Arıların ağaçlar ile ve bazı otsu bitkilerin tomurcuk ve yapraklarından toplayıp mumla karıştırarak kovanda ürettiği reçinemsi bir madde olan propolis, dünyanın en güçlü antioksidan kaynağı. Uzmanlar, propolisin bronşitten cilt kanserine kadar tüm hastalıklarda iyileştirici etki gösterdiğini söylüyor



İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kimya-Metalurji Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu, arıların propolisi kovandaki istenmeyen boşlukların kapatılması için kullandığını söyledi.
Propolisin arıların ürettiği doğal bir madde olduğunu anlatan Boyacıoğlu, şöyle devam etti: "Genel olarak rengi, bitkisel kaynağa bağlı olarak değişmekle birlikte en yaygın olanı, koyu kahverengidir. Propolisin bileşiminde; ağırlıklı reçine ve bitkisel balzam, vaks, esansiyel yağlar, az miktarlarda polen ve aminoasitler, mineraller, B vitamini ve diğer organik bileşikler vardır. Propolisin hastalık yapıcı bakterilere karşı koruyucu özelliği bulunur ve çeşitli bakterilerin gelişimini durduran etkili bir doğal antimikrobiyaldir. Ayrıca propolis, bazı virüs türlerine ve küf gelişimine karşı da etkilidir."
Boyacıoğlu, propolisin "herpes simplex" gibi virüslerin yol açtığı dudak uçuklarına ve grip virüsüne karşı etkisinin bilimsel olarak kanıtlandığını, uzun yıllardır fungal yani mantar enfeksiyonların önlenmesinde de kullanıldığını belirtti.

NEYE FAYDASI YOK Kİ...

"Propolisin içerdiği bileşikler, onu dünyanın en güçlü antioksidan kaynağı yapmaktadır" diyen Boyacıoğlu, propolisteki antioksidan özelliğin hücrelerin yaşlanmasına neden olan serbest radikallerin oksijenle yıkımına karşı korunma sağladığını dile getirdi.
Hücrelerin yaşlanması sırasında zarda oluşan hasarlarla DNA zincirlerinde rastgele kırılmalar ve bağlanmalar meydana gelebileceğine dikkati çeken Boyacıoğlu, şöyle devam etti:
"Enzim ve yapısal proteinlerin zarar görmesi, hücrenin ölmesi, kanser, sinir sistemi fonksiyonlarının yitimi ve kalp damar hastalıkları ile diyabet ve bağışıklık sistemi bozukluklarının oluşmasının temel nedenidir. Antioksidanlar, bu olumsuz etkileri düzenleyerek biyomoleküllere verilen bu hasarın azalmasını sağlar. Serbest oksijen radikallerinin oluşumu, hava kirliliği, sigarakullanımı, kötü beslenme alışkanlıkları, alkol tüketimi, yetersiz ve kalitesiz beslenme, strese bağlı olarak artar. Antioksidanlar, kanser, sinir sistemi fonksiyonlarının yitimi ve kalp damar rahatsızlıkları gibi hastalıkların oluşmasına yol açan bu serbest radikallerin vücuda verdikleri zararı önlemede en önemli görevi üstlenir. Antioksidanlar, vücuttaki serbest radikallerle bağ kurarak onları bağlar. Böylece serbest radikallerin vücuda vereceği potansiyel zararlar önlenmiş olur."
Propolisin eski zamanlardan beri dünyanın pek çok bölgesinde kullanıldığını anlatan Boyacıoğlu, ürünün kulak enfeksiyonu, bronş, astım ve solunum yolları iltihapları, mide ve onikiparmak bağırsağı ülserleri, romatizmal hastalıklar ile cilt kanseri tedavisinde iyileştirici etkisinin bilindiğini, diş eti hastalıkları tedavisinde ise merhem gibi kullanıldığını aktardı.
AA