4 araştırma aracının 1965’te yaptığı yakın geçiş, gezegenin çıplak yüzeyinin krater kaplı, atmosferinin ise daha önce düşünülenden çok daha ince olduğunu ortaya koymuş ve böylece çevresinde bir Mars uçağıyla dolaşma fikrini yok etmişti.
Bütçe açığı, Vietnam Savaşı konusundaki anlaşmazlıklar ve Apollo 1 fırlatma rampasında yaşanan korkunç bir yangının da olumsuz etkisi olmuştu. Kongrenin JAG programına fon sağlamayı reddetmesi sonucu, 1968’e kadar insanlı yakın geçiş gerçekleştirme planları suya düştü. Ertesi yıl yaşanan benzer sıkıntılar, NASA’nın “ikinci Apollo” inişi gerçekleştirme planlarının da daha başlamadan bitmesine neden oldu. Bu proje, von Braun tarafından tasarlanan son Mars planı olmuştu.
Mars’a yapılacak bir misyon mürettebatın duş almak dahil her şeyi sıfır ya da düşük çekim alanında yapmasını gerektirecekti. 1988 yılında yapılan bu deneyde Sue Eley, yerçekimsiz KC–135 Stratotanker’de (aynı zamanda “Vomit Comet” adıyla da biliniyor) NASA’nın ilk geliştirdiği duşlardan birini deniyor. [Fotoğraf: Roger Ressmeyer, Corbis]
Buzz Aldrin’in Büyük Planı (1985’den günümüze)
Apollo 11 astronotu Buzz Aldrin, 1985 yılında karmaşık bir Mars misyonu üzerinde çalışmaya başladı. Misyon, güneşin etrafında dönerek Dünya’nın ve Mars’ın yörüngelerini düzenli aralıklarla bozan iki ana gemiye ihtiyaç gösteriyor. Misyon en üst noktasına ulaştığında, gezegenler arası bu hatta astronotlar her yıl gruplar halinde Mars’taki ve uydusu Phobos’taki kolonilere gidip gelecek.
Çok büyük bir proje izlenimi vermesinin nedeni gerçekten de öyle olması. Aldrin, insanların Mars’a görkemli bir şekilde gitmelerinden yana.
“[Apollo misyonlarının fonlarıyla] ne yaptık? İki kişiyi bir günlüğüne aya çıkardık ve sonra da geri getirdik,” diyor.
“Neden daha azıyla Mars’a güvenilir, ilginç bir misyon yapabileceğimizi düşünüyoruz?”
Yıllar içinde bu projesini çeşitli kitaplarda dile getirdi. Purdue Üniversitesi mühendislik öğrencileri, Nisan ayında Aldrin’in planının detaylı bir teknik analizini tamamladılar. Ayrıca Aldrin bir süre önce, bu dolaşır uzay araçlarına yönelik olarak Florida Teknoloji Enstitüsü’nde bir araştırma enstitüsü açtı.
Ancak Aldrin’in uçuş hayali yakın gelecekte politikalar nedeniyle olanaksız duruyor. NASA’nın Journey to Mars adı verilen çok daha sade bir planı var ama detayları henüz açıklanmış değil. Bunun en büyük nedeni, böylesine büyük ve uzun vadeli bir bütçe gerektiren bir projenin, birkaç ABD başkanından pek de kolay olmayacak bir destek almak zorunda olması.
Mars kolonileri bilim kurguların vazgeçilmez bir unsuru. Bugün bile Mars Society’den Robert Zubrin gibi bazı Mars misyonu heveslileri, yiyecek yetiştirilecek büyük alanlara sahip kendine yeterli kapalı koloniler hayaliyle yaşıyor. [Fotoğraf: Bonestell LLC izniyle]
Artık Sovyetler Yok, Mars Var (1989–1991)
Başkan George H.W. Bush, Apollo 11’in Ay’a inişinin yirminci yılında Space Exploration Initiative’in (SEI) duyurusunu yapmıştı. NASA’nın önceliklerini büyük oranda değiştiren bu yeni projenin en büyük hedefi, Apollo 11’in 50. yılına denk gelen 2019’da Mars’a insan indirmekti.
Bush planı kişisel olarak destekliyormuş görünmüyordu, duyuru metnini konuşmayı yaptığı güne kadar gözden geçirmemişti. Ancak Uzay Konseyi başkanı Mark Albrecht’in de içlerinde bulunduğu Beyaz Saray uzay danışmanları bu proje için büyük mücadele vermişlerdi.
