Geleneksel Türk dininde “Gök Tanrı” inancı çok büyük bir öneme haizdir. Bu sebeple Türkler de siyasal iktidar ve egemenlik kaynağını doğrudan Tanrı’dan almaktadır.
Orhun Yazıtlarında geçen Bilge Kağan’ın, “Tanrı irade ettiği için kağan oldum”(1) ve “Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye babam kağan ile anam hatunu yükseltmiş olan Tanrı onları tahta oturttu”(2) ifadeleri bu gerçeği yansıtmaktadır. Bu ifadelere göre Kağan, tahta Tanrının iradesiyle oturmakta, onun temsilcisi ya da elçisi olmaktadır.
Eski Türklerde sadece kağanın Tanrının iradesiyle tahta çıktığına inanılmamakta, ayrıca devletin ve toplumun yükseliş ve düşüşü, iktidar değişiklikleri ilahi himaye ve cezanın bir sonucu olarak görülmektedir. Örneğin Tardu Kağan, bir seferinde asker ve hayvanları arasında hastalık çıkmasını Tanrının gazabına bağlamış, keza Çinliler’e yenilgi de ilahi kadere dayandırılmıştır. Göktürklerin Çin’den ayrılarak bağımsız bir devlet kurmaları Gök Tanrı’nın iradesiyle gerçekleşmiş, kağan onlara Gök Tanrı tarafından verilmiş, ancak halk kağanını terk ettiği için Tanrı tarafından perişanlığa uğratılmıştır. Yine Tonyukuk’a da başarıları için gereken bilgiyi bağışlayan Gök Tanrı’dır. Savaşlarda Tanrının iradesiyle zafere ulaşılmaktadır.(3)
Eski Türk dini, Gök Tanrı inancını ön plana çıkaran bir dindi. Türkler Gök Tanrının yalnızca kendi uluslarını koruduğuna ve bütün dünyaya egemen kıldığına inanmaktaydılar. (4)
Orhun Yazıtlarında geçen “…Yukarıda mavi gök, aşağıda yağız yer yaratıldıkta, ikisi arasında insanoğlu yaratılmış. İnsanoğlunun üzerinde atalarım Bumin Kağan ve İstemi Kağan tahta oturmuş”(5) sözleri, insan ırkları ve ülkeleri arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın, bütün yeryüzü topluluklarının ve topraklarının sadece Türk kağanlarının yönetimine verildiği inancını ortaya koymaktadır. Benzer şekilde, “…Gök Tanrı istediği için tahta oturdum ve dört yandaki ulusları düzene soktum”(6) ve “…Gündoğusu’ndan Günbatısı’na kadar bütün kavimler bana baş eğerler”(7) sözleriyle de anlatılmak istenen aynıdır.
Bu çerçevede yeryüzü bir bütün olarak görülmekte, insanların da tek bir kitleden ibaret oldukları kabul edilmektedir. Bunların hepsinin üzerinde Türk hükümdarı bulunmaktadır.
Dünya egemenliği anlayışı soy, dil ve din bakımlarından insanları birbirinden ayırmamakta, bilakis onların kendi inançlarında serbest tutuldukları sosyal ve siyasal bir ortamı sunmaktadır.
Oğuz Kağan Destanında da konuyla ilgili olarak şu satırlara rastlanmaktadır: “..Ben Uygurların kağanıyım ve yeryüzünün dört-bir köşesinin kağanı olsam gerektir.” Bu ünlü destana göre, Oğuz Kağan gökten gelmiş ve yine kendisi gibi gökten inen bir kızla evlenmiştir. O, tahta çıkıp kağanlığını ilan ettikten sonra dört tarafta bulunan bütün kavimlere elçiler göndererek, “Ben artık bütün dünyanın kağanıyım” demiş ve hepsini kendine baş eğmeye ve bağlılığa davet etmiştir. Aynı destanda Oğuz Kağan’ın veziri Irkıl Hoca’nın Gök Tanrının dünya egemenliğini kendisine verdiğini müjdelediği yazılıdır. Bunu, “…Ey kağanım, Gök Tanrı bütün dünyayı sana bağışlasın” sözünden anlayabilmek mümkündür.
“Türkler, dünyada ulus olma bilinci en erken uyanan toplumdur.”
Eski Türklerde dünya egemenliğini yansıtan ve bir Uygur hükümdarının Gazneli Mahmut’a gönderdiği mektubun başlangıç bölümünde yer alan şu sözler hayli ilgi çekicidir: “…Göklerin sahibi Tanrı yeryüzü ülkelerinin ve birçok kavmin egemenliğini bize verdi.” Uygur hükümdarı o dönemde büyük bir devletin hükümdarı olmadığı halde, geleneksel “Türk Dünya Egemenliği” idealine bağlı kalmıştır. Kendisinin Gazneli Mahmut’a gönderdiği yay ve on ok da dikkat çekicidir. Dünya egemenliği arzusu ve inancı, Gök Tanrının Türkleri koruması ve onları başka uluslara üstün kılması prensibiyle birleşerek Türklerde ulus olma bilincinin erken uyanmasında rol oynamıştır.
Dr. Aybars PAMİR
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Tarihi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi
Kaynak:
TÜRKLER’İN GELENEKSEL DİNİ ŞAMANİZM’İN
ORTA ASYA ESKİ TÜRK KAMU HUKUKU’NA ETKİSİ
Alıntılar:
(1) (2) THOMSEN, Vilh.; Çözülmüş Orhun Yazıtları, (Çev.: Vedat KÖKEN), Ankara, 1993,.96.
(3) TURAN.Osman; Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi, İstanbul, 1978, s. 104.
(4) ARSLAN. Mahmut; Eski Türk Devlet Anlayışı ve Çifte Hükümdarlık Meselesi, Fırat Üniversitesi Tarih Metodolojisi ve Türk Tarihinin Meseleleri Kollokyumu, Elazığ. 1990, s. 228.
(5) THOMSEN;a.g.e..s.88.
(6) THOMSEN;a.g.e.,s. 110.
(7)THOMSEN;a.g.e.,s. 124.