Ancak planda daha en başından aksaklıklar baş gösterdi. NASA ile Beyaz Saray arasındaki anlaşmazlıklar tatsızlık yarattı. “Temel bir ayrılık vardı,” diyor Albrecht. “NASA kendisine açık çek yazılacağını zannediyordu ama istediğini elde edemedi,” diye açıklama getiriyor Portree.
SEI Kongre'ye ulaştığında, fiyat etiketinden telaşa kapılan kilit önemdeki Kongre üyeleri –ılımlı bir tahminle, gözlerin faltaşı gibi açılmasına neden olan 450 milyar dolarlık– girişimi bloke etti.
Mars’ta İnsan; Hem de 1999’da! (1990’dan günümüze)
Bush’un girişimi rafa kaldırıldıktan sonra Mars savunucuları daha net, sade bir plan üzerinde çalışmaya giriştiler. Neden Mars’a doğrudan gidilmesin?
Buna Mars Direct adını verdiler. İki uzay mühendisi tarafından tasarlanan planda, mürettebatın yaşam alanlarına gerekli malzemeleri sağlayacak gelişkin bir robot misyonu ve Mars toprağı ile atmosferinden çıkarılan malzemeyle çalışan araçlar yer alıyordu. Ardından insanlar gidecek, Mars yüzeyinde 500 gün kaldıktan sonra dünyaya geri döneceklerdi.
Mühendis Robert Zubrin, Mars Derneği’nin başkanı olarak bu misyonu 25 yıldır savunuyor ve önündeki tek engelin NASA olduğunu öne sürüyor. Bu planın ilk dönemlerdeki bir versiyonunda, eğer ajans isterse “1999’da Mars’a insan göndermiş olabiliriz,” açıklaması yapılmıştı.
Zubrin’in zaman çizelgesini dikkate almayan NASA’nın kendi geliştirdiği Mars misyonu, Mars Direct’in “toprağa dayalı yaşam” yaklaşımından esin alıyor. Yapım aşamasındaki Mars 2020 aracı ise Mars atmosferinden yakıt ve oksijen elde etmek için deneyler yapacak.
Özel Yatırımlar, Genel Sorunlar (2010’dan günümüze)
NASA’dan fayda gelmeyince, Dennis Tito’ya ait Inspiration Mars Foundation ve Planetary Society gibi özel kurumlar kendi Mars projelerini geliştirmeye başladılar. Sonuçlarının başarısı ise tartışılır.
Belki de en önemli girişim olan kâr amacı gütmeyen Mars One, tek yönlü seferler düzenleyerek 2030 yılına kadar Kızıl Gezegen'de koloniler oluşturmak amacıyla onlarca Mars meraklısının katılımını sağladı.
Ama birçok kişi Mars One’la bir deli saçması ve hatta bir üçkağıt olarak dalga geçiyor. Yapılan analizlerden biri, kolonicilerin büyük olasılıkla aç kalacağını ortaya koyuyor. Ayrıca kurumun mali durumu konusundaki kuşkular da saygınlığını giderek yitirmesine yol açıyor.
Mars’a Yolculuk (2013’ten günümüze)
Günümüzün meraklı astronot adaylarının, Kızıl Gezegen'e yolculuk beklentisini iyi değerlendirmeleri gerekir.
NASA’nın Mars yolculuğu için teknoloji geliştirdiği kesin. Ancak ajansın şu andaki çizelgesi, yavaş ve sürekli donanım testleri öngörüyor. Resmi bir Mars misyonu henüz görünürlerde yok. En hırslı yakın dönem girişimi ne dersiniz? Bir göktaşından robot yardımıyla koparılan kayayı incelemeleri için ay yörüngesine astronot göndermek.
Uluslararası ortaklara ve SpaceX gibi özel desteklere dayalı onlarca yıl sürecek bir Mars projesinin, ABD’de geniş bir politik destek ve fon elde edip edemeyeceği ise bir başka soru.
“Kennedy ‘Ay'a gidin’ dediğinde, bunun 1967’ye kadar mümkün olacağı zaten kendisine söylenmişti ve o sırada başkan olmasına kesin gözüyle bakılıyordu,” diyor Logsdon. “[Mars misyonunu] tek bir başkanlık dönemiyle, beş ya da altı başkanlık dönemi süresince yapmak birbirinden farklı şeyler.”
Ama bu durum geleceğin astronotlarının büyük hayaller kurmasını engellemiyor.
Zaten, diyor Logsdon, “Uzay insanlarının yaptığı şey de bu.”